sentenced dead leaves
sentenced end of the road
sentenced mourn
sentenced burn
sentenced fragile
sentenced killing me killing you
sentenced the river
sentenced brief is the light
sentenced we are but falling leaves
sentenced no one there
sentenced aika multaa muistot - (everything is nothing)
sentenced cross my heart and hope to die
sentenced fragile
sentenced The Rain Comes Falling Down.
sanrım ölmek bu kadar korkutucu olmamalı. yada ölmeyi istemek bu kadar günah. günah olduğu içinmi ölümü seçemeyiz. yoksa korktuğumuz içinmi? zaten bir gün muhakkak öleceksek niye seçme hakkımız yokki ? yada niye korkarız ki ? yok olmak diye bir şey icat edilseydi yada böyle bir durum olsaydı muhakkak seçerdik sanırım. ama şu an ölmek haricinde yok olmak diye bir şey de yok. ne kadar acı. herşeye katlanmak, herşeye üzülmek, herşeyle ilgilenmek zorundasınız. herşeyi görmek, duymak yada bir şeyler hissetmek zorunda olmak. ne kadar zor bir durum. eylemsizliği seçseniz bile sevdiğiniz birinin kırılacağını görürsünüz eylem gerçekleştirmediğiniz için. zira illaki birilerini sevmek de zorundasınızdır. ne kadar da yorucu. dinlenmek için yatağınıza uzandığınızda sırtınızda çiviler hissettinizmi hiç ? üç saatte bir paket sigara içmek nedir ? ya hu gerçek anlamda insanın zihnini dinlendirecek hiç bir şey yok mudur. varsa şayet neden yok olsam keşke deriz ki ? neden yok olmayı istemek ölmektir. hadi canlar eyvallah ben kaçtım diyip neden rahat rahat defolup gidemiyoruz ki istediğimizde ? bu iyi değil dostum. hemde hiç iyi değil.