öğretmen masasına biber gazını bir güzel sıkmak ve ders boyunca öğretmenin değil de ilk 3 sıradaki öğrencilerin hapşırması, kızarması, öksürmesi, gözlerinin sulanması. üstüne öğretmenin 'grip salgını var herhalde' deyip öğrencilerine üzülmesi.
bir arkadaşınız ve tanımadığınız bir başka öğrenci arasında tokalaşma esnasında uyuşturucu madde değiş tokuşuna şahit olmak. "ne yapayım ben şimdi" modunda takılıp kalmak.
liseye başladığım ilk gün okula geç kalmam * , bütün öğrencilerin sınıfa girmiş olmaları ve okul kapısından içeri girmek isterken karşılaşılan sonradan müdür olduğunu öğrendiğim kişi ile gelişen diyalog:
+ooo beyfendi okulun ilk günü geç kalmışsınız.
-ee şey hocam aslınd...
+sus terbiyesiz herif. geçen sene de böyleydin sen!
-hocam ben yeni başladım.
+ulan bi de utanmadan yalan söylüyorsun adi herif! git gelme bugün lan. almıyorum seni okula.
-(dumur) **
9.sınıfta yaptığım en akıllıca girişimdi belki :
matematik öğretmenimiz erkek espirili sevimli zeki bir öğretmendir ama gaygoyu çoktur günlerden birgün yine başlar :
m.ö :hepimiz ineğiz zaten çocuklar hepiniz bu liseye geldiğinize göre ineksiniz ineğim ineğiz
nzl: hocam ama sizden olsa olsa öküz olur.
evet yamuliyim ki bunu söylemiştim hoca da güldü allahtan
m.ö : hee cinsiyetten şeyettin dimi
eee zeki olduğunu söylemiştim.
bir arkadaşınız ve tanımadığınız bir başka öğrenci arasında tokalaşma esnasında uyuşturucu madde değiş tokuşuna şahit olmak. "ne yapayım ben şimdi" modunda takılıp kalmak.
o zamanların meşhur filmi organize işlerdeki burada müslüm denen bir hıyar varmış repliğini, tenefüste sınıfa dalan arkadaşımızın edebiyat öğretmenine ithafen burada altan denen bir hıyar varmış diye haykırması kapının kenarında bulunan altan hocanın tansiyonunu tavan yapmasına sebep olmuştur.
REDDEDiLEN ÇOCUĞUN üstüne(reddedilmesi yetmemiş gibi) reddeden kızdan kocaman bir şamar ama en osmanlısından olanını afiyetle yiyip epelekçe kalması.tüm okulda yankılanan tokat sesinin ardından yaşanan sessizliğin içindeki o çocuğun zavallı şaşkın hali . ay hala gözümün önünden gitmiyor şahit olduğum bu olay .
matematik öğretmenini sözlü tacizinden dolayı şikayet etmek için okul müdürünün odasına gidildiğinde "şimdi dizi izliyorum sonra bakarız" diye geri gönderilmek.
koridorda gerginliğin kavgaya dönüştüğünü gören koridor nöbetçisi coğrafya hocasının kavgayı en sonunda yangın tüpünü sıkarak ayırması. hala ailesinde bir polis olduğunu düşünürüz bu coğrafyacının.
yan sınıfa geometri sözlüsünün yapılacığını 'müjdelemek' amacıyla langır lungur girerken, "olm yarraa yediniz" diye bağrıldığı sırada içerde okul müdürünün olduğunu farketmek.
ders boştur ve sınıfta öğrenciler kopmaktadır. Dengesizin biri masanın üstüne çıkar ve göbek atmaya başlar. Diğer öğrenciler masanın etrafında halka oluşturmuş tempo tutmaktadır. Tam o sırada içeri müdür girer. Sınıfa aniden bir sessizlik çöker. Müdür ağır adımlarla göbek atan elemana yaklaşır, çocuğu masaya yatırır ve masayı bir güzel siler sonra hiçbirşey demeden sınıfı terkeder.
kantinciye sahte 100 dolar* kakalayıp, karşılığında 135 lira almak. ve bu olayın çakılmaması.*
okulun en sevilen; fakat şakirt müdürle arası pek de iyi olmayan liberter ingilizce hocasının doğum gününü 2. sınıf birleşmiş bir arada kutlarken, müdürün gelip "n'apıyorsunuz siz ya? böyle rezillik mi olur? öğretmen dediğin dersini işler!*. Siz de* sınıfınıza hadi!" diyerek doğum gününü zehir etmesi, ingilizce hocasının da "Hayır çocuklar, burada kalın!" diyerek karşı çıkması ve müdürün, ingilizce hocasının eline vurarak "Sen çizmeyi aştın adam!" diye sinirden kudurması. Ve akabinde bütün okulun müdürden nefret etmesi.
bahçede voleybol oynadığın sırada kız arkadaşın da camdan izlerken arkaya kaçan topa artistçe hafif vole-rövaşata karışık bir vuruş yaparak kız arkadaşı etkeleyim derken okulun artist beden öğretmenine tekme atıp sonrada tekmelerle seni kovalayan hocadan kaçmaktır.
zor geçen bir almanca sınavından sonra, sınıftaki fırlama tip "hocam yüz bekliyom ben." demesinin ardından hocanın herkesin içinde kol hareketiyle " .... beklersin!" deyip sınıfı terketmesi.
