albert schweitzer
fransız orgcu, müzik bilimci, protestan tanrı bilimci ve hekim.
kayserberg de 1875 de protestan bir rahibin oğlu olarak dünyaya gelmiştir. 9 yaşından itibaren köy kilisesinde orgculuk yapmış, müzik öğrenimini mühlhausen de ve pariste sürdürüp, 18 yaşında strasbourg üniversitesine girerek, 1899 da felsefe doktorasını, 1902 de tanrı bilim doktorasını tamamlamıştır. strasbourg da saint thomas din okulu yöneticiliğine atandı. 1906 da görevinden ayrılarak tıp öğrenimine başladı. aynı dönemde j.s. bach derneğinde orgculuk yaptı.
1913 de tıp öğrenimini tamamlayınca 1886 yılında fransız sömürgesi olan gabon a misyoner hekim olarak gitti.
kurduğu lambréné hastanesinde misyonerlik ve hekimlik faaliyetlerini sürdürdü. 1952 de nobel barış ödülüne layık görüldü.1965 yılında gabonda hastanesinde hizmetine devam ederken hayatını kaybetmiştir.
1886 yılında fransız sömürgesi olan gabon un bağımsızlığını kazandığı 1960 yılına kadar dini yapısı tamamen değişmiştir.
ülkenin resmi dini olmamasına rağmen, resmi dili fransızcadır. nüfusun yüzde otuzbeşi hristiyandır.
afrikada yerel kabile inancı olan animistlerin oranı yüzde birden azdır. müslümanların oranı ise yüzde elliye yaklaşmıştır.
sömürge olduğu döneme ait veriler nüfusun yüzde yetmiş beşe yakınının hristiyanlaştırıldığı yönlüdür. bağımsızlık sonrasında diğer afrika ülkelerinin tersine iç barışını ve istikrarını muhafaza etmiş ve elli yıla yakın bağımsız geçmişine sadece 2 başkan sığdırma başarısına sahip olmuştur. son başkanlarının müslüman olması, ülkede müslümanlığın yayılmasını da desteklemektedir.
tüm bu veriler ışığında batının medeniyet, sağlık ve kalkınma götürdüğünü iddia ettiği sömürgelerinde asıl faaliyetinin ne olduğunu, hatta bu faaliyette üstün başarı gösterenlere hangi mertebeleri layık gördüğü aşikardır.
bu portrye şöyle de bir anlam eklemek gerekir;
franssa nın cezayir ve diğer afrika sömürgelerindeki kanlı tarihi hesaba katıldığında, albert schwitzer gibi bir barış yanlısı misyonerin, başarılı faaliyetlerinin gabon halkını en azından fransanın kanlı elinden koruduğu söylenebilir.
işte tam da bu yüzden, batıyı daha fazla kan akıtmaktan kurtardığı için, nobel barış ödülü ile ödüllndirildiği düşünülmektedir. bize ve kanlı emellerimize rağmen barışı koruduğun ve dinimizi kansız bir şekilde yaydığın için sana şükran borçluyuz denmeye çalışılmıştır.
albert schweitzer in hayatına baktığımızda ise tutucu bir babanın baskısı altında yeşeren bir müzisyenin tutkusunu görmekteyiz.
eserlerinden bir tanesi isanın yaşamı üstüne araştırmaların tarihi(1906) iken, bir diğeri j.s. bach(1905)dir.
müziğe dair eserini takiben, babasına olan borcunu ödeyen bir misyonerin eserini görüyoruz.
