atlayacak olsun ya da olmasın psikolojisi bozulmuş kişidir. atlamazsa numara yapıyordu denilebilir ama o numarayı yapmak için bile hayli bozulmuş bir psikolojiye gerek vardır. eğer atlamazsa yardım eli uzatılmalıdır, "atlamadı işte yavşak" türü laflar edilmemelidir.
ha herkesin kendi hayatı bu... ne kadar psikolojisi bozulmuş bir insan olursa olsun, hayatını yaşamak istediği halde saçmasapan sebeplerle ölen o kadar hayat dolu insan varken intihar eden insana üzülmem, acırım sadece.
sayesinde 'insan' olanları görebildiğimiz eylemdir. en kısa zamanda vazgeçmesini temenni ediyoruz. hakkında ileri geri konuşan, geyik muhabbeti yapabilen gerzeklerin inadına yaşayacaksın arkadaş, yaşamak zorundasın !
bazı sitelerin iğrenç habercilik anlayışını gözler önüne sermiş olan intihar girişimidir.
Meth'in amacının dikkat çekmek olduğunu düşünmüyorum. Bu hayata veda etmeden önce bir iz, bir not bırakmak istemesi doğal. bunu da kitlelere ulaşabileceği en kolay yerden yapmış. bir sözlük yazarı intihar ederse, bunu evdeki ufak bir kağıda değil sözlüğüne yazar.
Umarım vazgeçer ve bu hayatta ayakta kalıp savaşması gerektiğini öğrenir. aksi halde yazık olacak gençliğine, ailesine.
ölüm zor bir şey göze aldım deme bana. ölümle de olsa kaçıp gitmek en kolayı, neden kalıp savaşmayı denemiyorsun?
gücüm yok deme, savaşmaya karar veren elbette ki mızrağını bulacaktır. hadi, biraz cesaret...
ölmek ve bir son vermek acılara, tarifi bu yazar arkadaşımın fakat anladığım kadarıyla sessiz sedasız ölmeye niyeti yok boğaz köprüsünü seçtiğine göre ben insanların ötenazi haklarının olduğunu düşünenlerdenim bence oda kendi ötenazisini istiyor fakat sessiz sedasız ölmüceksen kimsenin bilmediği bir kuytuda, biseyler söyleyecek veya mesaj verecek hala bi kac satır cümlen varsa yazarlığına, insanlığına dair. umut hep devam eder o zaman umudun ve sözünün bittiği yerde ölürsün ama simdi değil ve o zaman kimse bilmez senin öldüğünü veya ergen cümleleri kurmaz sözlükte senin için. sanal bir klavyenin arkasına sakladığım insanlığım bugün onun için sızladı açıkcası tutun be hayata koçum değersiz canlarımızı değersiz canınla sıkma bizimde.
ekşi sözlüğün de inci'den pek bir farkı olmadığı bizlere gösteren bir intihar girişimidir aynı zamanda. ekşi sözlükteki bazı yazarlara çok fena küfür ettim, tabi içimden.
ölmek çözüm mü be şu nalet olası dünyada. Öldükten sonra geride kalanları da kahredeceksin, belki kurtuluş olarak görüyosun ama değil işte. Ölmek kurtulmak değil...
haberini bekliyoruz...
Köprüdeki intihar girişimi yaklaşık 1 saattir sürüyor. Polis ve sivil bazı görevliler ikna çabalarına devam ederken, gazeteciler olay yerine yaklaştırılmıyor.
Saat 14.25
intihar girişimi hala sürüyor.
Saat 14.38
Girişim hala sürüyor. Polisin ikna çabaları da devam ediyor.
Saat 15.00
Girişim devam ediyor. intihar girişimindeki kişiyi köprüye bir otomobilin bıraktığı, 20-25 dakika boyunca elinde tuttuğu kağıt parçasını kendisini ikna etmeye çalışan yetkililere verdiği iddia edildi.
