beni zaten hiç sevmedin sevemedin hep öbür kızını sevdin.beni hep azarladın elime verdiğin harçlıkları toplasam 5 lira olmaz birgün bile başımı okşamadın hem amcamdan hissettim ben baba sevgisini başkalarına baba diyesim geldi sana da amca sen beni dışladıkca ne dersen tersini yapmaya başladım.
baba sana nasıl anlatacağım bilmiyorum. ama ben bi adamı çok seviyorum. senin gibi değil işte. anla biraz. senden ayrı çok daha farklı. o gecelerimi gündüzüm yapıyor bazen. uykularım kaçıyor. gözlerim şişiyor, kapanmıyor. o uyuyor. ama güzel uyuyor en azından. güzelce uyuyor.
kaleme kağıda girişmenin , kendi ellerinle , ruhunu bin yerinden bıçaklamaktan
farkı yoktur.
öyle '' kekremsi '' bir his gelir yerleşir ki, son noktayı koyana kadar
gitmez. yazdırır, ağlatır ve yok olur. kahrolur umudun, kahrolur.
- sadece yürüyüşüne bakarak kendine ne kadar acıdığını ben görebiliyorum , sen görmüyor musun ? sahte gülüşlerle salındığın cübbenin solunda, kan ağlıyor bir parça.
bir tek sensin, bitse de gitsek diyen. huzursuzsun çünkü yemin edebilirim, her mimik seni ele veriyor. güzel olacak sandın, fazla geldi bu iki yüzlülük.
hani neredeyse utanacaksın varlığından, dokunsam yağmur gibi yağacaksın. bir düşündüğün annen var, bir de her beş dakikada bilinçaltına ittiğin baban.
ellerine dalmasın gözlerin, sakın yazma.
bu kadar mı yakışmaz düşünmek bir insana? sen sakın filozof olma.
sana aşağılamak yakışır kendini. mütemadiyen ağlamak. yürürken adım saymak yakışır, dudak kıpırdatmaya korkmak.
şık durmaz sende tuttuğunu koparmak, sana yakışan bırakmak.
sorsak birçoklarından daha çok çabaladım dersin, başarmak için. oysa çok safsın, çok kendine kapalısın, hep bu yüzden çok fırsat kaçırdın. ince ince dalga geçildi senle, güldün geçtin hırslanmak yerine.
fikrin sorulduğunda kısıktı ses tonun, sen sus ve dinle.
hali hazırda çok şükür, depresif bir ruh babadan yadigar, büyüttün besledin onu, dinle !
tatmin olsun diye milyonlarca gözyaşı kurban ettin , sorumlulukları düşünmemek için bir ekran karşısında günler geceler geçirdin. zerre inanmadın, zerre güvenmedin. sen , seni hafife alma şansını herkese ellerinle verdin. bitmek bilmeyen bunalımların, bir türlü sindiremediğin acıların, tükenmeyen saçma sapan kaprislerin, kuruntuların ... ve şimdi asla olmak istemediğin yerdesin.
öyle uzağa bakma, baban gelir aklına. illa gelir. gelince de gitmez, bitmez baba özlemi.
mahcupsun çokça ona , olmadı. yapamadın. kafanı kaldırıp duvardaki resmine bile bakamadın.
sayfalarca yemin ettin ona, birini bile tutamadın. '' her şeyini kaybet '' demişti, ''güvenini kaybetme''. sense hiç kazanmadın.
bir yer sofrasında
bir kuru ekmek dilimi,
küçük bir dereye düşmüş
ömürsüz kelebek olsam
varoş bir sokakta
boyanmamış bir tuğla,
karıncanın ağzındaki
minik çekirdek olsam
ne kadar küçülsem ne kadar
ne kadar anlamsızlaşsam
ceplerime sığmayan hataları
hangi çöpe boşaltsam
nasıl rahatlasam nasıl
nasıl akıllansam
yaşamın hakkını vermeye
nerden başlasam
ne zaman ölsem
ne zaman ölümsüzleşebilsem
ne zamana dek bu zayıflıklar
hangisini , nasıl öldürsem
nasıl yok olsam değil
nasıl var olabilsem...
