adeta natalie portman'a oscar aldırmak için yapılmış bir filmdir. nitekim aldı da zaten. ha haketmiş midir? dibine kadar. çok iyi, klasik olabilecek kapasitede bir yapıt. yalnız natalie portman ve mila kunis gibi iki muhteşem kadının sevişme sahnesi olabileceğinden çok daha zayıf ve sönüktü. bi özensiz çekilmişti sanki böyle. o malzemeden çok daha çarpıcı bi sahne çıkabilirdi yani. onun dışında harika film... bale, klasik müzik, gerilim filan... bir de bizim mathilda tabi... büyümüş la... hatta hamile. zaman... ne çabuk akıyo ya la.
içeriği ve akışı itibariyle ben aranofsky filmiyim diye haykıran, natalie portman'ın iyi bir oyunculuk sergilediği ve akabinde oscar'ı kazandığı filmdir.
oscar ı haketmiş kusursuzluk filmi. mükemmeliyetçilik çok nadir insanlarda olur ve hissedilir, bedelleri ağır olur, filmi bile çekilse yaşamayanın hissetmesi imkansız olan duygudur. filmle ne alakası var, bende anlamadım ne alakası var.
filimi beğenenlerin eşcinsel olmama ihtimalinin olmadığı filimdir. geylerin lezbiyenlerin hayran olduğu filim. bu filime aslında heteroseksüel filitresi diyebiliriz.
--spoiler--
Hastalıklı, "sana hamile kalmasaydım ben de çok iyi bir balerin olabilirdim" diyen, eşek kadar kızına çocuk gibi davranan bir annenin yine kendisine benzettiği hastalıklı kızı. Bütün odası peluş ayıcıklarla, oyuncaklarla dolu. Baba figürüne hiç değinilmemiş. Nedir, ne değildir, hikayenin neresinde kendine yer bulur belli değil. Yüzünde sürekli bir endişe hali bir şey oldu olacak gibisinden. Narin, kırılgan, utangaç bir yandan. Ve bu hepsinin geldiği son noktada ortaya çıkan evil yanı. Mükemmel olma yolunda geride bırakmak zorunda kaldığı saflığı. Bu iki zıt kutuba öyle güzel can vermiş ki Natalie Portman tam da gerçek anlatılmak istenen şeyi yakalayabilmiş. Özellikle sahnede siyah kuğuya dönüşme evresi. Öyle etkili olmuş ki filmin en unutulmaz anlarından biri halini almış. Defalarca söylenmiş ama film Natalie Portman'a oscar kazandırmak üzere kurulmuş ve iyiki de öyle olmuş. Kıskanmamak elde değil hatun çok güzel, sadece dursa yine izlenir sanki. Ellerine sağlık Darren Aronofsky.
--spoiler--
Natalie'nin gayet iyi oynadığı filmdir.
O değilde beni bale bitirdi. Yani resmen küçükken başlamadığıma bir kez daha pişman oldum.
Ben diyim kuğu gölü balesi orda olmasa beş para etmezdi o film. Niye o kısma kimse değinmemiş anlayamadım.
(bkz: maybe it happened only to you!)
sıkıntıdan öldüğüm filmdir. bu kadar söylenince bir şey var diye düşünüp izlemeye karar verdim. vermez olaydım. sürekli aynı ve karanlık yerler. kesin şimdi bi atraksiyon olcak diye diye sonuna geldiğimde aynı sakin modda ölen kuğu kız beni çileden çıkardı. sanatsal anlamdaki başarısını eleştirecek değilim ama eğlenmek için film izleyen birine göre olmadığı kesin.
"içimizde hem kötü var, hem iyi" der mesela şarkının biri..
içteki iyi ve kötüden hangisini beslersen o tarafça büyür kötülüğün ya da iyiliğin şiddeti; buna dair bir şeyden bahseder kızılderilinin atası..
film iyi, film klişe ama iyi, film halüsineyşın tekrarı tansu ablamızca ama natalie iyi, oyunculuk iyi, gerim gerim gerilim havası iyi, baleye merak saldırışı iyi, müzikleri iyi, filan..
deşersek elbette kötü de bir dünya şey sayabiliriz filme dair,
falan filan ama hikaye şuu:
iyiliğe ve kötülüğe dair bunca şey söyleyen bir sürü dünyaları çarpışamamış insan, bir sürü yin-yang felsefesi, budist öğretiler, filmler şiirler şarkılar kitaplar..
yani insana dair şeyler..
iyilik ve kötülük yalnızca insana dair iken cümle yaratık içinde;
nasıl bunca hayvani dürtüye ya da sezgiye insancıl yanlarımızı katıştırarak iyileştiremedik kötü yanlarımızı, nasıl..?
demem o ki;
"insan olan yerlerim çok ağrıyor"
ve senin;
"isyankÂr iyiliğin, kötülük gibi geliyor kulağa.."
darren aronofsky' nin müthiş yönetmenliği natalie portman ve vincent cassel' in inanılmaz oyunculuğu ile birleşince harikalar yaratılabilineceğinin kanıtı. imdb' nin 8.4 ' lük puanı bunu gayet doğruluyor.
bale gibi bir film, izlerken konuyu anlatan bir broşür lazım yanında. yoksa o opera mıydı? açıkçası karşıdan bakınca bile 'vay be' dedirten sanattan hoşlanıyorum, hakkında bilgi sahibi olmak için araştırma gerektiren, bir nevi dersine çalışılması gereken sanat bana göre değil.
yarısında çıktığım film. işin kötüsü uzun zamandır sinemaya gitmiyordum ve o uzun aradan sonra gittiğim ilk film de bu bok püsür film oldu. demek ki biraz daha beklemem gerekiyormuş.*