bir çocuk düştüğü zaman dizi kanadığında ağlamalı; hayalleri çalındığında değil.
bir çocuk küçücük yüreğiyle,saf temiz sevgisiyle sevdiği zaman mutlu olmalı; çıkarlarıyla değil.
ve bir çocuk sevdiklerini kaybedince içindeki çocuğuda kaybetmemeli; onunla varolmalı...
cep telefonunu tuvalete düşürmek. arabayı kaçırıp yakalanmak. sağlam dayak yemek. bir işte çalışarak para kazanmak (paranın kolay kazanılmadığını anlaması için) ve son olarak brazzers pornolarını izlemek.
- bahçedeki topraktan pasta yapmak.
- kasetlere kendi sesini kaydetmek.
- en sevdiği sanatçıyı babanın omzunda seyretmek.
- bayramda komşuları gezip el öpüp şeker toplamak.
bisikletten düşmektir. Bisikletten düşmeyen bir çocuk, çocukluğunu tam yaşamış sayılmaz. Aslında 2000'li yılların çocukları için liste uzattıkça uzatılabilir ama gereksiz "90'lar mükemmeldi abi yaa" muhabbetine girmek istemiyorum şimdi.
kapının eşiğinden tırmanmak.
mahalle maçı turnuvalarına katılmak.
anne terliği yemek.
kolunu veya bacağını kırmak-alçıya imza attırma havasını herkes yaşamalı.
pislikte, çamurda umarsızca oynamak.
Ben bunu bütün çocukların denemesini istiyorum günümüz anneleri yok üstü kirlenir yok hasta olur diye çocuğu eve tıkıyolar yav kadın bi bırak çocuğu, gönlünce oynasın, öğrensin özgürlüğü, bir kerede kirlensin çocuk ölüyor musun? Sonra çocuğun metabolizması mikrobu tanımıyor en ufak bi şeyde pat hasta oluyor.