bu adamın sevdiğim bir yönü var. eleştiri yaparken salt yıkıp geçmiyor bunun yanında çözüm önerisi de getiriyor. hep şikayet edilir, içi boş eleştirilerden bıkılmıştır. zira bir şeyin aksayan yanlarını göstermek kolaydır, mühim olan onun nasıl onarılacağını göstermektir. işte bu yazar eleştiriyi layıkıyla yapıyor. özellikle sözlükle ilgili yorumlarında bu durum net bir şekilde ortaya çıkıyor.
sözlüğe kalite ve renk katan yazarlardan, eksik olmasın.
"bu arada mektupları kapalı yazıyor sanırım artık, ne zamandır açık mektubuna denk gelmedik" şeklindeki iğrenç esprimle birlikte huzurlarınızdan ayrılıyorum.
24 eylül bursa biz daha ölmedik üç zirvesi ne katılımıyla zirveyi şereflendirmiştir. tabi ki olgun ve etkileyici sesi, siması, duruşu, konuşması, giyimi ile nickinin sadece bir nickden olmadığını, kendini yansıttığını göstermiştir bizlere.
edit: zirveye katılan birisi heralde benle aynı görüşte değil. seovi de katılmış zirveye lan.
gece tayfasındandır. kendisiyle çok uzun uzun dialoglarımız olmasa dahi yakın hissettiğim insandır. ayrıca ilk nick altı yazımı girmesi ile öğrenmiş olduğum, dikkatli bir yazardır.
sözlükte tanıştıgım ilk yazar gerçekten nicki gibi kendiside beyefendidir.
(#11405144)
yazısına göz atılınca helal olsun demek istemeseniz bile agzınızdan çıkacaktır.
uzun sayılabilecek yazıları var, işte bu gerçekten güzel. bu sebepten tek cümlelik yazarlar tarafından sevilmiyor olsa gerek. malum, uzun yazmak cesaret işi.
bilgi içerikli ve sosyal sorumluluk içeren akılcı yazılarıyla, okunmaması eksiklik olacak olan sözlük cevherlerinden. bir çok yazarın "hislerime tercüman oldun" larına maruz kalıp, "ben bunca insana aynı anda benzeyebilir miyim? aynı şeyleri düşünebilir miyim? medyum mu olsam acaba?" diye düşünüyor mudur diye merak ettiğim kişilik. helal olsun.
fotoğraf makinemi bozduktan sonra kaçtığını düşündüğüm yazar*. şaka bir yana geri dönmesini beklediğimiz yazar. ben bir, tez kış ola geri döne demesini bilirim, bir de kahve sigara.