zordur. çözümü çok çok iyi tanımaktan geçer. ve bir erkek de bunun için çaba sarfetmelidir. ve aslında kolay olan bu çözüm erkeklere zor gelmektedir... ve buyüzden bi kadını anlamak zor(olur)dur. *
bende bir kadını anlamaya çalıştım. anlamaya çalışmak için ona her türlü tavizi verdim. bende ne grurur bıraktı ne de haysiyet. velhasılı kelam anlaşamadık. beni tadı bitince tükürülen bir sakız gibi tükürdü. ben yinde anladım onu. insan görmemiş vahşi ruhunun hastalığı kimeydi bilemiyorum ama bana değil o kesin. 1 ay içinde tamı tamına 20 kez ayrıldık 19 kez de tekrar başlamaya çalıştık. şimdi öyle hissediyorum ki: ıslak veya kuru olan bir taş kadar farketmiyor yokluğumu. anlmaya kalkmayın sakın kadınları. en kötü ihtimalle sizi severler. ve eğer bir kadın sizi severse ona şunu deyin. beni bırakacaksan hiç gelme. unutacaksan hiç sevme. yıkıp gideceksen hiç bakma gözlerime. eğer yüreğin yetiyorsa ölümüne sev yoksa beni bırak kendi halime. yoksa sonradan daha kötü olurum. sonradan daha çok canım yanar. daha çok üzülürüm gidişine. şimdi ne mutluyum nede mutsuz sadece mutlu olmak istiyorum. bir tutam mutluluk bana yeter. ama beni sonunda yanlız bırakıp mutsuz edeceksen ben mutlu olmasam da olur. eğer bunu demezsenizde ben abi istiyorum sonunu düşünmeden seveceğim derseniz benim gibi sonra bir dönemde aldığınız 6 dersin 5 inden kalırsınız. başarılı bir öğrenciyken birden bire ne idim ne olduma dönersiniz. arkadaşlarınız size hakettin olum sen der. evet hakettin sen bunu. ve dua edin allaha şu an bunların hiç birini yaşamadınız belkide yaşamak üzeresiniz. ben şimdi onun ellerinin üşüdüğünü söylediği güne gitsem şu halimle ondan nefret eden şu halimle yinde olacakları bile bile onun ellerini ısıtmak için tutardım. gözlerinden içime ruhunun sevgisinin akmasına izin verirdim doyasıya. ve bir öpücük daha kondururdum fazladan yanaklarına sağ yanağındaki benini daha çok severdim. saçlarını daha bi özenle toplar okşardım. ama siz yapmayın yinede böyle oluyor sonra. unutulmuyor keşkeler avutmuyor. neyseler bitmiyor. aklınızdan hiç mi hiç çıkmıyor. olan yinede size oluyor. boş verin abiler boş verin. paramız yoksada haysiyetmiz var. siz sevebiliyorsanız olacakları göze albiliyorsanız sevin gitsin. bakın gözlerine sanki yarın ayrılacakmış gibi tutun ellerini. saçlarını başka bi okşayın yüzünün her kıvrımını aklınıza kazıyın. unutulmasın için değil. çabuk olmasın diye. hemen bitmesin diye yüzünün doğallığı. ve sonunu da hiç düşünmeyin. belki avare oluyorsunuz ama olsundur çoğu zaman değer yani emin olun değer.
(bkz: şimdi ben olmaının ne demek olduğunu anladın mı)
basit değildir ama imkansız da değildir. aslında herkesin kaçındığı temel unsurla yola çıkıldığında kanımca öyle zor da değildir: onun sizi anlamasına izin vermek. aslında kadınları anlayamamanın temeli kadınların erkekleri ya da beraber olduğu erkeği siz kendinizi iyi anlatmadıkça ya da anlamasına imkan vermedikçe anlamak ile uğraşmamasıdır. ancak sizi gerektiği gibi anladıktan sonra, sizi gerçekten tanıdıktan sonra gelişen her olayda veya her durumda, sizin olaya nasıl yaklaşacağınızı bildiğinden o da ona göre davranacaktır. böylece bir süre sonra her olaya farklı yaklaşan iki birey olmaktan çıkıp, birbirini tanıyan, anlamış ve önce diğeri ne yapar diye düşünüp adım atacaksınızdır.