Saat 15.30
Olası bir kötü girişime karşın Deniz Polisi aşağıda bekliyor.*
arkadaşlar hiç biriniz o hale geldiniz mi? ölümle bu kadar karşı karşıya kaldınız mı? allah o duruma kimseyi getirmesin tabiki
"ancak"
bir insan show yapsa dahi, eğer böyle bir yolu seçiyorsa, bir durun, bir düşünün. azcık elinizi varsa vicdanınıza koyun. eksikliğini çektiği şeyleri ki bu muhtemelen ilgi ve hatta belki de hiç hissetmediğini sandığı yaşama sevinci, orada yeniden bulmaya çalışıyor belkide... o an, ölümle arasında bir adım kalmışken yaşanan ruh halini kimse bilemez. çekilen acılar mı ölümden büyük, yoksa herşeyden vazgeçip atlamak herşeyin çözümü mü diye bir kıyaslamadır bu. sıçayım trafiğinin içine... "insan" oradaki "insaaannn"
azcık insanlığınızdan kaybetmeden yorum yapın yalvarıyorum! bu kadar kolay değil bir insanı bu denli ezmek. ve hiç kolay değil tüm alemin gözünde bir zavallı olmayı göze alıp bir hiç olmayı denemek!
gerçekliği tartışılır bir girişim. şimdi biliyorum ki vicdansızlık ve insafsızlıkla suçlanacağım. ancak suicide yani intihar çok ciddi bir psikolojik bozukluktan ve ya çöküntüden dolayı yapılan bir eylemdir. kuşkusuz bu insanın da sorunları var. ancak neden herkesin görebileceği bir yere birkaç zaman öncede yazılıp bırakılmış bir mektup ve intiharın yapılış şekli de yazılı. elbette ki ölmesin, yaşasın.. ancak bu kadar duygusallığa gerek yok. zaten burada yapılanın da duygusallıkla alakası yok. klavye başında bıdı bıdı etmekten öteye gitmiyor yaptıklarımız.
diyeceğim şu ki, kendini öldürmeye kesin kararlı biri işini sessiz sedasız halleder . ne haber bırakır ne de mektupla bunu ilan eder.
köprüdeki yazarın bir entrysi
--spoiler--
18 yaşıma bastığım zaman doğum günü pastamdan çıkan porsche boxster cabriolet'imin anahtarını hatırlıyorum. dönemin eğitim bakanı da davetliydi o gün. "bizi de gezdirirsin artık hehe" diye espri yapmıştı hatta. ilk kazamı yaptığım arabaydı bu. üst geçit yerine otoyolun ortasından karşıya geçmeye çalışan fakir bir kadının 250 beygirlik canavarımın fren sesiyle birlikte irkilerek çocuğunu kucağına aldığını hatırlıyorum. bir de "ehliyeti aldığı gün kaza yapan genç serbest bırakıldı" başlığını. fakir kadının eşinin babamın avukatına yakardığı an geliyor gözümün önüne. oturdukları evin kira olduğunu, kendisinin de bir lokantada aşçılık yaptığını, mahkeme tarafından kusuru sabit görülen eşinin araçta meydana getirdiği hasarı karşılamaya güçlerinin yetmeyeceğini, hiç olmazsa zararın bir bölümünü taksitle ödeyebileceğini, bunun için çalıştığı işyerinin sahibinden borç alabileceğini dahi söylediğini hatırlıyorum. çevremdeki işçi çocuklarının babamın siyasi durumunu ima ederek benimle konuşmadığı günleri de hiç unutmadım. halbuki açlıktan ağızları kokarken 2700'cclik aygırımın koltuğuna oturmak için kavga ettikleri oluyordu. zaman zaman kaybeden tarafı da oturtuyordum koltuğuma.
halen görüşüyorum bunlarla. vergi dairesinde üç kuruşluk maaşla çalışıp banliyöye binen, çocuğunu özel okullara göndermekten aciz bu insan atıklarıyla görüşüyorum. eski günlerden konuşuyoruz bazen. hala öfkeliler, hiç bitmeyecek bu öfke, nesilden nesile aktarılacak.
