baba, bilmem ne günün kutlu olsun. unutmadan; kızacaksın biliyorum ama bilesin ki polisliği kazansam bile tercihim güzel sanatlar fakültesi olacak. sen yine de çok kızma, bilirsin severim seni.
ilk oğlun.
hayatımın dönüm noktasısın sen. aslında belki sen yön verdin hayatıma hep. isteyerek ya da bilerek yapmadın bunu. sen sözde hep kendine zarar veriyordun. farkında değildin birlikte sürüklendik, birlikte dibe vurduk. sen hep kendi üzerine aldın; ama yanıldın!
farkında mısın bilmem yıllardır peşindeyim. her düşmeye kalktıgında tutmaya çalışıyorum ellerinden. ben tutamazsam başkalarının tutmasını sağlıyorum. elimden gelen bu!
bi' kere kaybettim seni! bi' kere duydum doktorun ağzından 'babanızı kaybettik!' cümlesini. sonra mucize: tekrar attı temiz kalbin! bi' daha tahammül edemem aynı cümleleri duymaya. tekrar kaybedemem seni.
omuzlarında bakkala gittigim günlerin üzerinden çok uzun zaman geçti. şimdi sadece göz teması kurabiliyoruz uzaktan.
her şeye rağmen sen hep var ol! çünkü bazen sadece gözlerini görebilmek de yetiyor bana!
baba sana saat aldım.
çok pahalı. ama indirim vardı. bunu değerlendirdim.
sen bunu asla bilemeycaksin.
tabii burada yazar filan değilsen.
umarım beğenirsin.beğenmezsen de canın sağ olsun.
seni seviyorum.
-baba beni yatıya gönder.
-baba beni dersaneye gönder.
-baba bana para ver.
-baba bana araba al.
-baba bana ev tut.
-baba bana kıyafet al.
-baba bana karışma.
-baba bana kızma.
-baba ben bi şey yapmadım.
sana kucak dolusu özlem, kucak dolusu nefret getirdim baba. sen gittin ya hani olmaksızın bir mevsiminde, hani sen bittin ya olmaksızın bir saatinde, hani sen yoktun ya olmaksızın bir yılında heh işte ben bütün kucakladıklarımı olmaksızın sana getirdim.
babam,
sen gideli 5 yıl oldu. tam 5 yıl.
ara sıra atmadığım, hasta raporlarına, tahlillerine, kemoterapi sonuçlarına vs bakıyorum. başını sürekli ağrıtan tümörün yüzünden içtiğin hapına falan bakıyorum. bakmam lazım çünkü. seni hıçkırarak her özledğimde, bunu yapıyorum. bunu yapmak belki beni o acıyla dolu 1,5 yılın her saniyesinde tekrar dolaştırıyor ama acılarından kurtulmana şükrediyorum ardından.
kaç 23 yaşındaki kız, babasının bir hastane odasında yanında sadece o varken, artık nefes almadığını farkedip, doktora haber verdikten sonra buz kesilip, ellerini açıp, babasının acılarının son bulduğu için şükürler eder ki allaha.
acın şimdi bende babam, artık sen acı çekme. kimileri babalarının kıymetini bilmiyor babam, ben hep bildim ben hep sevdim seni bilirsin. ilk göz ağrın olduğum için, en çok beni severdin biliyorum. biz başkaydık seninle, tüm baba-kızlardan başka.
helalliğini ve duanı almış olmak tek güç kaynağım. o acı günlerde, allaha hep '' keşke dedirtme bana, dolu dolu geçerelim bu son günleri babamla, olur da sabırsız ve kötü davranmayayım ona, üzmeyeyim onu'' diye dua ederdim.
çok şükür keşke dediğim bir tek şey var sadece.
bir keresinde domates çorbası istemiştin, domates yok diye mercimek yapmıştım sana. keşke gidip domates alsaydım diyorum.
seni çok seviyorum...
aslında hiç bir şey fazla sikimde değil. sadece zaman öldürüyorum ve siz kırılmayasınız diyede dediğinizi yapmış gibi davranıyorum. aslında bazen çok düşündüğümde aile kavramıda pek sikimde olmuyo arasıra ama kendimi toparlayıveriyorum böyle zamanların çoğunda. çok emek sarfettin, çok sevdin ve koruyup kollayıp bu günlere getirdin beni ama buda benim fazla sikimde değil, kafam felaket derecede karışık yarın yada başka zaman sende dedem gibi ölünce bende senin gibi iki gün ağlayıp hayata devam edecem, öldüğünü unutup. ama unutup unutmamakta sikimde değil. ne sen nede bir başkası hiç bir şey sikimde değil.(şimdi baktımda baya bi "sikimde değil" ladı geçmiş ama buda sikimde değil, yazdım bitti işte)
Bende bu yazıyı babama yazdım.2 aydır seninle konuşmuyorum.Ve ömrümün sonuna kadar konuşmayacağım.Senin gibi bir babam olduğu için kendimden utanıyorum.
53 yıl önce bugün şu dünyaya geldiğin için tanrıya minnettarım. gördüğüm en namuslu, en vefalı, en duygusal ve güvenilir adam olduğun için; ne kadar çuvallarsam çuvallayayım bana güvendiğin için; dünya yıkılsa yıkılmayacak bir kadın olarak beni yetiştirdiğin için ve hala küçücük bir kız çocuğuymuşum gibi bana mütemadiyen "süt ısıtayım mı" dediğin için teşekkür ederim. canımsın.
tabiatın yüzünden bir gün olsun bana seni seviyorum demedin. ben de diyemedim sana. tek sarılmalarımız bayramlarda olur bunu sende biliyorsun. kızdığın zaman gözün kararıyor ağzına geleni söylüyorsun. pireyi deve yaptığın zamanlar çok fazla. niye sağa değilde sola park ettim diye fırça yediğimi bilirim senden. ama;
ne kadar sevdiğini söylemesende beni sevdiğini biliyorum, hiç değilse öyle olduğunu düşünüyorum. benim iyiliğimi düşündüğüne eminim. ben ne kadar sana söyleyemesemde sevdiğimi bende seni gerçekten çok seviyorum. bazen geceleri acaba babam ölürse ben ne yaparım diye düşünüyorum, sıyırıyorum kafayı, aniden başka şeyler düşünmeye yönlendiriyorum kendimi.
baba..gitme hiç bir yere olur mu? yan odadan nefesinin sesi kesilmesin. sen yine kız bana.
biliyorum sana sarılarak bir kere içten ve yürekten babacım demedim,öpmedim bile belki hiç yanaklarından. ama sen benim bilmediğimi bilen,evde yapılacak işleri bilen evin herşeyisin. senin tek derdin bizim rahat yaşamamız,ama sen rahat yaşıyor musun? hayır...