bir yabancisin sen

entry3 galeri0
    1.
  1. Hiçbir hedefin olmadı senin...
    içindeki canlılığın gözüne girmeye uğraşırdın en çok. Öyleki çok inanırdın kendine, hayata aldanmak kutsal bir şölendi senin için.
    Yaşanmış her şeyi unutarak yani bütün hedeflerini yakarak gözünün içindeki melekle bakardın insanların o kederli gözüne.
    Kuşkulandığın her şeyin üzerine bir sevgi yağmuru gibi yağarak... Kuşkuna lanet okuyan ve bu dünyanın diliyle, ahmak bir sevgi yağmuru gibi yağarak bakardın insanların kederli göğüne.
    Tarifsiz biriydin yakından bakıldığında çünkü bir işine yaramıyordun kimsenin. Öyle iyiydin ki bütün oyunlar bozuluyordu sende. Senin saflığın bütün tarifleri bozuyordu. Hayattan bir sonuç almak isteyenlerin ezberini bozuyordun. Oysa sende tutarsızdın. Hayatın dokusundaki o silinmez laneti görüpte sustuğun için. Bütün felaketlerden kendini sorumlu tutup varlığını siper ettiğin için o başı ve sonu belli olmayan kötülüğe... Üstelik alabildiğine bencildin, içindeki inanışın aydınlattığı sevgi yağmurunu yaşarken kimse bu laneti ve sonsuz kötülüğü görüp taşlamasın diye canını vermek isteyecek kadar bencildin...
    Ve ihanet gündelik yaşam biçimindi senin. Çünkü sevgiyi planlamıyordun sen. Sevgiye karar veremiyordun bir türlü. Gözünde kameran, yanında cetvelin, açı ölçerinle dolaşmıyordun. Elinde değildi hep sevgiye maruz kalıyordun sen.
    Sevgi hiç beklemediğin bir yerde, hiç düşünmediğin bir zaman gelip seni bulurdu.
    Ve maruz kaldığın her sevgi içindeki her sevgiyi tek tek yeniden özlenen bir sabaha uyandırıyordu.
    Beklenen, gururlu ve aslında kimsesiz sabaha böyle sabahalara, doğurgan bir sevgi anası olmana rağmen şaşıp kalıyordun sevgiler arasındaki bu büyülü kardeşliğe. Teslim alıyordu seni sevgiler arasındaki zulmün olgunlaştırdığı ve cesur kıldığı kutsal fısıldaşmalar...
    Meydan okuyan karşılaşmalar içinde taşıdığın ve yollarını hazırladığın her şey seni büyülüyordu. Kimi kez elinde olmadan kendi derinliğine vuruyordun.Bunu düşünmek bile tepeden tırnağa mahcup kılıyordu seni. Oysa mahcup olmaktan çok çekinirdin. Çünkü bilirdin ki mahcubiyet bir yorgunluktur...
    Sevgiler değil asla değil ama enerjinin neredeyse tamamı içindeki ümitsizliğe gidiyordu.Ona yardıma, susturmaya belki biraz olsun dinginleştirmeye... Böyle böyle bir soytarıya çecvirdin ümitsizliğini. Ona gülümseyen, umutlu bir maske taktın, ona sevecen sözler öğrettin. Kimsenin kalbi kırımasın diye bu dünyada o kabına sığmayan ümitsizliğe vakitsiz bahar giysileri giydirdin. Eksik yaşanmış ve hep eksik yaşanacak bahar giysileri.
    Kendin için değil aşkların için değil sana güvenen insanların için gizledin ümitsizliğini... Sanki yazgı değişecekmiş gibi hiç durmadan seviştin bu ümitsizlikle... Zehirlenmesin diye incelik, küçük düşmesin diye şiir hep acıyla seviştin...
    Kimseye bulaşmasın diye gördüğün ve yaşadığın cinnet. Kimseyi onulmaz bir kötü yapmasın diye bu dünyanın dokusuna kazınmış lanet. Oysa masken ve bir hedefin olmadığı için asıl bütün dengeleri bozan sendin. Herkese ait gibi görünüyordun ama hiç bir yere ait değildin. Yürüyüşlere katılıyordun, isyanını haykırıyordun, ama sonra birden kayboluyordun. Her şey kendiliğinden olsun diyordun, aşk gibi, isyan gibi, hüznün o güzel yüzlü perisi gibi ... içinden geldiği gibi hareket ettiğin için istikrarı bozuyordun. Kimse seni elde var bir diye düşünemiyordu.
    Sayıları sayan kafaları karıştırıyordun.
    Aileler, gelinler, damatlar, evin büyükleri, idealleri olanlar, hayattan hep bir sonuç bekleyenler, yararlı olmak isteyenler hep bir birlerine düşüyordu senin yüzünden...
    Oysa sen cesur bile bulamazdın kendini, yaşamın kıyısında yolculuk eden bir kimsenin cesareti acımaktır çünkü en çok. Kendi gibi olan ruh kardeşlerine acımak.
    içindeki derin merhamet, seni gövdene düşman kılan öfkeyi bile durmaksızın küçük düşürüyordu. Acının da ötesi vardı çünkü... Hayatta kalan içindi intahar. Bu derin acıyı yüklenecek olan birisi içindi.Sana hep bu acının ötesinde ve intiharlardan sonra bu acıyı yüklenecek birisi olmak kaldı. Omuzlarında bunca yük varken unutulmak istedin. Unutturulmak...
    Zaten doğuştan kanayan içini bir kez daha kanattın ...bir kez daha
    Yakışmak için lanetli dünyanın lanetli insanlarına ve göze batmamak için acıyı talihsiz bir hastalık gibi yaşayanlara... Ne kadar içini kanatsanda ne kadar yüklensen de başkalarının talihsizliğini sen bir yabancıydın dünyaya... Çekici idi yüzündeki ışık ama ancak uzaktayken özlenirdin. Yakınlaştıkca tutuşurdu maskeler, karışırdı hesaplar...
    Ruhlardaki mezarlıkta kargaşa başlardı...
    Kemikleşmiş korkular ayaklanırdı.
    Kıyamazdın yine de geçip giden zamana, aldanırdın içindeki inanışa. Ne olursa olsun deyip girerdin insanların içine...
    Girerdin olduğun gibi, öyle korkusuz, maskesiz, içindeki inanışın o saf karmaşası ve akıl dışı telaşıyla. Sonra , sonra öyle bir an gelirdi ki ne kadar istesende kendine bile geri dönemezdin...
    Gün gelirdi lekesiz bir inanışla kaderini birleştirmek istediklerin, seni lanetlemekten yorulup sıkılırlardı...
    Yorulup sıkılırlardı...
    Yorulup sıkılırlardı...

