bazı zamanlar o sıkışık trafikte o koca minibüsle öyle bir makaslara girerler ki anlaşılmaz. yolculardan bu araba ölüme mi gidiyor şöför bey diye soranları bile oluyordu. ama bazen denildigi gibi öyle sakin öyle yavaş giderler ki sanki azrail primlerini kesmiş gibi. bu durumlardan bir tanesi yaşandıgı anda işe geç kalmış birisinin isyanı ile ayyuka çıkmış durum oldu kendimce.
--şoför bey neden yavaş gidiyorsunuz zaten araç dolu
**öndeki araç biraz uzaklaşsın bizimde belirli noktalarda beklememiz gerek bu saat boşuna yok burda dakikamız var
diyerek ç.küme kadar işine geliyorsa ister bin ister in tavrı koyup agız kavgasını kazanan şoför olur neticesinde.
her an bir yerlerden bir yolcu, daha dogrusu banknot cikmasini dileyen sofordur. madeni arkadakine kaptirmamak icin sessiz ve derinden gider. mutemadiyen kapi aciktir. potansiyel yolcu olarak gordugu kisiye yani avina sinsice yaklasir, mumkunse goz temasi kuraraktan " bu sicakta/sogukta yurumek niye? " mesaji verir. tabi bu mesajin ozu " atla da bizim banka kazansin. " temalidir aslen.
görükle'de hergün başıma gelen hadisedir. kafasını baykuş gibi kullanabilen minibüs şoförü heryeri didik didik eder müşteri var mı diye, ota boka korna çalar... insanın bırak ben kullanayım aq diyesi gelir ama nafile, geç kaldık yine iyi mi??
sinir bozucu insanoğludur kendisi ve nedense bu tip şöförlere hep insanın çok da acelesi olduğu zamanlarda denk gelinir, koştura koştura bir yere yetişmek üzere evden çıkan zavallı müşteri dolmuşu bulduğuna sevinir * bindikten bir kaç dakika sonra bu ortalama ücreti ödedikten 1-2 dk sonraya denk gelir kişinin jetonu düşer. minibüs sahiden de yavaş gitmektedir. bu noktadan sonra iki şey olabilir ki bu yolcunun psikolojisine göre değişir:
1) sinirli/stresli insan modeli: dakikalar geçtikçe sinir kat sayısı giderek artar ve yaklaşık 10 kez içinden 'şimdi söyledim, neyse sabır, şimdi söyleyeceğim , hadi kavga çıkmasın' şeklinde geçirip sayısız küfürü bastıktan sonra dayanamaz ve çıkışır 'kardeşim acelemiz var ya! biraz hızlı gitsene! yürüsem daha çabuk gitmiştim, varmıştım hatta şimdiye!'
bu durumda şöför 3 şey yapabilir ki bu da şöförün psikolojisine göre değişir
1-asabi şöför: direk kapıyı aömak suretiyle 'in lan o zaman aşağı!' der ki bu tartışma büyür gider
2-sessiz kabulenmeyen şöför: bu şöför tipi en sinir bozanıdır. zira sesinizi duymuştur ama izi sallamaz ve aynı hızda kullanmaya devam eder *
3-sessiz kabullenen şöför: bu şöförse türünün ender örneğidir. bulunursa üstüne fazla gidilmesindir, yazıktır.
2) sakin insan modeli: işte bu insan modeli eğlenmeyi bilen insan modelidir. zira bu kişiler değiştiremeyecekleri bir durumda boşu boşuna sinir stres yapıp kendilerini yemektense olayın tadını çıkaran kişilerdir. bu kişiler dolmuşta beklemekten sinir küpü olmuş kişileri an be an izleyerek eğlenebilecekleri gibi dolmuşa binmek için el kaldıran kişilere içten içe acıyıp aynı anda dalga geçmek suretiyle 'salağa bak bindi, yazııık bilmiyor ki bu dolmuş 20yle gidiyor, bakalım suratı ne şekil alıcak' şeklinde gülüp yolculuğu zevkli hale getirebilir.
dövün ibneyi tarzında tepki verilesi, ibne şofördür. hele izmir' de bir yeşilyurt-bornova hattı vardır, daha da yavaş giden minibüs görmedim. aman ha! binmeyin. garaja da uğrar ya yetişmeniz gerekir. otobüsünüzü kaçırmamak için evden 2 saat önce çıkın.öyle sallana sallana gidiyor ki, hadi kaptan baz şu gaza dedirtene kadar.
illaha da tepki beklerler. haklısındır tepkiyi vereceksin o durumda. fakat tepkiyi verdiğinde dikizden şöyle bi bakar, vitesin topuzunun kafasına vururcasına vitesi atar, basar gider.
şehir içi trafiginin buyuk bir bolumunu etkileyen, butun soforleri strese sokan, 20 yolcu kapasitesine sahip bir minübüse 50 kişi sığdırıp işkence eden, yetmiyormuş gibi bir de 30 km hızla gidip, sağ şeridi kendine tahsis eden, yetmezmiş gibi 20 km hızla giden bir başka minubusu 30km hızla sollamaya çalışıp butun trafigin icine eden, dövülesi sövülesi insan. sabretmeyi bilmek, ogrenmek gerekir.