efendim lisede koridor muhabettleri vardı o zamanlar * tenefüs anlarında herkes kapıların önünde dikilir muhabbet ederdi, sınıf kapıları da demirden, elemanlar kırmasın deyu sağlam yapmışlar neyse...
yine bir gün biz dikiliyoruz kapının önünde, bazı malaklar da koşup koşup kayıyorlar koridorda*, o sırada elemanın bir tanesi kaptırmış geliyor füleli adımlarla, sonra kendini saldı kaymaya başladı ama nasıl bir hız ve estetiktir anlatamam, yüksek hızdan gözler kısılmış, kravat arkaya doğru uçuyor ceket aynı şekilde*. o sırada aniden karşı sınıfın kapalı olan kapısı dışarıya doğru açılmazmı ve bizim artistik patinajcı genç açılan kapıyı görmesine rağmen kendini durduramayıp o demir kapıya sinek gibi yapışmazmı, aman allahım o nasıl bir andır o nasıl bir düşüştür...
eller, kollar, kafa her şey birbirine girdi eleman yere düştüğü gibi kaldı orda, öldü sandık bir an çok fenaydı yaa, günlerce güldük hala gülüyorum o an aklıma geldikçe.
olayın faillerinden 2 arkadaş sınıfta en ön ve en arka sıralarda oturmaktadır.öndeki eleman bir parça kağıdı elinde burkup, arka sıradaki elemana doğru fırlatır, 1.90 boy 120 kilo ağırlığındaki hedefi kolayca vurur.şimdi bizleri dumura uğratan olay, kağıt parçasının bizim shrek in gözüne isabet etmesi ve dev cüsseli elemanın yavaşça yere yığılmasıdır.
yerde yatan iri bedenin önce bize şaka yaptığınız sandığımdan, elime bir tebeşir alıp olay yeri polisi gibi, cesedin etrafını beyaz çizgiyle dolaştığımda başıma geleceklerden habersizdim.dakikalar geçiyor eleman uyanmıyordu. işin ciddiyetini anladığımızda elemanı kolonya ve tokat gibi iki etkili uyarıcıyla uyandırdık. o dev cüssenin aslında, adını telaffuz edemediğim bir hastalığı barındırdığını bilemezdim.
içeri giren müdürün, ' neler oluyor burada kuzum söyler misiniz allah aşkına? ' demesi, olayı anlatmamız, yere çizilen şeklin ne olduğunu ve kim tarafından yapıldığını öğrenmesi, okkalı bir tokat yemem hiç unutamayacağım bir anımdır.
suphesız kı ders anında hocanın, aranızda gulustugunuz arkadasınla beraber sana donup "Oglum ne guluyosunuz, bıze soyleyın de beraber gulelım." demesıdır.
ders esnasinda ortadaki siralarin yanlara cekilip ortada bos alan birakilmasi ve futbol maci yapilmasi. 80 kisilik siniflarda gayet mümkün olan ve bizzat sahit oldugum dumur.
*okuldan kaçarken değil de okula duvardan girerken müdür tarafından yakalanıp, disipline verilmemiz.
*2. saat fizik dersinde hareket konusunu 3. saat felsefe dersinde hareket yoktur konusunu işlememiz akabinde fizik dersinde felsefe yapar ders işleyemez duruma gelmemiz zira harekete inanmak işimize gelmiyordu.(sonu felsefeciyle fizikçinin kavga etmesine varmıştır. )
*son sene geometri hocasıyla batak oynarken, müdür yardımcısının sınıfa girmesi... (m. yardımcısı kafa adamdı sorun çıkmadı. )
okulun son haftası kapıda nöbet tutmak. devamsızlığımın 70 günü aşması üzerine müdürün beni geçirmek için sunduğu şart. mecburiyetten kabul ettim ve ve bir hafta okul elbisesiyle kapıda nöbet tuttum ibne bekçinin ayak işlerini yaptım, millete alay konusu oldum. neyse bunun sonu iyiye gitmiyor ağlayacam herhalde **
tenefüste arkadaşlarıyla maç yapan talihsiz öğrencinin yere düşmesi yetmezmiş gibi ayağa kalktığında pantolonunun indirilmesi. Haber okulda ışık hızıyla yayılır. Tüm okul pencerelere yapışıp olayı izler.
liseden mezun olunduktan sonra toplanıp okula gidilmesi hocalarla konuşulması akabinde eski sınıfa girilip hüzünlenilmesi bi arkadaşın hatırlıyo musunuz lan kapı kolu hep kırılırdı aq demesi, diğer bi hayvanın harbi amk deyip kapı kolunu tutması ve özellikle yapmamasına rağmen kolun yine kırılması, koşarak okuldan uzaklaşmak.
