hiç kuşkusuz en önde anne ve babalarımız geliyor. gençlik döneminde kızdığımız hayatıma karışmayın artık dediğimiz bize aslında yol göstermekten başka bir amacı olmayan insanları kaybettiğimizde kalbimizde oluşan ağrıdır.
bence bu bizim nankörlüğümüz. sadece tek bir konuda değil her şeyde böyleyiz. sahip olduklarımızın kıymetini bilmeyip onları da kaybedince hüzün kat sayısı artıyor. aslında kaybetmek o kadar kötü bir şey değil. zaten hiçbir şey sonsuza kadar varolamaz. duyguların değişimi monoton kalamaması hep bu yüzden. biz anlamlar yüklüyoruz çünkü. bu bizim en kötü pişmanlığımız.