ani fren sonrası oluşabilecek her türlü sıkıntıdır.
yaklaşık 4-5 ay önceydi sanırım, otobüs yavaş yavaş ilerlerken ani bir fren koydu, resmen yere mıhlandı araç. yanımdaki çocuk kucağında laptopla karşısındaki boş koltuğa uçtu, dizleri yerde, belden üstü koltukta. ben cam kenarına ani bir refleksle tutunmam sayesinde karşımdaki kadına 1 karış kala kafa atmaktan kurtuldum, ikimizin de gözleri pörtledi korkudan. direk koridoru gören koltuktaki abi ise bizim kadar şanslı değildi, poşetleriyle birlikte "fiyyuvvv" efektiyle yaklaşık 5 metre kadar uçtu*. yola atlayan zibidi yüzünden kimse şoförü suçlamadı çok şükür.
orta kapıdan inmeye hazırlanan, hastalıktan dolayı sesi kısılmış kişinin, kapının açılmaması nedeniyle şoföre, kıçını yırtmasına rağmen sesini duyuramaması.
ilçelerarası minibüslerde;
18 kişilik minibüse 30 kişi sığdırılması,
30 kişiden 1'inin osurması veya yıllarca banyo yapmamış olması,
30 kişinin büyük bir kısmının köyden alışveriş için gelmesi ve aldıkları şeylerin lanet kokması,
....
..
.
kadıköy-pendik otobüsü, nam-ı diğer 17 ile seyahat etmekteyken arkanızda bir insanın size mütemadiyen dayaması, "yok lan otobüs çok sıkışık ondan oluyor" diye düşünmeniz ama dakikalar geçtikçe resmen fortlandığınızı anlamanız. bir iki dakika daha sabredip en son bir hışım "of yeter ama yaa" diye bağırarak dönmeniz ve arkanızda cüce bir kadın olduğunu görmeniz. **
otobüsde uyumak. iş çıkışı saatinde istanbul trafiğinde helede kışın klimalı bir otobüsdeyseniz..
en arka köşede yerinizi kapmışsınız herşey güzel ama o sogukdan sıcak otobüse binince mayışıp uyudugunuzda kafa bir o yana bir bu yana sallanırken ağzınızdan salyalar akmasını uyandıgınızda liseli kızların seyrettiğini farkettiğinizde..
Az once basima gelen olay; uzun yol otobuslerde koltugun ust kismina kisisel esyalarin koyuldugu yere essek olusu kadar agir olan ufak valizi yerlestirmeye calisirken ilk kafaya akabinde yere dusmesi. Hirs yapar ve tekrar tepmeye calisirsaniz birakin olmuyor, bi arka koltuktaki sinirli ama tatli amcayi dinleyip ayak altina koyun.
lisede başıma gelmiştir. o ibne sosisliden oldu muhtemelen. mecidiyeköyden tuttum sanki koko çekmişe dönmüştüm. ne yazık ki tutamadım berbat bir gündü. battı her yer.
bakışma aşkının doruklarındayken, bir gerizekalı sürekli inme düğmesine basıyorsa ve sonunda şöförün öfkeli ikazı sonucu o kişinin sen olduğun ortaya çıktığı andaki durum.
altına sıçmaktır efendim.
şöyle ki birkaç ay önce kuzenimin düğünü hasebi ile bursa'dan samsun'a gidiyor bizim ev halkı.
tabii benim okul var memlekete zor gidiyorum, düğüne nasıl gideyim. allah korudu resmen beni.
bursa'ya dönüşte de ilkokul çağındaki kardeşim ishal olduğunu otobüs ahalisine kanıtlıyor.
annem anlatıyor; "bir koku geldi. guccük letis ıslak mendil istedi benden. bişeyler yaptı ama karanlık, ne yaptığını anlamadım. biraz daha ver anne dedi. yine verdim. sonra bir baktım ki beline kadar bok afedersiniz."
tüm bunlar molaya 30 dk kala oluyor. 30 dk millet o kokuyu çekiyor. eğer annemlerle olsam biraderi kendi ellerimle arabadan atardım. velhasıl bir benzinlikte mola veriliyor. kardeşim biraz da iri yapılıdır yaşına nazaran. annem kadınlar tuvaletine temizlemeye sokunca çocuğu bu sefer kadınlar laf ediyor. haydaaa bir de onlara laf anlatmakla uğraşıyor kadıncağız.