çocukluğumuzda pazar akşamlarının efsanesi olan diziydi. gündüz kalkılır çizgi filmlere bakılır, ailece kahvaltı edilir sonra pazar gezmesi veya piknik olurdu. banyo edilir, ödevler tamamlanır, akşam yemeği yenir ve bizimkiler izlenirdi. trt'den star'a geçtikten sonra bizimkiler biter star'da parliament pazar gecesi sineması yayınlanırdı. güzel günlerdi ama insanın içinde garip bir burukluk olurdu çünkü yarın okul vardı, ders vardı of keşke hep tatil olsaydı...
(bkz: )küçükken bu diziyi dizi sanmazdım. tamam pamuk şeker pamuktan değildi onu anlamıştım ama bu diziyi insanların aynı apartmanda yaşadığı ve hayatlarını gösteren bir program sanıyordum. şimdi yıllar sonra bu diziye dönüp bakınca o doğallık ve samimiyetten dolayıymış diye düşünüyorum.
harika bir diziydi ama zamana yenildi tabi. bir yandan kadroda da vefatlardan eksikler oldu.
güzel bir renkti bilhassa doksanlara dair.
ara sıra okuyorum insanlar nasıl hatırlıyor diye, hemen hemen hep güzel şeyler söylenmiş.
gelgelelim klasik yeni türkiyeli olarak ''20 sene çekmişler, tek kare namaz yok. hırsızlık, üçkağıt var'' diyen de var.
bunun sebebi aslında belli ama biz düşünmeye üşendiğimiz için çok da süzemiyoruz.
o günden bugüne değişen şey, o gün hırsızlıklar bağıra bağıra konuşulur, otoriteden korkulmazdı. karakterler üzerinden bir nevi siyasal eleştiriydi durum, siyasete çok girmeden.
ibadetse propaganda malzemesi yapılmayacak kadar kıymetliydi. boşuna dememişler parayla imanın kimde olduğu belli olmaz diye.
bugün noldu peki? herkes namazını niyazını 10 bin liralık telefonlarıyla gözümüze sokup, dolara falan el hak isyan ediyor. namazın şovu, allah'a secde etmekten daha tatlı geldi herhalde insanlara.
hırsızlıklar mı? ağzını açamıyor kimse ama aynen aynı yerdeler.
bu ters yüz olma hali aslında dizinin bittiği yıllardan bugüne her şeyin özeti aslında.
meraklısına not: dizide dindar karakterler de vardı halil efendi ve davut usta gibi. daha laisist takılan ama bayramdan bayrama anasını babasını kabrinde ziyaret etmeyi ihmal etmeyen şükrü beyler de vardı.
aynı şekilde belli dini ve milli günlerde herkesin ortak bir ruh takınması da farkedilen bir şeydi.
yani objektif bir şekilde sosyolojimiz başarıyla temsil ediliyordu.
türk dizi tarihinin aralıksız en uzun soluklu dizisidir. kemal sunalın kapıcılar kralından esinlenilmiş ve o filmden yola çıkarak dizi ete kemiğe bürünmüş haline gelmiştir.
oyunculukları oldukça başarılı bir çok isim bu dizi ile halkın gözünde tanınırlığını arttırmıştır.
apartman yöneticisi sabri bey, eşi ayla hanım ve ayla hanımın annesi suna hanımın birlikte yaşadıkları dairede duvarda asılı olan, sözde suna hanımın rahmetli eşidir.
birkaç sene önce bir yerde okuduğum kadarıyla (kaynağı bulamam şu an ama yanlış hatırlamıyorsam diziyle alakalı bir instagram sayfası falandı) dizi çekilirken o fotoğraf o dairede zaten varmış. yani diziye özel koyulmuş bir obje değilmiş, bey amca o dairede yaşayan insanlardan kalma bir fotoğraf. muhtemelen babaları/dedeleri falandı.
buharlı banyodan çıkılmış, annenin ütü yaptığı, okul gömleğini hazırladığı, kanal d'de şahane pazarın, show tvde ise bu dizi gösteriliyordu. hazır bugün pazar diye anımsadım birden.