Yine aynı almanca hocasının serçe parmağını öne çıkararak "das finger ist klein." ardından orta parmağını kaldırarak "das finger ist gross." demesi.
arkadaş ortamında küfür ederken arkadan hocanın belirmesi, o kalabalığın gülüşü ve ilgili hocanın* sanki hayatında hiç küfür yememiş çocuk edasıyla size bakmasıdır.
Öğrencimizin tuvalete gitmesi gerekmektedir; ancak selpağı yoktur. Selpaksız tuvalete gitmenin de hiçbir hijyenik yanı yoktur. Arkadaşlara yapılan selpak duyurusundan sonra yardımsever bir arkadaşın elini uzatması ile * tuvalete giden öğrenci, yana yakına çıkar tuvaletten. Sebep mi? heh, şey, selpak mentollüdür de birazcık. Tamam lan birazcık değil; bildiğin mentol işte, sen düşün.
ortaokulun sonuydu ama olsun, yinede anlatayım.
8. sınıftan yani okuldan mezun olacağımız zaman arkadaşla hatıra olması için adeta yarılmış, kazınmış, boku çıkarılmış ama üzerinde sevdiğimiz şeylerin adı yazdığı için sevdiğimiz sıramızın üst tahtasını söktük. vidaları çıkarıp çantaya attık. nasıl kacırıcaz sırayı okuldan diye düşünüyoruz. okulda kimse yok zaten. bi kaç sınıfta ders işleniyo, bi de hocalar...
arkadaş kucağına alıyor tahtayı, tam çıkaracaz karşı sınıfta ders işlendiğini görüyoruz. arkadaş sırayla duvarlara çarpa çarpa sınıfa geri kaçırıyor.
tekrar teşebbüs ediyoruz. sınıfımız okulun en üst katında olduğu için bissürü merdiven inmek zorundayız. 2. kata zar zor indik. o kattada kızlar tuvaleti var. bi hışımla girdik. tabi yine her tarafa çarpa çarpa... karşıda yine ders işleniyor. bi öğretmen çıktı koridoru kolaçan etti. bizde tuvalette gülmekten yarılıyoruz.
hoca içeri girdikten sonra yine kucakladı arkadaş tahtayı, son katı inecez... tam 1. kata inecekken okulun en korkulan müdür yardımcısı kapıda göründü. ''hassktr, yukarı çık'' diye bağırdım arkadaşa.
arkadaş zaten 40 kilo ve uzun. koca şeyi taşıdığı yetmiyomuş gibi koşturarak yukarı çıkarmaya çalışıyo. yine çarpa çarpa çıktı yukarı. bende arkasından koşturdum tabi. kıçımızdan terler akıyo, nasıl indircez sırayı diye düşünüyoruz. dedim ben aşağı bi kolaçan edeyim. bi baktım hoca gitmiş ama öğretmenler odasının kapısı açık. ''napıcaz?'' dedim. ''kapat kapıları'' dedi. ''nasıl yapıyım manyak?'' dedim. ''tamam ben kapatırım'' dedi. bayaa indi aşağı sırayı tuvalette bırakarak hiç bişey yokmuş gibi öğretmenler odasını kapısını kapattı. tam kapatırken hocalar ''niye kapatıyosun kızım?'' diye bağırıyodu. okulun son günleri işte, haziran... hava sıcak. ama öğretmenler kalkıp açmaya tenezzül etmedi.
sonra tekrar aldık sırayı indirmeye çalıştık. okul bahçesine geldik. her yerde kamera var. ama arkadaş koltuğunun altına aldı, rahat rahat çıkardı. kapıdan çıkınca koşturmaya başladık sırayla birlikte. bahçede oynayan bi kaç çocukta ''oha sırayı kaçırıyolar lan!'' filan diyodu.
tahtayı arkadaşın babasının üni. deki odasına bıraktık. derin nefes aldık öncelikle çaldık diye.
olayı anneme anlattım. bişey demedi. manyaksınız siz dedi. sonradan abim gelince anlattım. ''lan manyak mısınız siz? okulun mallarına zarar vermek disiplin suçu, çalınca kim bilir napıcaklar?! onlar okulun demirbaşının, sıçtınız siz.'' dedi. ben panik oldum ama arkadaşımın umru değil. dünya yıkılsa siklemeyecek. ''saçmalama kızım okul bitti nolucak?'' dedi. ben 1-2 gün stres içinde yaşadıktan sonra daha bitmeyen müzik kursum için okula gittim.
bir iki tane sınıf arkadaşımda gelmiş okula. tabi hemen sıraya bişey dediler mi diye sordum. arkadaşlar ''yok be ne bok dicekler, farketmediler bile.'' dedi.
sonuç; ben yine arkadaşım karşısında göt durumuna düştüm. yine haksız çıktım. ama suç benim değildi. disiplinden yoksun okulundu... sıra çalmak diyorum lan? hangi okul sıçmaz azınıza? bizim okul öyleydi işte...