düşünüyorum da fakir insanlar kendilerinin bile olmayan bir şey hakkında çok kafa patlatıyor. daha ileri gidip mülkiyetin hırsızlık olduğuna inananlara bile rastladım. benim babam onlarca işçisiyle gecesini gündüzüne katarak yılmadan çalıştı. bunu karşılığında da bana uygun gördüğü aracı aldı. işinden kaytardığı için geciken projenin tazminatını yine babam ödedi. bu insanlar babamın bana aldığı bu aracı referans göstererek kendi aymazlıklarını görmezden geldiler.
senelerce sigorta primleri yatan, maaşları günü gününe ödenen, ezkaza teknik sebeplerden maaşı bir gün geciktiği zaman soluğu genel müdürün kapısında alan bu fukara yığını, yeri geldiği zaman açlığın bünyelerinde oluşturduğu halsizlik haline bakmaksızın masaya yumruğu vurmayı bildi. pazardan aldığı mevyeleri bir güzel mideye indirirken çocuğuna da benden bahsetti. "patronun oğlunda porşe varmış hanım." "ben bodruma iniyorum, odun bitti, soba sönmek üzere."
- baba porşeler kaç basar?
+ ne edecen lan eşşoleşşek? büyüyünce alırsın o zaman öğrenirsin.
afedersin ama bok alır. sen meyve yerken babam bizim yüzümüzü göremiyor. günde 5 saat uyumuyor bile. çalışmanın, emeğin ne olduğunu gören bizler de "emeğin asıl sahibi olduğunu" iddia eden rantçı sendikal faaliyetlere inat yılmadan çalışıyoruz. senin çocuğun lisede bıçakla adam kovalarken ben derslerimi günü gününe takip ediyorum. senin çocuğun okuldan kaytarmayı marifet sanıp kıraathane köşelerinde sürterken ben okuldan kalan zamanımı özel öğretmenimden aldığım derse ayırıyorum. yine senin çocuğun babamın tırnağıyla kazıyarak sahip olduğu bu servetin olağan sonuçlarından şikayet ederken ben bıkmadan, usanmadan çocuğum için çabalıyorum. bu yüzden daha çok kafa patlatma. topluma nefret ve öfkeden başka bir şey kazandırmıyorsun. ben ve benim gibilerin rahatını bozuyorsun. unutma, benim gibilerin rahatı senin aç karnını doyuruyor.
--spoiler--
kaynak: ekşi sözlük
hemen hemen her sıkıntıda başvurulabilen 'artık moda olmuş' dedirten eylemdir..
özellikle yerli dizi-sinema filmlerinde sıkça rastlanır..
akşam kumandayı alıp televizyonun karsısında hafif yatar pozisyonda ayakları sehpa, yastık ws bilimum ayak uzatmalık araçlara uzatarak açtıgınız haber kanalında karşılaşılması hiç de güç olmayan anahaber klasiği...
sorun nedir ne değildir bilmiyorum, aynı durumda kalsam ne yapardım hiç bir fikrim yok. şu anda sadece köprüler inşa ettiği için gururlanan insanların aynı dünya karşısında aciz kalışını izliyorum.
umarım atlamaz ve bundan sonraki yaşamında bir şeylere inanır da bu denli boşluk içerisinde kendisi ile mücadele etmez.
tanımasam etmesem de kendisi için üzüldüğüm insan.
düşündüm bir an ordaki bunlaımdaki insan benim arkadaşım olabilirdi yazık hem de çok..
insanı bu kadar yaşama sevincinden ne koparır merak etmekteyim doğrusu.
yazar intihar girişiminden vazgeçmiştir.
kendisine ve ailesine acil şifalar diliyorum... umarım sorunları düzelir.. umarım yeniden aşık olur, umarım önümüzdeki baharda bugün yaptıklarından pişman olur, umarım onu hiç tanımayan bir yazar arkadaşını-kardeşini bu kadar üzdüğü için kendisine iki tokat atar...