Birini çok sevmek, onun yokluğunda acı çekmek, bu duruma alışamamak, kabullenememek ayıp değildir.
Hatta sevdiğin uğruna yapmam dediğin şeyleri yapmak da küçültmez seni.
Asıl ayıp; hiç gitmeyecekmiş gibi kendini alıştıran, hiç sevmeden seviyormuş gibi yapan, kendine bağlayanlarındır.
Yani üzülme…
illa ki üzüleceksen, onların adına üzül.
Çünkü bir daha böyle sevilmeyecekler…
Birini sevmezseniz onunla vakit geçirmek, ona vakit ayırmak istemezsiniz. Konuşmak zorunda kalınca sanki zamanınızı çalıyormuş gibi gelir.
Fakat sevdiğiniz olunca bütün vaktinizi ona ayırmak, ona harcamak istersiniz. Aslında hayatınızın en önemli olan şeyi yani zamanı ona vermek istersiniz.
Bütün zamanım senin...*
Çok güzel bir eylemdir. Onunla oturup bir şeyler yemek veya bir yerlere gitmek daha sonra sohbet edip gelecekten konuşmak. Bunlar iyidir hoştur ama bir sorun var o sizi seviyor mu ilk önce bunu kavramak gerekir. Eğer o da seviyorsa rotanızı evliliğe çevirebilirsiniz. Evlendikten sonra sevginiz harlanmalı.
Severseniz söylersiniz de karşınızdaki insan dalga geçer uzaktan sev diye.Neden mi?Gönlünü eğlendireceği birileri vardır ne de olsa.Anlaşamıyoruz deyip bahane üretir,başkalarıyla muhatap olur sizinle ilgilenmez suçu size atar.O yüzden en iyisi söylemeden uzaktan sevmektir.
Yazılanları okudum da gerçekten yararı dokunan yok. Hele bitince o içindeki acı asla dinmiyor dinse de kesiğin sızısı kalıyor. Sevmeyin. Özellikle de beni sevmeyin dengem bozuluyor.
“Bir kulunu çok sevdim, o beni hiç sevmiyoorr, kalbimi ona verdim artık geri vermiyor” diyerek arabesk yapmanıza yardımcı olur sadece, başka bir işe yaramaz. (bkz: swh)
Yük olduğunu düşünüyorum. Bu yükü sadece sevgili olarak sınırlandıramam. Aileni sevmek, kedini köpeğini sevmek ya da bir eşyanı sevmek, hepsi üstüne yüktür.
Mesela arabasını seven insanlar oluyor, aklı hep arabasında. Pencereden kalkıp bakıyor. işini çok seven, işini kaybetmemek ya da daha fazlasına sahip olmak için karakterinden ödün veriyor. Kedisini seven pencerelere koruma teli taktırıyor. Daha iyi bir mama almaya başlıyor sonra. Daha iyi bir veteriner aramaya başladığı bir zaman geliyor. Hep fazlasını istiyor sevmek.
Şu an baktığım kedim engelli. Onu iyileştirmeyi çok istiyordum. Vahşiydi. Korkaktı. Nefret doluydu. Psikolojisi bitikti. Kediyi iyileştirince kendi eksik ya da vahşi tarafımı iyileştireceğimi düşünmeye başlamıştım. Kediye öyle bir anlam yükleyince kediyi başka sevmeye başladım. Şişko ve tüylü sevimli bir canlıyı sevmekten öte bir hale geçti durum. Kediye acıdım. Kıyamadım.
Bu iş böyledir. Kendi çocukluğuna acıyan çocukluğu çok korkunç geçmiş birine takar kafayı mesela. En çok onu sever. En çok ona kıyamaz. En az ona sinirlenir. Annesi babası olmayan, annesi babası olmayan birine yanar, ona annelik babalık yapmaya başlar. Kendisi bile anlamaz.
Sonucunda kedi şu an bensiz yaşayamaz hale geldi. Bana bağımlı oldu. Evde olmadığım her gün kapının önünde ağlıyor. Sabahtan akşama kadar miyavlıyor. Banyoya gittiğim zaman beni kapının önünde bekliyor. Yemek yaptığım an mutfakta beni izliyor. Uyandığım an onunla göz göze geliyoruz. Koynumda uyuyamazsa gecenin köründe herkesi miyavlayıp rahatsız ediyor. Kedi sevgiden kafayı yedi.
Ve şimdi ben şunu düşünmeye başladım. Ben bu kediyi iyileştirdim mi yoksa kediyi daha çok mu hasta ettim? Beni seviyor ya, şimdi bu sağlıklı bir durum mu? Yoksa kedi olduğu için ve zarar gördüğü için bulduğu herkesi çizen o kedi mi sağlıklıydı?
Bir kedi için hangisi doğru? Vahşi olmak mı yoksa minnoş bir ev kedisi halini almak mı?
Benim olaya bakışım bu. Yalnız mutluyum ben. Vahşiyim. Sınırlarımı seviyorum. Günün 24 saatinin bana ait olmasını istiyorum. Sosyal bir canlı olma niyetim yok. Sokak kedisi olsam şahane bir çöp kutusu bulur, onun etrafında kendime bir yasam kurar ve ara ara şarapçı abilerle takılır ve içkilerini yalardım.
Ama bir yanım o adamı istiyor. Çıldırıyor adam için. Tüm saatlerini ona vermek istiyor. Özlüyor. Merak ediyor. Beynimin bir kısmını kemiren bir hamster gibi. Sürekli aktif. Seni özledim diyip koşmak istiyorum. Ondan yeni şeyler istemek, her şeyi mümkün kılmasını izlemek istiyorum.
Bakın işte sevgi denilen şey böyle hastalıklı bir hal. Yük. Kedi, köpek, insan ya da cin olsan bile öyle. Ben ara ara şeytanın birine aşık olup onu elde edememe ihtimalini düşünüp bunu dert edinen insanım. Sevgi bana çok fazla. Ama sevgi güzel bir şey. O da var. Birini çok sevmek aşırı hoş bir şey.