bugün bankadan aradılar. bıçak kemiğe dayandı, öde diyorlar. haliyle aklıma düştün. çünkü bu borç senin yüzünden. hani 3 yıl önce hastaneye yatman gerekiyordu. ama bağkur borcun olduğu için benim sigortamdan yararlanamıyordun. hastaneye yatmazsan ölecektin. bağ kur borcunu sıfırlamak için para lazımdı. ben bulmuştum ya hani, o borç bu. 3 yıldır bir ödedim bir ödemedim. bir ödemedim iki ödemedim. sonra bir daha hiç ödemedim. durum bu.
sonra aklıma neden sigortasız olduğun geldi. hani komşumuz sana sigortalı iş bulmuştu. sende "ben kimsenin emri altında çalışamam" deyip kabul etmemiştin. üstelik o dönem ben 14 yaşındaydım, ablam 16. çalışıyorduk ikimizde ve emri altında olmaktan ziyade itin götüne girip çıkıyorduk. onu hatırladım..
yine hastaneye düşmüşsün. diyaliz makinesindeymişsin. hatta ölecekmişsin ama ölemiyormuşsun.
beni görmek istiyormuşsun. ablama kardeşime beni soruyormuşsun. kusura bakma baba, beni bir daha göremeyeceksin..
çünkü ben, "artık size bakmak istemiyorum, sıkıldım. başınızın çaresine bakın.." dediğin gece yemin ettim..
yemin ettim baba, evlensem düğünüme, ölsem cenazeme gelemeyeceksin. beni bir daha görmeyeceksin baba..
kendimi durdurmak istedim ama olmadı, hep geriye hep geriye gittim..
bir sürü birbirinden alakasız şeyle geldi aklıma..
kahvaltı yapıyordun. annem de salondaydı.. ben yoktum, nerdeyim bilmiyorum..ama sizi duyuyordum. konu nerden açılmıştı bilmiyorum. annem sana "kahvaltı yapacak parası bile yok" demişti. sen de "yapmasın o zaman" demiştin.. benim için.
çalışıyordum ben baba. hem okuyor hem çalışıyordum ama sen bana kahvaltıyı çok görüyordun. o yüzden beni bir daha göremeyeceksin baba.
geçenlerde annem doktora gitti. ak ciğerlerinde iltihap varmış. sonra ben yine hatırladım. annem çok kötü öksürüyordu. nefes alamıyordu. sen de onu yataktan kovmuştun, doktora götürmek yerine. "git başka yerde öksür" demiştin. ev küçüktü baba, duyuyorduk biz hepsini.. bunu da hatırladım..
daha çok şey hatırladım ama bunlar senin için önemli değil, biliyorum.
sana hastanede çocukların nerde diye sorduklarında, "ben onları terk ettim. bir başlarına bıraktım. bir daha da aramadım ne yaptılar ne ettiler diye. annelerini boşadım, onları da boşadım. zaten ben onlara babalık etmemiştim. kendileri çalışıyorlardı, ben onları aç bırakıyordum. eve ekmek almıyordum çünkü zaten eve tok geliyordum. ortancası okumak istedi, okula göndermedim. annelerini dövdüm hep. büyüdüklerinde dövdürtmediler gerçi ama ben uzun bir süre dövdüm. eve ekmek getirmedim. ceplerine harçlık koymadım. 3 yıl önce hastaneye yattım. gece gündüz başımda beklediler. kötülük ettim hep onlara ama onlar beni yalnız koymadılar. gece fenalaştım, doktora götürdüler. ertesi gün yine de işlerine gittiler. kendi başlarına doydular, kendi başlarına okudular. benim bütün şerefsizliğime rağmen bana hiç saygısızlık etmediler. sonra ben sıkıldım onları terk ettim. aç kalmışlar, soğukta kalmışlar. bense o sırada para biriktirdim ama yine de kendim yedim. şimdi burda olmamaları benim kabahatim", diyebiliyor musun baba?
son bir kaç gündür geçen 25 yılımı sorguluyorum. bütün berbatlığın yolu sana çıkıyor baba. hepsi senin yüzündenmiş.
şimdi ölüyormuşsun, beni istiyormuşsun. kusura bakma baba, ben küçücük bir çocukken, çalışırken, soktukları itin götünden çıkamadım baba, gelemem..
