altı bacaklı, kanatsız, gri ya da kahverengi renkte, toplu iğne başı büyüklüğünde bir tür asalak. sanıldığının aksine zıplayamaz ve uçamaz. ama çok hızlı hareket eder. ışığı hiç sevmez. yumurtalarına sirke denir. sirkeler saç tellerine yapışık dururlar ve bitlerden daha kolay görünürler. larvalar sirkelerden 7 ila 10 gün arasında çıkarlar ve yine bu kadar sürede yeni sirkeler bırakacak kadar olgunlaşırlar. pis insanlarda bit olduğu şeklindeki yaygın inanış sanıldığının aksine yanlıştır. temiz ve bakımlı insanları tercih ettikleri kanıtlanmıştır. ortak eşya kullanımıyla çok çabuk başka insanlara geçebilirler (şapka, tarak vb.) genellikle kafanın arkasında, enseye doğru ve kulakların yanlarındaki saçlarda yaşarlar. görebilmek için en iyi yol tarakla bu bölgelerdeki saçları tersten taramaktır. tedavi için üretilen ilaçlar bir hafta arayla en az iki defa kullanılmalıdır. saçlar ve kullanılan eşyalar sıcak suyla (en az 60 derece) yıkanmalı, yıkanamayanlar bir poşete konarak 15 gün kadar açılmamalıdır. bitler insan vücudu dışında en fazla iki gün yaşayabilirlerken (çünkü günde 2 ila 8 defa arası beslenirler) sirkeler 15 gün kadar yaşayabilirler. sirkeleri saçlardan sıyırmak için çok ince ve sık dişli taraklar ve kayganlaştırıcı jel vb. kullanılmalıdır çünkü sirkeler saç tellerine sıkıca yapışırlar.
Geçenlerde yeğenime musallat olan, çocuğu depresyona sokan, parazitgillerden, koloni şeklinde yaşayan canlı. Büyüklerin, gaz yağıyla kolayca alt edileceğine inandığı, lavanta kolonyasından rahatsız olan kan emici. Eczaneden bit şampuanı isterken, gözlerinizi kaçırarak, hafif mahcup oluşunuz da cabasıdır efendim.
çocukluğumda sık sık başıma gelen, gelince de gitmek bilmeyen, aklınıza bile gelince deli gibi kaşınmanıza vesile olan minik misafirlerdir kendileri. temiz bir çocuktum. ammavelakin bu meret de zaten temizlere gelirmiş. öyle söylerlerdi. bak şu an yazarken bile kaşınıyorum. çocukken çok sık bitlenirdim ben. şimdi olduğu gibi o zaman da upuzun saçlarım vardı. tertemizdi ve hep mis gibi kokardı. tabi arkadaş çevrem ve varoş okulum da buna eklenince, sevgili minik bitlerin ve bunların yavru bebeleri diye tabir edilen sirke, hatta kaba tabiri ile yavşakların başımın üstünde bir yerlerinin olmaması imkansızdı. eskiden tabi bit şampuanları bu kadar yaygın değildi veya pahalıydı, çok bulunmazdı. e tabi bu durumda eski yöntemler denenmeye değerdi. bir keresinde, hiç unutmam, okuldan gelmiştim. hatır hutur kaşınıyordum. annem bunu görmüş tabi. çağırdı beni yanına. birkaç saç karıştırma operasyonundan sonra başıma konaklamış bit ailesini gördü annem. hemen dışarı çıktı ve elinde minik bir şişede gaz yağı ile eve geri döndü. çaresiz ve şaşkın bakışlarla annemi inceliyor, bir yandan da deli gibi kaşınıyor, kaşındıkça kaşınıyordum. şu anda da olduğu gibi... annem gazyağını büyük bir pamuk parçasına döktü ve saç diplerime hafif hafif dokundurmak sureti ile tüm saçlarıma yedirdi gaz yağını. daha sonra başıma naylon bir poşet sardı. birkaç dakika bile geçmeden saç diplerimde inanılmaz yanma, acı, kaşıntı hissi ile evin içinde koşmaya başladım. annem kendisine de bit bulaşmıştır ihtimali ile, kendi saçlarına da sürdüğü için, karşılıklı olarak büyük acılara maruz kaldık. adeta beynim fokur fokur kaynıyordu acıdan. derhal banyoya koştuk ve annem saçlarımızı yıkadı. bitten böcekten arınmıştık gerçi ama, beyin hücrelerimizin büyük bir kısmı hasara uğramıştı. annem hatta bundan ders almamış olacak ki, buna benzer bir yöntem olan saça sinek veya böcek ilacı sıkma gibi saçmalıkları da denemiştir. ama sonunda kurtudum mu? kurtuldum? not: sakın denemeyin, deneyenlere engel olun ve önermeyin. gidin eczaneye ve doğru düzgün bir bit ilacı alın. off! hala kaşınıyorum şu an. ben bir duşa girip geleyim.
Hayvansal bir dış parazittir. Ayrıca tifüs hastalığına sebep olur. Ama asıl ününü zıplamasıyla ve üzerinde bulunduğu insanı kaşındırıp, sinir etmesiyle kazanmıştır.
