olay fabrikada geçiyor abi.biscolata erkeği diğer biscolata erkeğini,diğer biscolata erkeği kızı sonra hepsi kızı.filmin adı,grup indirimi-erşan kuneri.
(bkz: bu yazıyı biscolata erkeğine yazıyorum)
sayın biscolata erkekleri, ne hoşsunuz. pek de güzelsiniz. amma ve lakin türk erkekleri nasıl rus kızlarının hepsine kavuşamayacaksa, biz de sizlere kavuşamayacağız. O yüzden hayallerde görüşmek üzere. Sağlıcakla kalın.
evet efendim...
sözlükteki kızlarla başım dertteydi ama ses etmiyordum. ama bu bayanlar iyice namussuzlaştı, harbiden namussuzlaştı. geçen gün yine camiye gidiyorum namazımı kılıcam hoş bir bayan kesti önümü. birden kollarımdaki kaslarıma yapışıverdi. bana biscolata reklamındaki erkekleri gördükçe aklıma sen geliyorsun, senin gibi yakışıklı, kaslı ve tarifsizler dedi. son zamanlarda çok duyuyorum bu hakareti. o ergenlerin bana benzediğini söyleyenlerin ardı arkası kesilmiyor. devam ediyordu saymaya ancak o kadar aşık ve çaresiz görünüyordu ki susturtum onu. yapma dedim. ben daha kaslıyım. beni onlarla bir tutma. onlar bilgisayar ürünü, onlar sahte. ben gerçeğim.
o da hak verdi bana. daha sonra evine bıraktım onu. yazıktır dedim. acıdım. son bir kez bakışı vardı bana kapıdan ki yok yere abdestimi bozdurdu. ama abdest geçmez bana ben yine de kıldım namazımı. allah'ım günah yazma, yazarsan da az yaz.
bunların hepsi benim hatam biliyorum ama keşke bu kadar sexy olmasaydım bu konuda yapabileceğim birşey olsaydı. üzüldüm, gerçekten toplumumuzun böyle ahlaksızlaştığı için çok üzüldüm. yatalak anama da yazıklar olsun böyle bir çocuk dünyaya kazandırdığı için. ne günlere kaldık ey ümmet-i alem!
(bkz: hicbiseyebosunaiclenmeyenadam)
-biskolata reklamını izledin mi yasemininkolyesi? sözlük çalkalanıyor ya. hıııaaa. teeel mii vat ken ay duuu ayy casst vana test of yuu. your maayn biskolataa may sivit biskolataaa. şarkısı da çok güzelmiş hıhahıhıhahahahah.
of o kutuyu taşıyan yok mu of of of acı çektiriyor...
sana bir şiir yazdım kutuyu taşıyan adam:
kameraya attığın bakış cız ettirse de içimi.
bana çok uzaksın.
her ne kadar avutsa da içimi taşıdığın kutudaki biscolata starzların.
ama lanet olsun hiçbirinde sen yoksun...
Şimdi adresini hatırlayamadığım bir blogda çok güzel özetlemişti bir arkadaş. "Nasıl ki biz Victoria Secret mankenlerini hayal edip ulaşamıyor isek siz de biscolata erkeklerini hayal edip ulaşamayacaksınız. Gene biz bize kaldık , gel bu yana" demişti. Çok haklı lan. Ayrıca biskolatanın hedef kitlesinin erkekler olmadığını anladık. Şahsen ben o reklamı izledikten sonra almamaya başladım biskolata falan. O ne lan öyle.
kim ne demişse demiş de, benim için asıl mevzu kendine "adam" diyen bir erkeğin böyle bir reklamda nasıl oynadığı.
onların yerine kendimi koyuyorum, tamam lan vüducum öyle şaşalı değil ama kilo fazlam yok, şöyle 2-3 ay vücut çalışsam, ilaç falan bassalar onlarınki gibi fizeğe sahip olsam ve para karşılığında bu erkeksiliği göstermek için bana para ödeseler diye geçiriyorum içimden. bir an için şu sade beynimle düşünüyorum, tabi ki soyut durumun somut tahlili yapılamaz, çevre değişince bilinç de ister istemez değişir elbette ama emin olduğum bir şey var, vücudunu para karşılığında sergilemek, onu bir meta olarak pazara sunmak insanlık onurunun düşeceği en derin çukurdur.
burda bir üretim yok, burda bir emek yok. sadece ilkel benliğe hitap eden, modern zamanda vuku bulan ancak homo erectusun zihinsel fonksiyonu seviyesinde işlenmiş bir çalışma var. "seksi erkekler kadınların ağzının suyunu akıtır, seksi erkekleri çıkaralım saza söze gerek yok, senaryoyu kurguyu da salla gitsin, mesaj mı o da ne, sanatsallığın amına koyim, oyunculuk olmasa da olur, sadece kas olsun seksi ve kaslar" düşüncesiyle hareket etmiş reklamı yapanlar. reklamcılık sektörünün başından sonuna sahtekarlık üzerine kurulu olduğunu olduğunu düşünen bir insan olmama rağmen bu reklam benim o sıradan reklamlara şükür etmemi sağladı. insaniyetten her geçen gün daha da uzaklaşma iyi bir yol değil.
insanlar arasında, bu dejenerasyondan ziyade, kadınlar ve erkekler farketmeksizin, yok "adamlar çok seksi", yok "bi boka benzemiyolar" tarzı içerik olarak değil de biçimsel yorumlar ön plana çıkıyorsa bu farkındasızlık, ahlaki yozlaşmanın vardığı en uç noktalardan biridir. bir toplum, "ayağımızda neden çamur var" demek yerine çamurun renginin güzel olup olmadığını tartışıyorsa orda çok çok büyük sorunlar var demektir.