insan ister birilerinin çıkıp herkesin hak ettiği değeri genel olarak belirlemesini. böylece biz de yorulmazdık kime ne kadar değer vereceğimizi düşünmekten.
devlet her halta bir kurum açıyor bunun için de açsa ya. asıl ihtiyaç bu.
bir süre sonra götü kalkar ve sizden daha iyilerine layık olduğunu düşünür. aslında siz böylelerinden daha iyilerine layıksınızdır. o yüzden dertlenmeyin.
aslında o değeri karşıdakinin omuzlarına yüklemektir. anlamazsa, sen gidince bir müddet sonra altında kalıp ezilir zaten. işte o zaman dik dur ve gülümse, neden tebessüm ettiğini merak etsinler.
birey kendisi için yapılacak en kötü şeyi yapmıştır. ilk aşama: inkar aşamasıdır. çevresindekiler onu uyarır ama o dikkate asla almayacaktır. ona gereken tek şey kişiden uzak kalcağı 1 aydır. 2. aşama: pişmanlık. kendine kızar, üzülür ama bırakın yaşadığı her şeyi haketmiştir. 3. aşama: uzaklaşma soğuma. birey, kişiden uzaklaşmaya başlar ama tamamen kopamaz 4. aşama: yalanların, entrikaların ardı arkası kesilmez ve birey, kişiden tek kelimeyle tiksinir. 5. aşama: vurucu darbe. her şey bitmiştir. aralarında selamlaşmadan öteye giden bir iletişim olmayacaktır. 4. aşamadaysanız 5. aşamaya geçiş yollarını arıyorsanız, zafer yakındadır.
verirken bilmiyorsun ki haddi hesabı.. inanıyorsun, güveniyorsun belki, belki de hiç sebepsiz değer veriyosun, çok seviyorsun çünkü, o hep hayatında koyduğun en güzel yerde kalır sanıyorsun, hep durur orada öylece.. ne zaman ihtiyacın olsa, ya da olmasa, paylaşılcak birşeyler olsa mesela; biraz mutluluk bi parça keder o da dahil olur buna sanıyorsun.. hayır yanılıyorsun ama bilmiyorsun ki o zamanlar.. bilsen keşke, bilsen değmeyeceğini.. bilsen noolur ki yine düşmez misin aynı yanılgıya..
başat doğru kişi gibi görünen kişiye verilen değerin pişmanlığa neden olması . ve bence insanların zamanla birbirlerine olan sevginin değerin düşmesi bu düşünceye kapılmaları karşılarındaki kişiyi tam manasıyla tanımalarıyla yada eskisinden daha çok tanımayla alakalı .