Çok üzüldüm az önce. işten yeni geldim, bir şişe buz gibi suyu kafaya dikip bitirdim. Ardından da bol sütlü güzel bir kahve hazırladım kendime. Tam içecektim ki -daha bir yudum bile almamıştım- sineğin biri kamikaze gibi atladı bardağın içine ve intihar etti. Uzunca bir,
+Pufffff
Çektikten sonra, küfrede küfrede tekrar mutfağa yeni kahve hazırlamaya gittim. Kahveyi lavaboya döktüm ve sinek o kara delikten hareketsiz bir şekilde girdi ve kayboldu gözden. Bardak elimde kalakaldım!
işe giderken camı, pencereyi açık bırakmıştım. Hayvan sıcaktan bunalıp evin gölgesine, serinliğine kaçmış bu pencerelerden birinden girerek. Muhtemelen mutfaktaki bulaşıkların arasında dolaşmış, karnını doyurmuş ardından tuvalete giriş yolunu aramış ama bulamayıp, yatak odama girip yastığın üzerindekilerle tatlı ziyafeti çekmiştir. O da bittikten sonra nikotin kokan perdelerime konmuş, kafasını iyi ettikten sonra da klavyemin üzerine pislemiştir.
işten gelip odama girdiğimde, vantilatörün üzerinde duruyordu, muhtemelen vaktin de bolluğundan saydırıyordu ona. "Senin yüzünden köşe bucak deli divane uçuyoruz, çalışma artık, dur!" diyordu. Ciddiye almadım, pencereler halen açıktı, vantilatörü açtığımda siktirip gidecekti. Gitmedi, kahveme atlayıp intihar etti. Bense hiç önemsemeden lavaboya döktüm onu. abd'nin usama bin ladin'e yaptığından bile kötüydü bu. Onlar da denize döktüler ama dini tören falan düzenlediler.
Bir sineğin hayatı böylece tüm gizleriyle beraber kaybolup gitti, ardında ben kaldım, üzüntümle. Keşke pencereden uçup gitseydin.
ömrü en kısa olan canlılardan biridir. çok maceralı bir hayatları da yoktur. uçmaya başladıktan sonra bir yerlere larva bırakmak sonrada ebedi uyku haline geçmek tüm hayatlarını kapsar.