    cezmi ersoz
    3 ...
  2. 2.
  3. her kelimesinde ve cümlesinde kendimi bulduğum yazı.

    Sevgiler değil asla değil ama enerjinin neredeyse tamamı içindeki ümitsizliğe gidiyordu.Ona yardıma, susturmaya belki biraz olsun dinginleştirmeye... Böyle böyle bir soytarıya çecvirdin ümitsizliğini. Ona gülümseyen, umutlu bir maske taktın, ona sevecen sözler öğrettin. Kimsenin kalbi kırımasın diye bu dünyada o kabına sığmayan ümitsizliğe vakitsiz bahar giysileri giydirdin. Eksik yaşanmış ve hep eksik yaşanacak bahar giysileri.
    Kendin için değil aşkların için değil sana güvenen insanların için gizledin ümitsizliğini... Sanki yazgı değişecekmiş gibi hiç durmadan seviştin bu ümitsizlikle... Zehirlenmesin diye incelik, küçük düşmesin diye şiir hep acıyla seviştin...
    1 ...
  4. 3.
  5. sen...
    sen kimsin ey yabancı? hayatımı baştan sona değiştiren,yeni anlamlar,değerler katan sen,kimsin? o kısacık
    zamanda tüm bunları nasıl yapabildin? nasıl benzettin beni kendine? yada ben sana nasıl ve neden böyle
    benzeyebildim? ne zaman sen oldum? ne zaman benliğim oldun? ve şimdi neden yanımda yoksun?