kısaca, kadını anlamaya, kendinizi anlatmakla başlamak en iyi yollardan biridir.
lafla peynir gemisinin yürümediği anlaşıldığı zaman. bir kadını da anlamak belki münkün olabilir...
zaten bazılarının da, ot gelmiş saman bile gidemiyecek olan; öküzcanlardan bahsediyorum tabiki. bir kadını anlamak gibi bir niyetleri asla yoktur vede olmayacaktır...
bu zihnin paradoxal olma sebebidir. yine de ben size anlatmaya çalışayım. (bkz: kadınlar vazgecilmezdir) onermesinin iki boyutu vardır; fizyolojik boyutu ve psikolojik boyutu. fizyolojik boyutu cinsel çekim, psikolojik boyutu ise kadınları anlaşılması zor varlıklar olmasıdır. bu yuzden anlamaya çalışmayın anladığınız kadarıyla sevin, sevilin. **
daha bilimin çözemediği ama halen umudumuz var dediği, aslında umutsuz bir vaka olduğu hemen hemen herkesçe bilinen bir konudur. erkeklerin durumu çözülmüştür de şu kadınların aklından neler geçer bir tek Allah bilir. anlayacağınız derin bir mevzudur.
erkeklerde ya siyahtir ya da beyaz. Kadinlarda ise her zaman oncelikle gridir. bu yuzden anlamak zaman alir ama sanildigi kadar da uc bir sey degildir. biraz empati...
öyle sanıldığı gibi imkansız değildir. gözlerine bakıp ruhuna dokunmanız yeter bir kadını anlamak için. çoğu zaman zordur evet, kadın öyle kolay kolay açmaz ruhunu. önce tartar ölçer biçer karşısındakini, çünkü ruhu gözlerden uzak tutup koruduğu tek sığınağıdır kadının. bir kadını anlamak için onu gerçekten seviyor olmanız yetmez. onu bu sevgiye inandırmanız gerekir öncelikle ve onu anlamanızın en önemli şartıysa onun sizin kendisini anlamanıza izin vermesidir. yani sevmesidir sizi ve güvenmesidir size. bir kadını anlamak onu tam anlamıyla tanımaktır ve bir kadını anlamanın sırrı onun aynası olmanızda / olabilmenizde gizlidir aslında.
zaman harcamanın bile anlamsız olduğu bir durumdur ki saygıdeğer insan oscar wilde'ın da dediği gibi; "Kadın kocasını daha az sevmeli ama daha çok anlamalı, erkek karısını daha çok sevmeli ama anlamaya çalışmamalıdır."
-Hayatını bağışlarım ama bir şartım var , der.
'Kadınlar hayatta en çok ne ister?' budur bilmek istediğim.......
Bu sorunun yanıtını getir ; kurtar kelleni der.
General sorar soruşturur bu çetin sorunun yanıtını aramaya başlar ve
Kaf dağındaki bir cadının bunu bildiğini öğrenir....Günlerce gecelerce
at koşturur , cadıyı bulur ve sorar:
-Kadınlar hayatta en çok ne ister?
Korkunç cadı yanıt için öyle bir şart ileri sürer ki yenilir yutulur
cinsten değil.....
-Evlen benimle!!!!.....
O zaman öğrenirsin ancak istediğini...
Bu ölümcül teklifi kabul eder General ve doğru yanıtı alır almaz koşar Harun Reşit'e ve :
-Kadınlar en çok kendi özgür iradeleriyle hareket etmek ister!.
Harun Reşit Generalin hayatını bağışlar ancak cadıyada evlenmek için
söz vermiştir.
Neyse evlenirler.ilk gece General bir bakar ki , o korkunç cadı
dünyalar güzeli bir afete dönüşmüş karanlık odada.....
Konuşur cadı :
- Benim kaderim böyle.... Günün sadece yarısı güzel olabilirim , diğer
yarısı çirkinim der.Ne dersin? Geceleri seninleyken mi güzel olayım ,
yoksa gündüzleri dışarıdayken mi?.....
General düşünür ve :
- Sen bilirsin kararı kendin ver der.işte o an korkunç cadı sonsuza
dek güzel bir kadın olarak kalır....