Bu sabah caanım bursa'mın düzgün ve oldukça güzel bisiklet yollarında yaklaşık iki saat kadar kulaklık eşliğinde dolaştığım mükemmel arkadaş. Bakımını yapması da oldukça keyifli gelir bana hep.
Ramazan dolayısıyla 2-3 gün ara verdim bu sabah da ofise arabayla gittim ama şimdiden deli gibi özledim. Beni gebeş gibi gösteren kaskımı dahi özledim. Aşağı garaja inip sevesim var şu an eşek sıpasını.
yolda giderken arkadan bir araba yanaşır ve hemen de kornaya başlar, sanki geçiş üstünlüğü var hemen yol verilecek
oda ne biraz ileride trafiğe takılmış yazık kıyamam, o bekleyip ben yanından geçerken zilimi çalarım, ne haber.
sizden ne benzin ne mazot isteyen sadece binerken biraz zincir yağlaması ve tekerleğinin şişirilmesini isteyen en iyi kullanım aracı. asla yalnız hissettirmiyor bir de enteresan olarak. büyüdükçe bisiklet hevesim kaçar diyordum ama daha çok hevesim geldi yemin ederim.
Bu sıralar delicesine almayı düşündüğüm ama kararsız kaldığım güzel taşıt.
Öncelikle 135 kiloyum. Amacım akşamları pedal çevirip ter atmak. Hatta iş yerim biraz yakın. Biraz gaza gelirsem işe de gitmeyi planlıyorum.
Şimdi beni taşıyacak bisiklet dağ bisikleti sınıfıymış. Tavsiyelerle buna karar verdim.
Decathlonda b twin diye kendi markası olan bisikletler hoş ve piyasaya gore baya uygun. Hem de ömür boyu garanti veriyor. Bunlardan alsam mı. Yoksa ikinci el bir kron,sedona,mosso falan mı alsam?
ikinci ele ne kadar güvenilir? Tecrübeli arkadaşlardan tavsiye bekliyorum.
amortisörlü olanları pazarlama taktiğidir. itibar edilmemelidir. pedal çevirirken gücünüzü emer daha fazla performans harcarsınız. bilhassa yokuşlarda maksimum enerji vermenizi engeller. sadece bir faydası vardır. çukurlarda konfor sağlamaktadır. gerisi hikaye.
ne yazık ki genellikle bisiklet kültürü olmadığı için kim, nerede, nasıl bisiklet kullanacağını "bilememektedir"( bilmemektedir demeyelim). motorlara ve bisikletlilere saygı duyulmayan, negatif bakılan bir ülkede yaşıyoruz .
şehir bisikleti, dağ bisikleti, kros bisiklet gibi çeşitlerin nerede sürüleceği bilinmelidir. yaşanılan şehrin engebeli ya da düz bir zemin olması, taşlı topraklı ya da asfalt olması seçim tercihinizde belirginliği sağlamalıdır.
gidon yapısı bile zemine göre imal edilmektedir. lastiğin inceliği, vitesin azlığı ya da çokluğu, gövdesinin alüminyum, titanyum ya da çelik olması da yaşanılan şehrin zeminine göre seçilmelidir.
en kaliteli bilinen bisikletlerin bile kaynak kısımları çinde yapılmaktadır. üst sıralarda bisiklet olarak bildiğimiz bianchi'nin bir üst yetkilisinin gazete röportajında, türkiye için imal ettikleri bisikletin 2. kalite olduğunu okumuştum. varın bir de birinci kalitenin nasıl olduğunu düşünün.
dağ bisikleti ile trafikte rahat rahat ilerleyebilirsiniz. hem havanı kötü olduğu zamanlarda sizi yarı yolda bırakmaz. hem diğer şehir içinde kullanılan bisikletler gibi ufak değildir. kolay fark edilirsiniz.
araçlar sizi görmesi kolaylaşır.
ayrıca kötü yollarda bile ilerleyebilirsiniz. arkadaşlarınızla bir kıra yani şehir yolundan farklı toprak yolda bile gidebilirsiniz. fakat diğer bisikletlere göre biraz daha tuzlu gelebilir.
Hergün okula gittiğim güzide taşıt. Hele ki havaların düzeldiği şu günlerde evde otururken bile çıkıp dolanma isteği geliyor insanın. Alacak olanlara da bir üstteki entry gibi amortisörlü olanlarından kaçınmalarını kesinlikle öneririm. Bunlar işe yaramaz kuru ağırlık çekersiniz. Hatta dağa bayıra vurmayacaksanız ki muhtemelen vurmayacaksınız dağ bisikleti almayın. Yol da daha sonraki aşamalarda olduğu için alın bir şehir bisikleti doya doya binin.