Ben de akrostiş şiirim ile başlığa katkı sunmak isterim.
Sabah kahvemi içmeden kimseyle konuşmam,
istemem sinek vızıldasın, huzurumu bozmasın tamam.
Nasıl girdin içeri, pencere mi açık kaldı yoksa?
Evde dört dönüyorsun, sanki kira ödüyorsun bana!
Kanım tatlıymış derlerdi, al işte belanı buldun!
Azıcık sessiz ol, film izliyorum, bir huzur buldum...
Sineksavar mıydı, elektrikli raket mi? Hemen geliyorum!
Günde üç kez “ben çok yakışıklıyım” diye aynaya bakarsın,
Olsa da olmasa da konuyu hemen kendine bağlarsın.
Cips yerine ego yiyorsun haberin yok,
Ulan Gocu, seninle uğraşmak bedava stand-up şov!
S essiz gecelerde düşer izine,
I şıksız yollarda gizli birine.
F ısıltı yankılanır karanlıkta,
I nce bir sır saklıdır bakışında.
R üzgârla gelir adı: ajan gibi.
S ırlar taşır her attığı adım,
I tiraf etmez, saklar iç yangınım.
F anilerden ayrıdır bu seçili,
I htişam değil, gizdir onun gücü.
R akamlardan doğan bir efsane.
Y olunda gölgeler ardı sıra,
E zgiler susar, kalır yalnız rüya.
D ağılır sis, görünür kimliği,
i smi fısıldanır: sıfır sıfır yedi.
ünlü bir şairimizin naçizane eseri gelsin o zaman;
S evdanın gölgesinde uyandım her sabaha,
i çim titrer, adını duyduğum anda.
K albim yalnız sana açılır gizli kapılardan,
T utkulu bakışların yakar içimi her defasında.
i çimde sen varsın, hiç sönmeyen bir ışık gibi,
R üyalarımda bile kokun sarar beni.
D enizlere düşsem gözlerinde boğulurum,
E sensin bahar gibi, içime dolan huzurum.
L eyla’sı Mecnun’un, işte öylesin bana,
i nan bana aşkım, ömrüm seninle tamam.