Yürüdüm. Yürüdüm. Gözlüğümü çantaya atıp yürümeye devam ettim.
Hissettiğim gibi görmeye başlayınca şöyle bir gülümsedim. Tabelalar, otobüsler ve sizler. hepiniz flu.
Apayrı bir boyutta sizden uzakta aranızda kayıpken daha güzel her şey.
2.5 yaşındaki Yeğenimle parkta oynadım. Kumla oynayan çocukları görünce onlarla oynamak istedi ama çocuklar onu aralarına almadı. Üzüldüm ama çaktırmadan ona "boşver onları, gel biz kaydıraktan kayalım" deyip kaydıraklara götürdüm. O kaydı, ben onu kaydırağın ucunda bekleyip tuttum. Salıncakta salladım. Elinden tutup koştum onunla. O kadar güzeldi ki. Bana seslenişi, beni uyandırışı o kadar hoşuma gidiyor ki anlatamam.
Ona en güzel kova takımını alacağım oynaması için. O salak veletlerin kokmuş kova, küreğine kalmadı benim yeğenim. Ezdirmem evelallah.
Sağ ayağımın altına kırmızı pilot kalemle zıplayan fil çizdim, sonra ayağımı mutfak camından dışarı uzatarak 3 defa dursun özbek istifa diye bağırıp aziz Yıldırım'ın kaç yaşında olduğuna baktım.
Sözlükte bir kaç başlık açtıktan sonra salonun ortasına yüz üstü yatarak olağan gücümle kahkaha atmaya başladım.
Sonra çay koydum ve iran yöresel müzikleri eşliğinde gözümü kapatarak 17 dakika arındım.