artık dokunmamaya başladın gitgide daha fazla içiyorum ama çakır keyif dahi olamıyorum ol öğrenciyiz sonuçta bir tane içince az bir güzelleştir insanı bütün param sana gitmeye başladı oysaki ilişkimizin ilk yıllarında ne de güzeldin bir tane içsem bile sebepsiz yere güldürürdün o günleri özlüyorum ama ne yapayım biçareyim, sanırım ilişkimiz burada son buluyor.*
alplere kıyısı olan avusturya, almanya gibi memleketlerin dağlarındaki ahşap mekanlarda limonlu olarak sunulan bir versiyonu vardır, 3-4 saattir dağ yürüyüşü yapıp dili damağına yapışan insan evladı bu limonlu biradan arka arkaya bir 3 tane yuvarladı mı ne susuzluk kalır, ne yorgunluk. gözlerinin feri yerine gelir, işine gücüne devam eder. adı neydi len bu biranın, neyse aklıma gelmedi ama "bier mit lemon bitte" dedin mi veriyorlar.
bir türlü sevmediğim içki.
sanırım bunda hiçbir gazlı içeceği sevmememin etkisi büyük. zira o asit ağzımda ve bogazimda dağılınca ağzım götüme dönüyor resmen.
bi de tadı da iğrenç zaten.
var mı votka gibisi? sek içerim yeminle, ama bira yine içmem.
(bütün bunları biramı yudumlayarak yazdığımı bilmenizi isterim. ee öğrencilik demek, fakirlik demek sonuçta)
hep suçlanır. kimi "hamallık" der. kimi alkol oranının düşük olması nedeniyle suçlar birayı. "10 şişe bira içeceğime 2 kadeh rakı içerim" derler, ezerler birayı.
bira, size gerçekte hamallığını yaptığınız şeyleri unuttururken, suçlamazsınız. ya da rakının üstüne cila atarken iyidir, sevilendir. ama gelir de ayık halinizde, hele de cebinizde sağlam para varken, suçlarsınız birayı. günah keçisi edersiniz.
bara, gece kulübüne gidildiğinde bile aklınıza herhangi bi içki gelmediğinde söylediğiniz ilk içki nedir, söyleyin dürüstçe?
bira, yaz gecelerinin serin güzeli, kış günlerinde soğuğa karşı omuz omuza direndiğimiz yoldaşımız, sonbaharda dökülen çınar yapraklarının arasına boş şişesini salladığımız, baharda sıcaklar arttıkça artırdığımız içkimizdir.
yapmayın! etmeyin! bira dediğiniz şeyi %5 alkolden ibaret bir sıvı kütlesi olarak görmeyin!