Seni hak etmeyen insanlardan olabildiğince uzak dur, çünkü onların yanında olacak kadar kıymetsiz değilsin. Bırak kendi boklarında boğulsunlar, kıymetini bilen elbet bir gün çıkacak.
Senin hayatında kendin, tüm sevdiklerin, eşin dostun arkadaşın, yani değer verdiğin ne varsa etrafında, diyelim ki hepsi 500, ama egon 1500 ise, pişmiş tavuğun başına gelmedik işlerin başına gelmesine hazır ol. Zira çok törpülenecek daha çok yontulacaksın..!
şu anda yaşayan herkes ama herkes yüz sene içinde ölecekse, neden hepimiz grand grave'in dokuzuncu katından atlamıyoruz?
dünya, durup dinlenmeden kazarak birbirimizi gömdüğümüz bir mezarlıksa…
süremiz belirsiz, zamanımız kısıtlıysa, gerçekten vaktimiz var mıdır? bence yoktur, kendi adıma konuşayım: benim yok.
ermişler de, reklamcılar da aynı şeyi söylüyor. “an'ı yaşa”. an'ı yaşamak mı istiyorsunuz? buyurun grand grave'in dokuzuncu kat penceresine.
işinize gelmedi mi?
halbuki her birimiz dokuzuncu kattan düşüyoruz. kimimiz üç saniyede, kimimiz yüz senede.
bu kadar basit.
Sevdiğini alamadığında yada tamamen kaybettiğinde Allahın yaratıcılığının zenginliğini aklına getir ve azıcık bekle. Çünkü hem seveceğin hem de sana uygun olanlardan o kadar çok yarattı ki.
" tüm dünya vazgeç dediğinde, umut fısıldar; bir kez daha dene". ayrıca esasen, umut süründürmez. süründürür gibi gözükür, ama aslı öyle değildir. tüm umutları bitirdiğiniz de bile, sırf umutları kullanabildiğiniz için hayat size bir şans dahi verebilir. bunları sırf ilaç olsun diye de söylememek gerekir ayrıca. gerçekten, inanarak söylenen, yapılan, düşünülen, her şey değerlidir benim nazarımda.