okudum, vasat bir yazar. bir taklitçilik bir kendini beğenmişlik var bu arkadaşta ama unutmasın ki "allah cc en çok kibirlileri cehennemine koymaktadır". allah cc ıslah etsin ne diyelim...
ek: niye iyi oy veriyorsunuz olum haset misiniz fesat mısınız nesiniz?
Yazdıklarının arkasında duramayacak kadar delikanlı olan yazardır. Sildiği entrylerine karışık benim yazdıklarımı gösterip çaylak yapmaya çalışacak kadar da delikanlıdır.
severim kendisini dönsün dursun efendim etrafımda.
sanırım sözlüğün sahibi ya da öyle olduğunu zanneden yazar. *6. nesil yazarlara tavsiyeler bölümünü yeterince okuyamamış ya da okuduğunu anlamamış yazardır. *
Hoşgelmiş efendim. koştursun dursun etrafında...
Edit : öğreteceği çok şey varmış efendim. :) tabi ki edit koymayı öğrendiğinde...
nickaltınız boş mu kaldı,
sozlukten kız kaldıramadınız mı,
yapılan gizli partilere çagrılmıyor musunuz,
modlarla aranız bozuk mu,
entryleriniz oylanmıyor mu,
wc de tuvalet kağıdı mı bitti,
tuzlugumu kaybettiniz
sözlükte verilen telefon numarası dolayısıyla gündeme gelen hattır. hayat size adil davranmıyor mu? kız arkadaşınızla kavga mı ettiniz? karınız evde bulaşıkları size mi yıkatıyor? arayın biradetbeyfendi evinize gelsin.
adamın hasıdır. yazdığı entrlerde kullandığı kelimeler, yaptığı betimlemeler ve olayı açıklayış şekline hayranım. yazarlıkta kendime örnek aldığım yegane kişidir.
edebiyat sever ben bile şöyle bir durdu, oops, dedi yani. yine de tahlil yapalım diğer yazarlar için:
"kış, üstüne düşen görevi son sürat yaparken gecenin üstüne düşen haylazlık ancak yıldızları serbest bırakması gerekliliğidir."
yazar burada kışı ve geceyi kişileştirmiştir. öyle ki kışın bünyelerde bıraktığı "olumsuz" etki, burada karanlık bir hava aracılığıyla dillendirilmiştir. kışı sevmeyen, yine de huyuna gitmek için "haylaz" gibi şirin bir kelimeyi seçen bir tutum sergilemiştir. öyle ki kendisine hoş davranan bu beyfendiye kış cevap verecek ve bir sonraki cümlenin romantizmine zemin hazırlaycaktır. yıldızları ik çift gözün görmesini sağlayarak.
"bu sebeple, bir kaç çiftin, sahili tokatlayan dalgalara daldığını fısıldayan rüzgar, derhal bulutların ay' ın önünü açıp yakamoz yapması gerektiğini söyleyip emri meleklere salık verir."
yazar burada sahili, rüzgarı ve bulutları kişileştirmiştir. dalgaları gayet olduğu gibi dillendirerek, sertliğine gönderme yapmıştır. dalga için daha uygun bir kelime seçilemezdi. rüzgarın ise gizemi bambaşka. "fısıldamak" rüzgara biçilecek en yakışıklı kelimelerden biridir nitekim. ancak ay'a ayıp etmiştir yazar. ay gibi bir ilham kaynağını sadece ismiyle anmak, kendisini kırmış olsa gerek. onca zaman gecelerin romantizmini beslemiş bir güzel olarak. ancak meleklerin bu atmosfere girmesi insanı daha üst bir duygu basamağına götürmesi gerekirken, oldukça sırıtmıştır. onca somut ve "doğal" anlatımın yanında çok fazla yüklü kalmıştır. yine de "güneşe hediye edilebilecek çikolatalı dondurmalar için.." cümlesi kadar kapalı değildir. ben yine bulutları düşündüysem de (kış bultları kara olur. güneş'i kapatır. güneş'i bizden ayıran bulutun yaptığı güneş'e gitmek olsa gerek. ya da güneş'e varmak. yazar burada yine bir şirinlik yapıp güneş'in ışıklarını bizden esirgememesi için bulutları ona çikolata tadında bir hediye kılmıştır. yad a ben çok uçtum * ) arka planı daha denişik olabilir.