sen olmazdın tanrının adaleti şaşmasa.
seni tarif mümkündü lisanları aşmasa.
daha nice güzeller yaratırdı sıradan,
seni yaratıyorken bu kadar uğraşmasa.
şimdi saat sensizliğin ertesi
yıldız dolmuş gökyüzü ay-aydın
avutulmuş çocuklar çoktan sustu
bir ben kaldım tenhasında gecenin
avutulmamış bir ben...
şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
ki bu yaşlar
utangaç boynunun kolyesi olsun
bu da benden sana
ayrılığın hediyesi olsun
soytarılık etmeden güldürebilmek seni
ekmek çalmadan doyurabilmek
ve haksızlık etmeden doğan güneşe
bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun..
şimdi iyi niyetlerimi
bir bir yargılayıp asıyorum
bu son olsun be..bu son olsun!
bu da benim sana
ayrılırken mazeretim olsun!
şimdi saat yokluğunun belası
sensiz gelen sabaha günaydın!
işi-gücü olanlar çoktan gitti
bir ben kaldım voltasında sensizliğin
hiç uyumamış bir ben...
şimdi dişlerimi sıkıp
dudaklarıma kanamayı öğrettim
ki bu kızıl damlalar
körpe yanağında bir veda busesi olsun
bu da benden sana
heba edilmiş bir aşkın
son nefesi olsun...
kafamı duvara vurmadan
tanıyabilmek seni
beyninin içindekileri anlayabilmek
ve yitirmeden, yüzündeki anlık tebessümü
bütün saatleri öylece durdurabilmek için
çıldırasıya paraladım kendimi
lanet olsun!
artık sigarayı üç pakete çıkardım günde
olsun be! ne olacaksa olsun!
bu da benim sana
ayrılırken şikayetim olsun
bir kadına şiir yazacak kadar uzak kalmak istemem
şayet uzaksa sevdama gönlüm
yollara düşerim
ne kağıt ne kalemdir derdim
şayet mahsus mahal ise mekanım
ucu yanık ipek mendil beklerim
hayal ederim sevdamı
tarar gibi saçlarını tel tel
günleri kararım
bir deste kağıtta fal açar gibi
mahzun bir papatyada taç yaprağı misali
poyrazda tutuşmuş saçların gözlerimde
yolunu beklerim
bil ki şiir gibi bir mısrada dökülüyorsa göz yaşlarım
sana kavuşamaz ellerim
şiir vedadır
sana veda edemem
şayet vakitsiz bir sızı girerse aramıza
sengi mezarıma şu yazılsın
"seviyorum seni kadın."
aşk,
sigaramın ucunda dumandan külden senden yani ateşten ibaret
çekiyorum içime işliyorum yüreğime
seni sevgini
her çekişte iç çekişlerimde ortak oluyor bana
sevdan bir sigara kadar yakın
sigaramın dumanı kadar uzak bana
külüyüm sevdanın
ateşinle yanarken dumanınla kayboluyorum
bitmeden sigaram bir yenisini sarıyorum sararan parmak uçlarımda
tıpkı tıpkı sararttığın yüreğime sevdanı sararcasına
defalarca bıkmadan
sen gitmek için çabalarken ben defalarca sarıyorum sevdanı yüreğime
aşkım sevdan bir sigara kadar yakın dumanı kadar uzak bana
ateşinle yanarken küllerim bile sızlıyor külüyüm sevdanın
ayağının altında eziyorsun her defasında
aşk sigaramın ucunda dumandan külden senden yani ateşten ibaret
yakıyorsun her defasında
evde beklemediğiniz bir anda çiçek, çiçek içinde bu şiir gelirse onunla göğe bakma durağına gitmek bile isteyebilirsiniz. şiir sevmem ama bunun özel bir yeri vardır.
bir kadına şiir yazacak kadar uzak kalmak istemem
şayet uzaksa sevdama gönlüm
yollara düşerim
ne kağıt ne kalemdir derdim
şayet mahsus mahal ise mekanım
ucu yanık ipek mendil beklerim
hayal ederim sevdamı
tarar gibi saçlarını tel tel
günleri kararım
bir deste kağıtta fal açar gibi
mahzun bir papatyada taç yaprağı misali
poyrazda tutuşmuş saçların gözlerimde
yolunu beklerim
bil ki şiir gibi bir mısrada dökülüyorsa göz yaşlarım
sana kavuşamaz ellerim
şiir vedadır
sana veda edemem
şayet vakitsiz bir sızı girerse aramıza
sengi mezarıma şu yazılsın
"seviyorum seni kadın."
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
inan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
sen benim güneşimsin,
tam sağ elim daha fazla dayanamaz diyodum,
sen geldin.
sen benim her şeyimsin,
tam sabunlar bitti sen geldin.
sen benim dünyamsın,
sen yokken ben gene yalnız,
gene eliza...
günaydın kadınım, sevgilim.
yine sabah oldu gözlerimde
etrafta senin kokun var
gene seni söylüyor dilim
nerde kaldın diyorum
bir an seviniyorum aslında
benimlesin ama yanımda değilsin diye
sonra üzülüyorum
şimdi benimlesin ama sonra gidersin diye
sonra ağlıyorum
gidersen ben ne yapardım diye.
sonra düşünüyorum
yapacağım birşey yok ölürüm diye.
ölmek senin içinse eğer korkulmaz
bir beklenti olmadan beklersin.
aniden
soluksuz.
ben umudunu kalbinde taşıyan
o umudun ismini "sen" yapmış
kalp atışları "sen" diye çarpan
dili hiç susmayan
ama aslında tek söylediği "sen" olan
en ufak sevinçte "sen" diye bağıran
sinirlenince, üzülünce "sen" diye haykıran bi adamım..
bu adam bir sabahı daha getirdi sensiz.
bir gün seninle uyanmak için
senin kokunda yatmak
sözlerinde uyuya kalmak
sana sarılıp ölmek için..
bu sabahta sensizim, bu sabahta sana uzaktın günaydın diyorum..
Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ölümüm birden olacak seziyorum.
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Aysel git başımdan istemiyorum.
Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
Dağıtır gecelerim sarışınlığını
Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
Benim için kirletme aydınlığını,
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Islığımı denesen hemen düşürürsün,
gözlerim hızlandırır tenhalığını
Yanlış şehirlere götürür trenlerim.
Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
ya korku biriktirmek yetisini.
Acılarım iyice bol gelir sana,
sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
Ümitsizliğimi olsun anlasana
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
Sevindiğim anda sen üzülürsün.
Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
uzak yalnızlık limanlarına.
Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
Sakın başka bir şey getirme aklına.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
ölümüm birden olacak seziyorum,
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
Aysel git başımdan seni seviyorum...