her yemek yeme çabanızda gelip yemeğin içine nemli burnunu sokması ve o cırtlak sesiyle bana da veee diye cırlaması. söylemeden edemicem; dolabın tepesinden çaaaat diye laptopun tepesine binmesi. seni zilli seni.
sanırım bana yaptığı, en büyük şerefsizliktir, bende de biraz gogoşluk yok değil ama... olay şöyle gelişmiştir;
üst bahçeden acınası, iç burkan bir kedi sesi gelmektedir, bahçeye çıkılır kediye bakılır yarası olmadığı görülür ve aç olduğu anlaşılır.
- ahh yazıııık, açmısın sen minnoş, hadi gel sen, süt felan vereyim sana. bekle sen burda ben geliyorum.
ama kedi bu beklermi pis yılışık. takılır peşime. tüm şansta kediden yanadır apartman kapısı tamamen açık ve asansör bozuktur. daireme kadar takip eder beni.
ulaan şimdi içeri girecem içeri dalacak bu pis pis.
içeri girilir ve hemek kapı kapatılır. kedi mırıldana mırıldana kapıda beklemektedir.
bir kaba ekmek doğrayıp üzerine süt doldurulur.
delikten bakıyorum, kedi startı bekleyen atlet gibi duruyor orda eve dalmak için.
elimde süt kabıyla ışık hızıyla çıktım dışarı, baktım kedi içeri yöneliyor hemen çektim kapıyı.
kediyi yemek yerken izledim sevdim felan, dündü götünü gitti sonra o. bende içi huzur dolu bir şekilde süpermen edalarıyla kapıya yöneldim. lannnn anahtar yok. evet anahtar içerde kalmış, telefonum ve paramda içerde... sıçtık lannn... saat daha öğle 1 kim gelirki bu saatte eve ? kimse...
- en iyisi sametlere* ineyim ya playstation felan oynarız.
tak tak tak... ulan samette evde değil şansımı s.keyim beeee.
abimin dükkana gideyim bari akşama kadar takılırım diyorum param yok yürüsem buradan 17 km. en iyisi otostop çekmek...
indim ana caddeye bekliyorum, gelene geçene işaret yapıyorum ama alırlarmı benim gibi kazmayı, 190 boyunda 110 kilo adamım gören devam ediyor yola.
tek çarenin yürümek olduğunu anladım ve başladım yürümeye... haydeeee ulan daha 30 m yürümedim yağmur çiselemeye başladı... koşmaya başladım, ee kolay değil tabi 110 kiloyu yerinden kaldırmak kesildim kısa süre sonra... o anda anladım ki bugün kaderin bana güleceği yok, tecavüz kaçınılmazsa zevk almaya bakacaksın mantığıyla yağmur altında denizi seyrede seyrede yoluma devam ettim.
tabi dükkana vardığımda donuma kadar ıslanmıştım... sonrasında dört gün hasta yattım. ve her öksürdüğümde o kediye lanet ettim... ***
amma çok kedi besleyen insan varmış diyerekten beni şaşırtan başlık. kedi ne ya, bu kadar kedi besleyen insan gerçekten varsa, birlik olsalar iktidarı değiştirirler.
masada sevdiği bişey gördüğü zaman hemen kafasını daldırmasıdır. gerçi ben artık takmıyorum birlikte yiyoruz* bide oyun oynarken masaya atlayıp tabakları yere düşürüp kırmasıdır yada her sabah coşup bi o yana bi bu yana koştururken seni de uyandırmasıdır. gidip tuvaletten su içmesidir. kızgınlık döneminde kıçını yırtmasıdır. tüm bunlara rağmen yirim ben kediciklerimi.
çöp konteynerının yanından geçerken üzerime kedi atlayacak gerilimidir .atla ulan adi kedi .atla da bitsin bu çile be allahsız!dedirtir adama çoğu zaman .