Bazen yokluğuyla da mutlu olabilmeyi öğrenmektir. Gece yarısı kahveni sigarani alıp kendinle baş başa kaldigin zaman su an karşımda olsaydı keske deyip, bir an gerçekten de karşında oturduğunu hissedip gulumsemektir.
Onunla hicbir zaman bir araya gelemeyeceğini düşünmek, onun tarafından hicbir zaman hayal ettiğin gibi sevilmeyecegini belki bin kere aklına getirmek , her aklına getirdiğinde de aglamaktir.
O kilometrelerce ötende de olsa, seni hic haketmedigin halde senelerce uzup mahvetse bile "lan gel dese gider miyim acaba diye düşünüp evet giderim, mecburum" diyebilmektir. Ama çok değil birkaç saniye sonra seni asla cagirmayacagini farkedip yine aglamaktir.
Her gecen gün kendine beni hatırlıyor mu en azından aklına geliyor muyumdur ayda bir de olsa diye sorular sorup ve o aci gerçeği tekrar hatirlanaktir. Hayır,o senden uzakta çok mutludur , sana ihtiyacı da yoktur. Ama isin en ilginç en can yakan tarafı şudur ki o çok mutsuz olsa bile sana ihtiyaç duymayacak ve aratmayacaktır.
Birini çok sevmek hakikaten de insani yoran hayat enerjisini emen olmaması gereken bir eylemdir. Zaten her insan sadece bir kere yasar bu durumu ömrü boyunca. Ve maalesef o çok sevdiği birisi, onu çok seven kişi olmaz. Durum böyledir...
illaki birileri birilerini sevdi, mutluydu hiç bitmeyecek gibi geldi o anlar. Bu çok doğal, garip gelen artık o insanın sokaktan geçen herhangi birinden farkı olmaması.
Düşünsene adamın her şeyini bilip her yerini görüyosun kendinden iyi tanıyosun sonra bir yabancıdan farkı kalmıyor.
(bkz: için için yanmak)
acılıdır.
efkarlıdır.
yakar.
içirtir.
mecnun yapar.
kerem yapar.
lal yapar.
yazdırır şair yapar.
yazar yapar.
öldüresiye bir yangına çevirir sönmemezcesine.
Söylemek istediklerinizle söyledikleriniz aradında kuramadığınız dengesizlikle başlar. Gördüklerinizle, göremediğiniz miyoplukla devam eder.
Nihayetinde 'birini' çok sevmek mutsuzluğun tercih yöntemidir sadece.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ölümüm birden olacak seziyorum.
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Aysel git başımdan istemiyorum.
Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
Dağıtır gecelerim sarışınlığını
Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
Benim için kirletme aydınlığını,
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Islığımı denesen hemen düşürürsün,
gözlerim hızlandırır tenhalığını
Yanlış şehirlere götürür trenlerim.
Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
ya korku biriktirmek yetisini.
Acılarım iyice bol gelir sana,
sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
Ümitsizliğimi olsun anlasana
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
Sevindiğim anda sen üzülürsün.
Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
uzak yalnızlık limanlarına.
Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
Sakın başka bir şey getirme aklına.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
ölümüm birden olacak seziyorum,
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
Aysel git başımdan seni seviyorum.
Hak etti mi? diye sormaktır. onun arkasından bakarken... Zamanla küçülür... küçülür... küçülür... ve kaybolur ansızın, sol yanında bir sızı kalır sadece...
sevmeyin birini çok sevmeyin işte bizi bitiren bu lanet kalbinizi söküp atamıyorsunuz, anılarınızı hislerinizi silemiyorsunuz, aklınızdan çıkmıyor siz aylardır salya sümük aglarken onun yeni kız arkadaşıyla fotograf atması gününü gün etmesi hiç adil degil.
yaşanmamışlıkları sever insan, bu yüzden;
çok acıtır, alkol geçirmez, dostlar merhem olmaz, yollara vurursun kendini heryerde izi vardır, ne yaptığını bilmeden yaşarsın, bir rakı sofrasında aklına gelmeyene kadar çekersin acısını.