bizim arkadaş geçen sene bi' kızla birlikteydi. birbirlerini seviyorlardı ama kız çok diretmeye başlamıştı evlenelim falan diye. bizimki olmaz demiyordu, ama haliyle zaman istiyordu sadece. askerliği falan vardı çünkü. derken az soğukluk falan girdi bunların arasına. birkaç gün hiç görüşmediler. sonra kız aradı bunu bir akşam, buluştular. aralarında şöyle bi konuşma geçmiş;
kız: ben yuva kurmak istiyorum artık. anne olmak istiyorum. mehmet geldi konuştuk, evlenmek istediğini söyledi benimle. kabul ettim. biz mehmet'le evleniyoruz.
arkadaş: ama sen onu sevmiyorsun ki.
kız: olsun, belli etmem ben de.
şimdi sorarım size. böyle bi' orospuluk var mı lan? hadi kızın bizimkini terk edişini geç, o her neyse, o farklı bir konu. peki o evlendiği adama yazık değil mi? hayatımda en çok korktuğum şeylerden biri lan bu benim, kalbi bir başkasında olan birini sevmek. ömür boyu aldatılmak gibi bir şey düşünsenize. harbi yazık.
neresinden bakarsan bak, tek kelime ile 'hüzünlüdür'.
8-10 yıllık evli bir arkadaşın cebinden düşen bir vesikalık fotoğrafı gördüm. konuşulmadı ama parçaları birleştirdim ve anladım ki, o fotoğraf aşık olduğu ama evlenemediği kızın fotoğrafı.
on yıl bile sonra o kızın fotoğrafını cebinde taşıyan arkadaşa mı üzüleyim, o resimdeki kıza benzeyen ve arkadaşım olan karısına mı üzüleyim, bu kadar seven bir adamla beraber olma şansını yakalayamayan tanımadığım kıza mı üzüleyim bilemedim.
içimden adama kızmak bile geçmedi, sadece hüzünlendim.
yoksun yine; varlığım sürünüyor.
sensizliğim bilinmiyor.
sen gittin gideli ellerim hep titriyor,
kalbim bu acıyı saklıyor.
yıllar sonra bile hiç kimseye söyleyemedim;
bu sevdayı kalbime gömdüm
ve sen öldün!
şimdi eşim dostum beni hastayım sanıyor;
yastayım; ama kimse bilmiyor.
seni son gördüğüm yerde yıllar sonra;
o gün geldi yine aklıma.
bu kez;
bir elimde kızım,
içimde fırtına;
göçüp gittiğin o yolda.
sen varmışsın gibi her gece ışığı kapatmadım.
gel gör ki, ben hala yokluğuna alışamadım.
şimdi eşim dostum beni hastayım sanıyor;
yastayım hiç kimse bilmiyor.
bugün doğum günün, yanında değilim.
bu yüzden hiç iyi değilim.
yaşlandım artık bıraktığın gibi değilim;
üstelik bir kızım var evliyim.
yıllar sonra bile hiç kimseye söyleyemedim;
bu sevdayı kalbime gömdüm,
ve sen öldün.
şimdi eşim dostum beni hastayım sanıyor;
yastayım; ama kimse bilmiyor.
çok zor o kadar yıl sonra itiraf etmek;
bu aşkı bertaraf etmek.
bu kez sana söyleyecek ne çok şey vardı;
isterdim "bak unutmadım" demek.
bunlar, sevilen kişiyi bir başka yüzde, bir başka seste, bir başka tende yaşatır.
kendi yaşamıyorken..
beraber gezmeyi planladıkları yerlere giderler, kalbin en derininde saklanan sevgiden bihaber 'eş' ile birlikte. çocukların isimleri ya unutulamayana aittir ya da çok eskiden kurulmuş ve yalan olmuş hayallerde, binbir umutla belirlenmiş isimlerdir..
evlenir tabi ya ..evlenmez mi insan? der filmin birinde tepeden tırnağa masum, kadere boyun eğmiş ve yitip gitmiş Birgül..
fakat nikahta keramet yoktur..
çivi çiviyi sökmez..