okulun ilk günü biyoloji hocasına evrim hakkında:
- hocam evrim mevrim ayağı günah değil mi? ben maymun ataları kabul etmiyorum.
ve arkasından gelen tokat.
okula yatmaya gelen sınıf arkadaşımızın uyanık olduğu nadir anlardan birinde, çatır çatır ayak tırnaklarını kesmesi. bunu fark eden hocanında "oğlum boşa uğraşma git bi nalbanta hallettir. " demesi.
yazarların yaşamış olabileceği olaylardır.
sınıf maçları başlamıştır. sınıfımız, 2. maçında elenmiştir. artık tribündeki yerimizi almışızdır takım olarak. yanımızda bizim gibi elenmiş takımlar. ortam süperdir, herkesin arası iyidir ve kimse birbiriyle kavgalı değildir. organizasyonlar düzenlenir yarı final maçında. hangi takım gol atarsa atsın sahaya atlayıp koşulacaktır. (saha dediğim bildiğin, asfalt ve kalelerin olduğu okul bahçesi işte.) gol atılır, yaklaşık 25-30 kişi sahaya atılır. hakem ( beden öğretmeni ) tribün ( kaldırım )deki kızlar, diğerleri... hepsi gülmekten adeta yerlere yatar. çok eğlenceli olmuştur. üzerine koştuğumuz oyuncu ne yapacağını şaşırıp kaçmaya başlamıştır. durumu farkedince o da fena biçimde gülmüştür... neyse maç devam eder. işte olay burada başlar. channingtatum okulda sevilen birisidir. ama arkasından işler çevrilir. gol anında yine sahaya inilecektir, aynısı yapılacaktır güya. gol olur...
ve channingtatum tek başına sahaya kolları açarak, bağırarak, koşarak hücum eder. arkasına bakma fikri 10 saniye sonra aklına gelir. işte o an (varsa) olan bütün karizması yerlerde, yere baka baka, ona gülenleri seyretmemeye çalışarak, kıpkırmızı bi halde arkadaşlarının yanına gelir. 2-3 gün dalga konusu olur...
'Sınıfa getirilen ketılın ders boş sanılarak açılması ve hemen üzerine öğretmenin gelmesi sebebiyle kapatılamaması. Ketılda kaynayan suyun fokurdamasını bastırmak için tüm sınıfın gürültü yapmaya çalıştırılması.' ya da 'doğruluk mu cesaret mi oyununda kızların öpüştürülmesi.' gibi olaylardır.
hemen hemen ölçüleri bir öküzünkiyle aynı olan bir kızın, kapıdan girdikten sonra, masum öğretmen masasını gözüne kestirmesi, akabininde ise üç adım atlama misali masanın üzerine sıçraması, meşeden yapılma o güne kadar tek çizik almamış koca öğretmen masasının ortadan ikiye ayrılması.
ardından yaşananlar daha dumur aslında. müdür geldi sınıf başkanını aldı, kim yaptı diye sordu çıt yok. zavallı sınıf başkanı kızın gözünün içine bakıyor arkadaşını satmıyor ama müdür okuldan atacağını söylüyor. çoçuk bilmiyorum dedi. sonra ııııiiiiyyykkkeeee diye bi ağlama sesi. sanırsın üzerine bastılar. hocaaaam ben yaptım. zırrr zırrr. vala bilerek olmadı falan derken müdürün bu mal durum dolayısıyla gülme krizine girmesi herkesi affetmesi.
-Kavgada 60 kişiye karşı 6 kişi olmak *
-3 tenefüs arka arkaya sigara ile yakalanmak *
-Hoca ile konuşurken burnundan baloncuk çıkartmak *
-Öğretmenine ''hocam öğretmenler odası da bozdu kendini iti var kopuğu var'' demek*
-Hoca sınıftan attığı sırada arkadan hala konuştuğunu duyup ''Arkamdan adam gibi konuş'' demek*
-Bir kız bir çocuğu seviyor diye bir çoçuğun kızın sevdiği çocuğu dövmesi *
-Geç kalan öğrencinin elindeki poşeti görüp ''içinde ne var oğlum'' demesi çocuğun ''işte ekmek arası bir şeyler'' deyip geçiştirmeye çalışması hocanın ısrarı sonucu ekmeğin içini açması ve içinde sigara paketi çıkması *
-istiklal marşı sırasında bayrağı tutan çocuğa herkesin tuttuğu kendine diye bağırmak *
-69 verdi diye sınav kağıdını hocanın suratına atmak *
-Çok ses çıkan öğretmenin birden ''yeter artık hamileyim'' demesi *
-Ders sırasında gelen temizlikçinin ''hocam bir şey lazım mı'' diye sorması hocanın '' dersteyiz demesi çıkınca siktimin salağı diye söylemesi
-Okuldan kaçmaya çalışırken müdür yardımcısının görmesi ve yan tarafı askeriye olduğu için ''Vur oni asker'' *demesi
-Hocalarla karı kız muhabbetinden gına gelmesi
-Dönem ödevi olarak muse'un albümünü ingilizce tanıtıp hocanın bunu duvara asması.*
-Uçak ile bir bölüm okumamıza rağmen hiç bir şekilde 3 yıl boyunca uçak görmemek
-Hocam hastayım dediğimde hocanın ''siktir et doktoru bak ben sana bir şey söyliyecem'' diye uzayıp giden bir cümleye başlaması
-Okulun bahçesinde esrar sarıldığını görmek
-Milli güvenlik öğretmenin ''telefonunda porno olan var mı'' demesi bir malın çıkartıp götürmesi ve ''nasıl oynuyorum'' demesi ''Sen iyisinde arkandaki kim'' diyerek saatlerce gülmeme neden olması *
diye uzayan liste.Peh anlatsam roman olur.
edit:imla
Ergenlik çağındaki gençlerim zamanının çoğunu geçirdiği yer olan okullarında yaptıkları normalin dışındaki, beklenmedik aktivitelerdir.
Lise 3 ve 4. sınıfta bildiğiniz işletmeci olmam. Tuvaletten artık müessese diye bahsedilmesi, benim de müessese sahibi diye anılmam. 4 katlı lisede bizim bulunduğumuz kata kesinlikle tuvaletini gidermeye sigara içenler hariç insanları sokmamam ve bir keresinde taşın kenarına sıçtığını bildiğim çocuğun eline hortumu verip temizletmem. Rüzgarın esiş durumunu hesaba katıp lodosa poyraza göze koridor ve tuvalette ne şekilde cam açmam gerektiğini dahi öğrenmem. Son sene kabinleri de numaralandırıp duruma göre yoğunluğa göre insanları kabinlere yerleştirmem ve artık gelen lerden de bildiğin hizmet karşılığı sigara almam. O sigaraları sigarası olmayan arkadaşlarla paylaşarak bir nevi dağıtım mekanizmasını oluşturmam. Duruma göre erketeye genellikle benim ya da dönüşümlü olarak seçtiğim kişilerin pür dikkat yatması ve baskın zamanlarında mecbur müessese sahibi olarak benim ya da erketedeki arkadaşın öne çıkması muhattap olması. Erkete esnasında vukuatsız atlatmamız durumunda gelecek tenefüsteki sigarayı da müesseseden içmeleri. Rekor denemesi deyip gaza gelerek tuvalette ben dahil olmak üzere aynı anda 28 kişiye birden sigara içirtebilmem ve yakalanmamamız! Aslında hocaların da bu işe getirdiğim düzenden memnun ve mutlu olmaları, tek tük göstermelik denetimler hariç - bir de kıl hocalar - bizi kendi halimize bırakmaları. Kıl hocalardan iyice ağzımız yandığı için artık her pazartesi gidip nöbetçi öğretmen listesinin bir kopyasını öğretmenler odasından almam ve belli günlerde müesseseyi olduğu gibi hazırlık katına taşımam. Arkadaşların velileri dahil herkesin bu durumdan haberdar olmaları. 2 sene boyunca bu düzen sayesinde ufak tefek azarlamalar ve sert çıkışlar hariç hiç kimsenin sigara durumu yüzünden resmi bir ceza almaması.
O zamanlar bana şaka geliyordu, yaptığımız iş gırgır şamata gibiydi. Hocaların neden karışmadığına anlam veremiyordum. Geçen senelerde rastgele bir gün okula gittim ne yapıyorlar bakalım hocalar diye minnet göstermek adına. Gitmişken tuvalette sigara içmemek olmazdı tabii, zamanında kullandığımız tuvalete gittim. Bildiğiniz bıyıklı ceketli falanım dedim herhalde bunlar şimdi pür telaş sigaraları falan atarlar. Son sınıf katı halen o kat bu arada. içeri girdim erketeye yatmış çocuk kapı arkasında halka atıyor nerde kaldı gözlemek dışarıyı. beni görünce donup kaldı. Dört beş çocuk kafa kafaya vermişler tuvaletin ortasında sigaralarını paylaşıyorlar 3 tane var nasıl içelim diye. Birisi cama dayanmış içiyor, ortalık allak bullak. Beni görünce bir hassiktir oluştu genelinde. devam edin devam edin dedim elimi yıkayıp çıktım. O an anladım işte hocaların neden müsade ettiklerini. Arımızla, namusumuzla, düzen ve ihtimamla, kitabı olmamasına rağmen bir kitap yazıp uydurarak içtiğimiz içinmiş. *
