dün içine düştüğüm bunalımın adıdır.
pazartesi oldu ve hala seni çok özlüyorum, salı olacak, yarın ve ben seni yine çok özleyeceğim ve çarşamba da ve perşembe. sonra cuma olacak ve hala sana özlem duyuyor olacağım ben, cumartesi günü geçen pazar ki özlem yakacak yüreğimi ve seni haftaya pazar daha da çok özleyeceğim. hemde senin beni haftanın bir günü bile özlemediğini bilerek, sevdiğim...
ilk duyduğumda bu şiirin adını nasıl yani insan sevdiğini bir güne mi hapseder bir tek pazar günleri mi özler dedim. sonra şiiri okumayı tercih ettim. oysa her gün özlenir sevilen ama bir gün daha çok özlenir yanınızda olduğu gün birlikte sokaklarda dolaştığınız, vapurda martılara simit attığınız, yağmurda ıslandığınız, bir bardak çay içtiğiniz, birlikte uyuyup uyandığınız, birlikte yemek yediğiniz, sinema afişlerine bakıp girmediğiniz filmler. . . bunların hepsi tam da pazar günü özlenir. bir tek pazar günü birlikteyseniz eğer. bir tek imkan buysa. şiirde iki kişi var sanıyorsun ama kimsesiz bir şiir. bedeli de yok hesabı da gölgesi de. bir tek şey var bu şiirde pazar günü benim seni daha bi çok özlediğim.
sözleri ibrahim sadri tarafından yazılmış, daha sonradan müziği ise fikret hasani tarafından yazılmış harikulade.
yağmur da var
çok sevdiğim rüzgar da
bugün pazar
daha uyanmadı komşular
damların üzerinde kuşlar
daha rahatlar
radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde
gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlere doğru
yağmur da var
çok sevdiğim rüzgar da
daha uyanmadı komşular
bugün pazar
ve ben seni çok özledim
dışan çıkmak istiyor canım
tek başına haytalık etmek
islanmak pazar sabahında yağmurda
boş caddelerde dolaşmak
vitrinlerine bakmak mağazaların
sinemaların afişlerine
sokakların isimlerine
telefon kulübelerinde uyuyan çocuklara
bir merhaba demek sessizce
sahilde martılara simit atmak
otobüslerin ilk seferlerine binmek
gitmek istiyor canım
hayatın gittiği yere
islık çalıp şarkılar uydurmak kendi kendine
fırından taze ekmek alıp
buğusunu çekmek içine
ve ben seni çok özledim
tam böyle bir şey
çiçeğe su yürümesi
bebeğin ağlaması
toprağın uyanması
yağmurun yağması
ateşin sıcağı
bu pazar sabahı
tam böyle bir şey
bir sabahçı kahvesine uğramak
bir bardak çay
taze dem kokusu
hayatın atardamarlarında dolaşmak
bölmeden şehrin uykusunu
bir siir yazmak
pazar bulmacasının boş karelerine
şiirde tam da bunu anlatmak delice
tam böyle bir şey
hesapsız gölgesiz bedelsiz kimsesiz
bir şiir yazmak
bir bardak çay içmek
sokaklarda gezmek
yağmurda ıslanmak
ve ben seni çok özledim