kişinin altına sıçmasıdır. ishaldir tutamamıştır artık dünya umurunda olmaz dünyada tek başına yaşadığını hayal etmekten başka çaresi yoktur zira böyle davranmazsa kıpırdayamaz eve gidemez. birisi başına böylebir hadisenin geldiğini anlatmıştı.
bir yaz sabahı 3 arkadaş havuza gidiyoruz, ben 2 saatlik uykuyla duruyorum ve midem berbat. bir por çöz anca temizler midemi. hemen arkadaştan poşet istedim, onda yokmuş oda diğer arkadaşa söylemeye çalışıyor ama balık istifiyiz arada milyar tane adam var nafile ahraza anlatamadı derdini.
vereceğiniz poşeti s...yim arkadaş.
bana poşet gelene kadar önümdeki başı açık teyzeyi tesettürlü bir hale getirdim. o teyzeden ve eryamandan kızılaya kadar o kokuyla giden herkesten özür diliyorum (biz olaydan hemen sonra indik).
tam denkleşmiş on kuruşları muavine uzatırken paralardan birinin yuvarlanıp yerdeki delikli yapının deliğine oturması akabinde otobüs ortasında domalmak zorunda kalmak.
orta dörtlü koltuklarda, kafayı cama yaslamış bir halde uykunun derin sularında kulaç atmaktayken, otobüsün ani bir freniyle, karşınızdaki adamın kucağına secde etmek, adamın şeyine resmen kafa atmak.
yaşayabileceğim en büyük rezillik değil belki ama yaşadığım en büyük rezillikti sözlük...
lise sondayım... günlerim evden okula, okuldan dersaneye, dersaneden eve mekik dokumakla geçiyor... bütün otobüs hatlarını, o hatların şoförlerini, bütün yolları hatta bütün yolcuları ezberledik artık. yine günlerden bir gün canım dostumla dersaneden dönüyoruz. yorgunluk hat safhada, oturcak yer bulmak ne mümkün! neyse şükür ki tutunacak yer bulduk, otobüsün koltukları koridor boyunca karşılıklı, yani nasıl anlatsam iki tane üçlü koltuğu karşılıklı koyduğunuzu düşünün, öyle işte. sağ elimde dosyam olduğu için sol elimle tavana sabit demirden tutunuyorum. can dostumda sol tarafımda. neyse otobüste bizi kesenler var, ee güzeliz tabi o zamanlar, hiçbir şey yoksa gençlik var azizim. otobüste kikirdeyenlere şiddetle karşıyız ve edebimizle yolculuk ediyoruz, bu da dikkat çekiyor sanırım. her neyse biz can dostumla güzel güzel sessiz sessiz sohbet ederken otobüs ışıklarda durdu, tam o esnada amcanın biri saati sordu bana. ''hemen söylüyorum amcacım'' deyip tek dayanağım olan demiri bıraktım ve saatime baktım. aman allahım! tam o anda otobüs hareket etti ve ben kıl payı demiri yakaladım ancak artık çok geçti. 180 derece dönüp tutunduğum demirin yanında oturan adamın kucağına kapaklandım! artık koltukta adam değil ben oturuyordum. adam olayın şokuyla hareketsiz dururken ben yardım et ulağğğğnn edasıyla can dostuma bakıyordum. uzatılan eli kavrayıp adamın kucağından kalktım, morla kırmızının karışımından tuhaf bir renk alan yüzümü adamdan saklarcasına '' çok özür dilerim, afedersiniz'' dedim. adamın babacan ifadesiyle '' olur böyle şeyler kızım'' demesi yüreğime su serpmiş olsada arkadan omzuma dokunan el ve ardından duyduğum ses beni komaya soktu.
bizi kesen elemanlardan biri ;
- buyrun oturun şöyle, ayakta duramayacak kadar yorgunsunuz bugün anlaşılan! dedi***
- teşekkürler, bir sonraki durakta ineceğiz zaten! dedim
can dostum güzel insan yaşanılan olaya gülmemek için bir hayli direnirken ; ''yavrum daha 40 dakika yolumuz var ne inmesi'' diye fısıldadı kulağıma.
'' amk bas şu düğmeye, benim pasom dolu sana basarım, acilen iniyoruz koduğumun ötobüsünden .'' dedim ve ilk durakta indik. sonrasında 40 dakika otobüs bekledik ve 15 dakika aralıksız gülen can dostumun kahkahalarına eşlik ettim.
bir erkek veya kadının cinsiyeti fark etmez otobüste ayakta kalmak zorunda kalmıstır. havada aşırı sıcaktır ve kısa bir shortla otobüse binmek gibi büyük bir hata yapmıstır.. işte bu shortun herhangi bir sebeple popo kısmından aşaya düşmesi kadar büyük bir rezillik yoktur heralde..
otobüsün üst katın boş olduğunu zannedip , ohh bee boş amk diye bağırmak. bunu üzerine önde oturanlardan birinin kafasını çıkarıp dik dik bakması , akabinde hemen bir yere iki büklüm oturulması.*
iett belediye otobüsünde giderken otobüsün ani bir hareketle yön değiştirmesi sonucu ayakta duran hatunun kucağa düşmesi, gayri ihtiyari çıkarılan 'ımghh, ohhh, ıhhh' arası bi ses, kızın yerin dibine geçmesi. tüm gözlerin sanki kızı hamile bırakmışım gibi bana dönmesi, bununla kalmayıp o stresle kızı kalçalarından tutup kaldırmaya çalışmam.****
- ani fren sonrası başka bir yolcunun kucağına cuk diye düşmek.
- yolculuk esnasında uyurken ağızdan salyaların akması üste başa bulaşması ve bunu otobüste etrafta bulunan insanların izlediğini görmek.
- güzel bir kızın pardon şu camı açabilirmisiniz ricası üzerine camı aömaya çalışmak ama becerememek. ****
otobuse valizleri yerleştirmişiniz, koltuğu hafifçe yatırıpi mp3ten müzik dinlemeye başlandığı anda otobusten indirilmek. gerisin geriye eve dönmek. .mcık ağızlı, mıymıntı bilet satıcısının akşam dokuz yerine sabah dokuz bileti verdiğinin anlaşılması. ah be kamil koç.