Efes malt +1’in normal Efes malt’tan (bir önceki) hiçbir farkı yoktur. Tadı tamamen aynıdır.
Ayrıca biralar fermantasyonda ortalama 60 gün zaten bekletildikten sonra piyasaya sürülür. 60+1 gün daha dinlenmesi o biranın tadını farklı yapmaz.
Neyse bu kadar ders verdikten sonra diyelim ki; Soğuk içiniz.
tadı at sidiğiyle yarışacak içeçek türüdür içenlerin hawli olma ihtimali eksilerde içilecek şey değil 1 içtim denizde arkadaşla bin pişman oldm 3 gün hasta oldum belki alakası yoktur ama olsun midem bulanıyo artık çok şükür BiZ ALLAH YOLUNDAYIZ !!!
Teknik olarak fermente edilmiş tahıl suyudur. Üstün körü anlatmak gerekirse, topraktan aldığınız mahsülün içindeki şekeri kullanarak alkole çevirme işleminden sonra elde ettiğiniz alkollü içecektir.
Mahsülün arpa olduğunu varsayarak anlatmak gerekirse, arpanın malt haline getirilmesiyle başlar. Arpa tohumlarını suyla çimlenmeye bırakarak şeker miktarını maksimuma çıkmasıyla malt elde edilir. Arpadan filizlenen kısımlar temizlenerek şeker miktarı yüksek bir mahsül elde edersiniz.
Bu malt mayşeleme adı verilen içerisindeki şekeri su ile alma işlemine tabi tutulur. Malt tiplerine göre farklı şekillerde kademeli bir ısıtma ile mayşeleme yapılır. Bu işlem sonrasında oluşan malt özlü sıvıya şıra adı verilir.
Sıra şırayı alkollendirmeye geldi yani fermantasyona. Bu dünya tarihinin en güzide canlılarıyla yani mayalarla Yapılır. Şıramızı güzel temiz bir fermantasyon işlemi için bir kaba alırız, mayamızı doğrudan içine dökeriz. Miktar ve sıcaklık mayanın tercih ettiği şekilde olmalı elbette, ama genel olarak bu güzide canlılar 8 santigrat derecelerde müthiş çalışırlar. Kabımızın üzerine dışardan hava almayı engelleyecek içerden karbondioksit çıkışını sağlayacak bir şekilde kapatırız. Artık doğanın emin ellerindedir.
Fermantasyon bitişini artık gaz çıkışı olmayışıyla birlikte anlarız ve artık o şıra, mayanın mucizesiyle alkollü bir içeceğe dönüşmüştür. Aslında içime hazırdır fakat alışılageldik bira gibi değildir, gazsızdır.
Gazlandırma işlemi iki yöntemle oluyor. Birincisi şişede gazlandırma, diğeri doğrudan biraya karbondioksit gazı karıştırmayla oluyor. Şişede gazlandırma için biralarımızı şişeledikten sonra içerisine birer tane küp şeker atıyoruz ve kapaklıyoruz. Yaklaşık 15 gün sürede gazlanıyorlar. Diğer sistem serpantin sistemi, onu anlatmak uzun sürer. Zaten çok pahalı icatlar bizi aşıyor.
Tüm adımların sonunda 3-4 dereceye soğutulmuş, topraktan sofraya gelen, her adımında emeğinizin olduğu şişeyi açıp içmenin verdiği keyifle afiyetle içebilirsiniz.
Anavatanı Çekya olan Almanya’da kimlik kazanan hafif alkollü içki. Tabi ingiltere’nin de ufak dokunuşları olmuştur.
Şöyle ki ilk pilsner Çekya’da icat edilir. Almanlar ise biranın tabir-i caizse gıda kodeksini belirlerler hem de 4-5 asır önceden. Almanya’da her şehrin neredeyse kendine ait birası vardır. Mesela schalke taraftarının yoğun yaşadığı gelsenkirschen’de her yerde veltins içilir. Bunun haricinde krombacher maç izlerken warsteiner ise arkadaş ortamında gayet popülerdir. Koronavirüs salgını öncesi corona da popülerdi ancak kötü bir tesadüf olarak isminden dolayı artık rağbet görmüyor.
ingilizlerin keşfettiği görece daha yüksek alkollü ale ise genelde kışın içilir. Bunun haricinde Hollanda da ise yüzlerce butik üretici kendi birasını üretir.
Nerede üretilirse üretilsin adı ne olursa olsun bira spontan gelişen arkadaş toplantılarının tamamlayıcısı olmuştur. Soğuk içiniz, prost!
Bira tadı bok gibi olan, acı iğrenç birşeydir. Tamamen özenti içeceğidir. Alkol içen kendini bir bok sanar bu ülkede. Gidin yararlı adam gibi şeyler için. Özenmeyin özendirmeyin.