    sen kimsin ey yabancı? beni benden alan, büyüten, olgunlaştıran, çıldırtan yada akıllandıran sen, kimsin? sanırım
    buldum, sen hayat öğretmenimsin. çünkü herşey yeniden şekillendi seninle. seninle hava, sadece hava olmaktan
    çıktı. içime seni çektiğim, seninle nefes alabildiğim, kokunu duyabildiğim, seni yaşayabildiğim bi atmosfer oldu.

    seninle sevmek, laf olmaktan çıktı. sen oldu, ruhun oldu, kalbin oldu, bedenin oldu... sevmek, kuru bir laf değil.
    sevmek, gerekirse ölmek sevgilinin uğrunda. sevmek, mutlu olmak değil belki seninle ama seni sevmekten
    dolayı mutlu olmak. varlığında ve yokluğunda, sevginle teselli bulmak.

    seninle, hayat düz bir yaşam değil, engebeli ve zorlu ama sen olduğun için yaşanmış bir hayat.
    seninle uyanmak sabaha ve geceye seninle uyumak.
    seninle ağlamak acılara, zorluklar karşısında hayalinle birlikte mücadele etmek.
    seninle kalp, bir et parçası değil yaşamak; yaşadığımı hissetmek, acı çekmeyi bilmek, içimden gelince gülmek, anlamak bazı şeyleri ve unutmak bazı şeyleri...
    iyi olmak, seninle sadece bedenin sağlıklı olması değil. bedenimin, kalbimin ve ruhumun daha yüce olanı
    istemesi ve bunun için çaba sarfetmesi. daha güzel, daha temiz bir yaşam elde etmek yada bunun için çalışmak.

    elimde olsa da sen iyi olsan, bedenini, ruhunu ve kalbini yormamdan önceki gibi. ve ben ölsem,gitsem bu yalan
    dünyadan. kurtulsam beden kafesinden ve günahlarımın hesabını versem. bedelini ödesem herşeyin ve
    temizlensem sonra. seni izlesem her yerden, her zaman yanında olsam. seni korusam kötülüklerden ve seni
    beklesem bu dünyanın ötesinde...

    sen kimsin ey yabancı? bedenim, kalbim ve ruhum "sen" oldu.senin varlığının güzelliğinde buldu benliklerini, geçmişlerini ve geleceklerini. dünyada bir sen varsın ve bir tek sen olacaksın. mutluluğu, huzuru, iyiliği ve daha pek çok güzelliği kendinde bulacaksın. ve çevrendeki insanlara bulduracaksın. bir tek sen olacaksın bu
    kalpte, başka hiç bir kalp teselli etmeyecek, sarmayacak sıcaklığıyla senin sardığın gibi. atmayacak sevginin ve aşkın gücüyle, senin sevdanın ve aşkının gücüyle attığı gibi. bir tek sen olacaksın bu ruhta ve tende, eşleşmeyecek senin ateşli ruhun ve teninle eşleştiği gibi.

    ve artık aramayacağım beni teselli edecek başka birini, çünkü bu yanlış; seni başka insanlarda aramak. olmayacak avunmaların peşinden koşmak yanlış. sadece sen yabancı, seni istiyorum; teselli et beni diye. sar beni kollarına
    ve hiç bırakma diye. al beni kendine ve hiç ayrılma diye. iste canımı ve vereyim sana, sen iyi ol diye... beni bırakma diye...

    isigim sana asigim
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük