yıl 2005, anadolu lisesi öğrencisiyiz, o zamanlar hazırlık var tam biz 1'e geçince kalkmış, yenilere artistlik tasladığımız günler, caner diye psikopat bir arkadaş vardı, adama gazı ver okulu yakar o derece. bir gün bizim sınıfın kapı kolu kırıldı, millet başladı canere gaz vermeye "caner dilini de sök de sallayalım bahçeye" diye, bizim caner gazı aldı başladı kapıyı tekmelemeye, nitekim kapının dilini söktü, bahçeye şöyle bir bakış attı, direk beden eğitimi hocasının tipo'nun arka camına fıtlattı, cam tuzla buz oldu tabii. neyse efendim ispiyonlamak ayıp karşılandığı için o sıralar kimsede çıt yok ama okul müdürü dedektif gibi tüm sınıfları gezmiş ve sadece bizim kapının kırık olduğunu fark etmiş, ertesi gün beden eğitimi hocası geldi ve "arkadaşlar kim yaptıysa itiraf etsin, maddi manevi bir talebim olmayacak" dedi, bir süre sessizlik oldu sonra caner çıktı "ben yaptım" dedi. hoca bunun üzerine cebinden bir fatura çıkardı ve "camın maliyeti bu kadar, en kısa zamanda getireceksin" dedi ve çıktı gitti. *
okula başladığın ilk hafta arkadaşa pilot kalemi atarken kalemin duavara çarpıp patlması ve siyah mürekkebin tüm duvara yayılması... tüm sınıfça bir yandan güerek bir yandan duvarın tezmilenme çabası...
tuvalet kalabalıktır, hatta o kadar çok kişi sigara içiyordur ki, tuvaletin sonu görülemeyecek kadar uzaktır. bruww kalabalığın en önündedir, içip çıkacaktır hemen. sigara yakılır ve iki duman çekilir. o anda gözcülük yapan arkadaşlardan birinden bir ıslık, diğerinden içeriye doğru bir seslenme, "asın lan," diye. bruww'un elindeki sigara, kendisi hemen cam kenarında olduğu için dışarı fırlatılır, tam o anda okulun baş müdür yardımcısı içeriye dalar. bruww hiçbir şey yokmuş gibi hocanın yanından geçme düşüncesindedir, fakat o kadar kolay değildir.
+ bruww, gel bakıyım sen.
- buyrun hocam;
demeye kalmadan, bruww son çektiği dumanı vermeyi unutmuştur ve o duman doğrudan hocanın suratına doğru süzülür.
neyse ki bir şey demedi lan. dememesiydi dumur yaratan.
liseyi özlemeye neden olan olaylardır. kışın tüm okulun elektrik tesisatında arıza olması ama birtek bizim sınıfın elektirklerinde arıza olmaması. ders işlememek için elektrik düğmelerini ve prizleri sökmeye çalıştık. sonrasında pirizlerden çıkan kabloları hocalar anlamasın diye çakmakla yakmaya başladık *. biz bunları yaparken tüm okulun elektrikleri geldi tabi bizim sınıf kör karanlık içinde. ders işlememekti amaç ama başka bir sınıfa geçip ders işlemiştik. *
yine bir tören sırasında tam istiklal marşı için sessizlik sağlanmışken kwrckın telefonu çalar. karşıyaka lisesi hep birlikte kafalarını çevirip kwrcka bakmaktadır ama o bir türlü telefonu bulamamaktadır. bu sırada okula bob marley versiyonlu hotel california dinletmektedir. muko'nun haşin bakışlarına maruz kalmıştır artık, çok geçtir.
okul müdürünün bir çifti uyarmak amaçlı sabah töreninde genç yaşta dede olmak istemiyorum demesi üzerine öğretmenlerin teker teker töreni müdürün yanından geçip terketmesi ve öğrencilerin sessiz sessiz gülmesidir.
kimyacının durduk yere arkadaşa 1-2 tokat atmasından sonra arkadas tarafından elinin engellendiğini görünce çareyi kafa atmakta bulması ve arka sıradan öğretmen masasına üzerine surat çizilmiş bir armut fırlatmak.
beden dersinden çıkmış bir grup hayvan liseli ki ben de varım içlerinde bir sonraki ders için sabotaj planı içindedir. napsak napsak derken içlerinden biri çorapları değiştirmeyin lan derstede ayakkabıları çıkarırız tam bir şölen havası olur sınıfta der. bizde bu öneriye uyup aynen öyle yaparız amma velakin şölen havası falan olmamıştır. o grup olduğu gibi müdür odasına kısa süreli bir ziyarete gitmiştir. burda kırkpınar havası esmiştir ama.
Dört arkadaş tenefüste bakkaldan beyaz peynir rakı alır,bunları okula sokar,akabinde sınıfı boşaltıp kapıya bekçi diktikten sonra,tenekedeki beyaz peynir eşliğinde rakıyı içer..
Sınıf leş gibi koktuktan sonra kapı cam telaş halinde açılarak havalamdırılır,ağızlara nane şekeri,ama durum idare tarafından çakılır..
Nasıl sıyırdık hala anlayamam....
okul müdürünün toplanma sırası önünde, aranızda bazı kendini bilmezler var.onlar kendilerini biliyor demesi.
yine aynı okul müdürünün okulun yatılı kısmının tuvaletleri hakkında;
ne yapıyorsunuz siz bu tuvaletlerde logarları daha geçen değiştirdik hemen tıkamışsınız demesi.
ön sıra tahtaya daha da yaklaştırılmış. üç tane öğrenci, laptopta çekilmiş hatıra fotoğraflarına bakmakta. o sırada hoca derse girer. bu tabloyu görünce sinirlenir ve bağırmaya başlar: "kapatın şu bilgisayarı!" sivri zekalı swan sinsice hocanın yanına yaklaşır ve der ki: "hocam, çekin fişini bilgisayarın!" hoca, büyük bir gururla ve "hıhhh" edalarıyla fişi çeker ve kahkahalar kopar.
bunda komik olan ne var diyen baştan okusun, bilgisayar dizüstü, laptop.