türkiye'ye asla sadece içeçek olarak görülemeyecek olan içki. bu ülkede bira, içeçek olmanın dışında avrupa öykünmeciliğinin, temel değerlere isyanın, marjinalliğin basit bir simgesidir daha çok. bu ülkenin anadolulu kalamamış, avrupalı da olamamış liboş gençlerinin ellerindeki biralar böyle bir simgesellik taşırlar.
özellikle kamusal alanda bira yudumlayan hiçbir genç zihninde bu durumu su ya da ayran içer gibi normalleştiremeyecektir. bu gençler, ellerinde tuttukları biraların sıvısal özelliklerden daha çok, yukarıda saydığım kavramların simgeselliğini üstlendiğini içten içe sürekli hissedeceklerdir.
isteseniz de istemesenizde, kabul etseniz de etmeseniz de aşağılık kompleksi bu coğrafyanın genlerine işlemiş.
bugün kadıköy'deki barlar arasında gezindim de biraz... acıyamadım bile oradaki tiplere... tip diyorum; çünkü aralarında neredeyse hiç karakter yok. çünkü herkes birbirinin aynısı...
şuan 3 aydır süregelen orucumu bozduğum arpa suyu olur kendisi.
4 5 6.. sayamadım galiba, biraz uyuşturdu beni. bundan ötürü tüm lüzümsüz varlıklara küfretmek istiyorum, benliğimin haricindekiler de dahi. hariç tutmak dahi ızdırap, zamanın hızla geçmesi de en büyük ızdırap.. yolumuz sapmış, önümüz karanlık, ardımız boş.. sikmişim sartre ı, nereye varoluyoruz ulan? her şey aynı sıradanlıkta yüzeyselliğınde boğululuyor. boğulan onlarken nefesi alamayan da bizleriz. ahah sikmişim birayı boşverin, kadıköy sahilindeki ergenlerin instagram fotosu kapitalizmi bunlar hep.
normalde tadı acımtrak olan alkol mamüllerini pek sevmem ama bu sıcaklarda birilerinin elinde görünce canımın istediği sarı sıvı, hafif alkollü ve gizli şekerli * içecek.
şişede bardakta olanı makuldur, fakir işi ve teneke pası kokan kutu versiyonu bedava versen alınmaz.
bir de bu sıcaklarda hafif ılınmasını bekleyip için, buz gibi fondipleyince sıcak soğuk ters etki yapıyor ve çarpılıyorsunuz.