eskiden çok sinirli bir insandım.. aslında hala içten içe çok sinirli bir insanım ama eskisi kadar yansıtmıyorum bunu etrafa, kendimi disipline ettim.. yaşanmaz yani öyle lan her boka karşısında israil kurmayı görmüş recep tayyip erdoğan gibi patlayarak.. şimdi böyle bir an sinirlenir gibi oluyorum ama hemen hemen o anlık öfkenin salaklığını okuyabiliyorum, sakin ve kolay sinirlenmeyen bir insan oldum..
ama şu dünyada içime atamadığım yegane öfkelendirici, 'kızmaya yer bulduğu için kızan insan'dır.. açıklayayım:
dar bir sokakta yürüyorum kardeşimle.. bir taksi çıkmaya çalışıyor sokaktan yavaş yavaş.. aynası, bir kadının koluna -değiyor-. bu temas, kadın açısından kızma ve laf etme hakkı doğuruyor.. hiç bir şey olmadı kadına, ama azarlasa kimse bir şey diyemez, sonuçta taksi çarptı di mi? e niye kullanmasın bu hakkı.. kullanıyor.. taksicinin özür babında elini kaldırmasına umursmadan bütün muhiti inletiyor ''ne biçim insansın?''larla, ''otoban mı burası?''larla.. amına koduğumun karısı arabaların sadece otobanlarda gittiğini sanıyor.. otobanlar dışında herkesin zeplinlerle ulaşım sağladığı bir diyarda yaşadığını düşünüyor olmalı.. ayna kolunu dürttü diye taksicinin insanlığını sorgulama hayvanlığını kendinde görüyor.. çok mutlu şu anda.. o artık birini azarladığına göre ondan üstün olan bir insan, hayvan pardon..
burada takıldığım nokta şu.. o karının hakkaten sinirlendiğine emin olsam ağzımı açmam.. ama sinirlenmedi.. niye sinirlensin ki hiç bir sikim olmadı şişko koluna.. ama işte bir kızma hakkı çıktı mı onu kullanma dürtüsü benim öfkemi tetikliyor.. ''iki rekat sus, huzur ver..'' diyorum.. ''sesini kesmen için belediye sokağı ulaşıma kapadı şu an, giren kaykaylıyı bile itlaf ediyorlar, sen yeter ki sus diye.. gözlerin konuşsun diye prangalar eskittim amına koyim gafletinden sus bacım sus!'' diyorum.. susmuyor.. beni, masum vatandaşlarının narin kollarına dikiz aynasıyla çarpma komplosunda taksici karteline çanak tutmakla suçluyor.. sanırsam kardeşim kolumdan çekmeseydi o sinirle beynimin kullanılamayan bölümlerinden birini açacak, pyrokineti sayesinde oracıkta gözlerimle yakacaktım kadını.. işte o zaman sinirlenebilirdi bana, haklı olurdu..
bir de aynı olay, kızlar bilmezler pek, erkeklerin omuzlarını piyade olarak ön cepheye sürdükleri bir psikolojik savaşta ortaya çıkar.. birisiyle omuz omuza her çarptığımda yolda, refleks olarak döner 'pardon' derim, yoluma devam ederim.. şu ana kadar çarpıştıklarımın yarısı, o 'pardon'u duyunca dayılandı bana.. alttan aldık ya.. rahatça üste çıkıp doggye başlayabilir..
- pardon..
+ oha önüne baksana birader..
halbuki çarpışmışız yolda.. en az benim kadar suçlusun bu 'öne bakmama' ayıbında.. ben deliriyorum bu cevabı alınca.. ne yapıyorum peki.. çok basit..
- ne demek lan oha.. bana bak adamın asabını bozma kafanı kırarım senin..
aynen bak.. inanmıyorsanız bir gün bana çarpıp laf edin.. ama çok şok oluyorlar ilk başta insanlık yapıp 'pardon' diyen adamdan bu dalgayı yiyince.. şu ana kadar biriyle bile omuz atma mevzusundan kavga etmedim.. pısıp gidiyor götler ne yapacaklar..
ibne laf edebileceği bir ortam oldu ya.. öyle sokarlar o heyecanı götüne.. (bir yazarın bazı şeylerle olan alıp veremediklerini o an en yakınında olan yere dökmesidir..)
anlamıyorum ben bu işgüzarlığı.. ben de yersiz yere sinirleniyorumdur arada ama bu nedir arkadaş? böyle davranan insanlar, alınlarında bold karakterlerle 'beni ezdiler hep' yazdığını ne zaman fark edecekler..
bir de anarşizmi anlamıyorum ben.. baba sen anarşist misin? evet.. dünya toplumlarının koyduğu her kuralı sikine takmamakla mı övünüyorsun? evet.. kaos mu hüküm sürsün? evet.. peki niye giyiniksin o zaman? ?.. ya öyler kalakalırsın taşak beyinli seni.. çıkar kıyafetlerini canım.. dal taşak gez anarşizm istiyorsan.. toplum tarafından konulan en baba kural, giyineceksin.. o zaman üşümeyeceğin bir mevsimde artık okuduğun salak mizah dergisi hangisiyse onu almaya püfür püfür çık donsuz t-shirtsüz.. yer mi, yemez.. yedirtirler de ne yedirtirler o asıl konumuz değil..
lan nihayetinde acıkınca ekmek alsam mı yoksa bayatıyla idare mi etsem diye düşünen insansın, neyine anarşizm senin, hatta hepimizin.. biraz dost edin amına koyim..
ha bana çıplak biri gelip de ''al işte ben kaosa bir adım daha yaklaştırdım insanlığı.. bak.. bak da ağla.. nıhaha..'' derse müsade isterim, evime çıkarım, para alıp nalbura giderim, bir kazma satın alırım, sonra yanına gelirim bunun, yerden bir kaldırım taşı sökerim ve bu lavuğu oracıkta kaldırım taşıyla döverim.. bana ne ulan.. kaos neymiş ben mis gibi sistem kurmuşum, eve geliyorum oyun oynuyorum arkadaşlarımla çıkıyorum, üşürsem çoraplarımla yatıyorum felan.. ne çomak sokarsın bu mutluluğuma.. git don giy be çük kılı..
olm bi de son olarak şöyle bir iddiam var.. dünyada hiç kimse bamya ve patlıcan sevmiyor.. seven herkes sadece sevdiğini söylüyor ve yalan söylüyor.. ''türlü seven enterasan insan'' olmak için söylüyorlar bu yalanı.. babam hariç.. ben babamın hiçbir yemeği sevmediğini tecrübe etmedim bugüne kadar.. bir kere annem etrafı temizlerken masaya saksıları koymuş da adamcağızın da karnı açmış.. ''petunyanın tuzu az kaçmış yav..' diyince çok geçti..
not: entryde deli gibi tanım arayan gammaz.. tanımı entrynin bir yerine sakladım parantez içinde.. oku bul sikimde değilsin..