düşüp de kanattığı ellerini sınıfta kızlar görmesin, raconu çizdirmeyeyim diye sımsıkı kapatıp ders dinlediği an.
kendisi kuzenim olur, yaş 9. adı da tanım gibi, aslan.
ilköğretim : küfür ettiği için öğretmen -ne dedin sorusuna cevap veremiyorken.
ortaokul : bir arkadaşı ile ettiği kavga ardından öğretmeninin önünde beklerken.
lise : müdür yardımcısının önünde siz okulda sigara mı içtiniz sorusuna verilecek yanıt ararken.
üniversite : dekanın karşısında kopya muamelesi yapılmaması için konuşurken.
pastaneye gidip poğça istediğinde siz yurtta mı kalıyosunuz poğça versem götürür müsünüz soruna yanıt verirkenki hali. nitekim gözler ışıl ışıl parlamakta, biraz utangaç biraz mutlu... zaten aç olduğu bir sırada elinde bir poşet poğçayla sekleye sekleye yurda gitmesi...
edit: bu arada teşekkürler pastaneci abi. *
sınavda kopya istediği andır ama. öyle her kopya isterkenki değil.
hoca veya gözetmenler çoktan başlamıştır kağıtları toplamaya. etrafına bakar gözgöze gelmeye çalışır birileriyle. ilk gördüğüne de öyle bi bakar ki, hemen anlar karşısındaki kopya istediğini. artık ikisi de çaresizdir. gözetmene bakılır. gözetmen kağıdı alır.
-bi öğrenci abi
+paso??
-yok abi paso ama öğrenciyim valla bak.
+kardeşim nerden biliyim senin öğrenci olduğunu eşek kadarsın hem??
-abi ben şurda ki üni de okuyorum valla.
+ben anlamam 75 kuruş daha ver.
-ama abi ???
sonuç: öğrenci hayıflanarak da olsa o 75 kuruşu vermiştir...
el kadar bebeyken daha, sırtında cüssesinden ağır çantayla, örtmenim örtmenim diye koşturduğu andır.
bi de derste, cevabından emin olduğu bir soru varsa, o tek parmağını heyecandan titreyerek kaldırıp,
yerinden fırlamak ister gibi, dudaklarını "ben, ben" diye oynatması da çok sevimli be sözlük. *
sınava çalışmayıp soru kağıdı ile başbaşa kaldığında o kısa süreli, ızdırap dolu ve geleceğin muhakemesini yaptığı içinden 'y.rrağı yedik' diye geçirdiği andır. Rengi uçmuş, morali çökmüştür.