Yıllar sonra gelen saçma edit: bu entry'den 15 ay sonra, bir kurban bayramı sabahında öldü babam. ben evlendikten iki hafta sonra. Ne o düğünüme geldi ne ben cenazesine gittim. Pişman değilim.
biliyorum tüm bunları sana yazmam çok aptalca ama tüm hayatım boyunca beni senden başka anlayan olmadı. bu aptalca mektubuda senden başka anlayacak kimsenin olmayacağını biliyorum. beni mutlu etmek için bir babanın yapabileceğinden çok daha fazlasını yaptığını biliyorum ama mutsuz çocukluğumun yanında annemin hayata erken vedasıda hayatımın tek mutluluk gayesini ortadan kaldırdığını sende biliyorsun.
şimdilerde içine düşmüş olduğum umutsuz bir aşk şu gencecik yaşımda beni artık hayattan hiç bir beklentisi kalmamış bir insan haline dönüştürdü. son anda balkona çıkıp yapmak istediğim şeyden beni vaz geçirecek bir umut ışığı kalbimde doğmazsa gömleğimin cebinde en ululardan daha ulu sözlüğe giriş için kullandığım nickimin ismini ve onun şifresini bırakmış olacağım. asla senden başka hiç kimsenin giremeyeceği bir kaç taslak bırakıyorum.
mutluluğa çok yaklaştığımı düşündüğüm bir anda bir paçavra gibi atılmış benim için herkesin birgün geçeceği kapıdan geçmek vakti çoktan gelmişti.
lütfen neden diye sorma...
bir kız için değer miydi deme lütfen...
annemle seni bekliyor olacağım,
bunu yaptığım için beni affet...
dinin imanın para demi lan. ne babalık duygusu var sen de ne de arkadaşlık. hani hep diyorsun ya biz arkadaşız senle sana diyeceğim tek şey var şimdi siktir git! inan hayatımda hiç kimse sinirlendirmedi beni bu kadar. ne yapmaya çalışıyorsun bir anlasam. daha 21 yaşındayım göt ne bekliyosun ki benden. ama o dediğin lafları unutmayacağım sana yemin olsun unutmayacağım !
"sana ben mi bakacağım ? "
" ne zaman sırtımdan ineceksin"
" para istiyosan git de çalış"
Sanki çalışmadık göt ! 5 bin tl verdiğimde nasıl da parladı gözbebeklerinin için ama var ya adam değilmişsin. senin dinin imanın kitabın paraymış. yanlış anlamışız kusra bakma. bundan sonra bana baba gibi davranmaya çalışma çok komik oluyorsun. çünkü ben sana bir evlat gibi davranmayacağım.
her zaman haklı olamazsın kabullen artık.
halamdan ve amcamdan hoşlanmıyorum.. iyi anlaşmamız için zorlama beni.
ben arkadaşlarıma babam çok anlayışlıdır diyorum. olmadık yerde saçma sapan sorunlar çıkarma bana..
sizi bazen çok üzdüğümün farkındayım ama elden bi şey gelmiyor işte. özür dilerim...
Ah babacığım, seninle içmek çok güzel ben de çok keyif alıyorum lakin bira sigarasız gitmiyor. Ve sen tabi nerden bileceksin sigara içtiğimi . Sigarayı zamanında bıraktırmasaydım sana onu da söylerdim üzgünüm benim hatam .
keşke gerçek bir baba olabilseydin. bizimle ilgilenseydin. verdiğin sözü tutsaydın. yaz tatillerinde tatile filan götürseydin mesela. tek başına tatil yapmak sıkıcı gelmiyor mu sana? gerçi arkadaşlarınla eğleniyorsundur şimdi sen. iyi eğlenceler sana. annemlerle klimayı açıp, meyve suyu yudumluyoruz biz işte. her zamanki gibi yani. görüşürüz.
sabahtan aksama kadar haber izliyorsun. bende sayende her cinsdasimin yaptigi gibi kadin programlari ve cesitli sacma sapan diziler izliyecegime ancak haber izler oldu.
yalvarırım babacım, bari bu yaz ağzıma sıçma! Önceki yazlar sorumluluk sınavlarımı bahane ettin, tüm yazımı kitap başında geçirdim. peki, ne oldu? Yine derslerden kaldım. Ama... Son sene 4 dersi bir haftada verdim, yıllar sonra teşekkür aldım, hatta onur belgesi bile aldım, lys de bitti... Bırak da bu yaz yatayım, kafa dinleyeyim. Akdeniz'e filan gitmek istemiyorum ki sadece sabahtan akşama kadar bilgisayarımın başında durmak istiyorum. Söz veriyorum, yemek hazır olunca mutfağa hemen geleceğim. Ellerinden öperim, hürmetler...