hangi yok oluşun bir kıvılcımısın sen!
ve hangi sabahın güneşe doğan gerçeği?
bir bahaneye değiştiğin hangi anın geçmişi
ve hangi yüz yılın özlem duyulan sohbetisin sen!
Yürüdüm yürüdüm çok yollardan geçtim inan çok büyüdüm..
Düşündüm düşündüm sebebini bulamadım neden neden neden çok üzüldüm?..
Aç kapını lütfen,çünkü ben geldim
Çok üşüdüm, çok soğuk yerden geldim
Bana bana biraz gülümser misin?
Kimseye sormadım,yolu kendim buldum geldim
Simsiyahların içinden sana karbeyaz geldim
Şimdi beni biraz sever misin?
Ben geldim!..
Üstüm biraz tozlu, yolda çok düştüm geldim
Ellerim çizik üzgünüm, dikenliklerden geldim
Kalbim paramparça ama sana topladım geldim
Bir bilsen neler yazdım, hepsini yaktım geldim
Annemi bıraktım sana, kimsesiz geldim
Çocukluğumun söküklerini dikebilir misin?
izin ver de oturayım lütfen, bacaklarımı çok yordum geldim
Kusura bakma üstüm ıslak, büyük yağmurlardan geldim
Anlatsam herşeyi, dinler misin?
Yanıma para almadım, beş kuruşsuz geldim
Yolda biraz acıktım ama sana,dayandım geldim..
Hiç yokken hep olmak nedir,bilir misin?
Kendime.. devdim!devdim!devrildim geldim
Kardım,buzdum eridim,erittim geldim
Aşkı sırtıma aldım,taşıdım,evladım dedim
Açtım,soldum,sarardım geldim
Yandım, söndüm, kül oldum geldim
Ellerinle ellerime su dökebilir misin?
Yüzüme vurdu rüzgar yağmuru,daha çok dedim
Yağmur çarptı kendini bana, "bu yetmez" dedim
Kırılmış kanatlarıma birkez dokunabilir misin?
Taştım,dağdım,kum oldum geldim
Camdım,kayaydım, tuz buz oldum geldim.
Beni tanrı'ya tekrar inandırabilir misin?
Bin kere öldüysem, bin kere dirildim geldim
Canımdan can,kan verdim ama adını yaşattım geldim
Yedi kat yerin dibinden beni duyabilir misin?
Kimse inanmadı sana,bir ben taptım geldim
Dönecek yerim kalmadı, herşeyi mahvettim geldim
Şimdi beni biraz sever misin?
Ben geldim!
bir kadına gelecek diye bakan tek adam vardı, o da şiir yazdı işte.
geçmiş zamanlar birine fena tutuktum. hani bayağı aşk filan diye geçiniyordum. şiir bilmeyen ama şiirden anlayan biriydi. ben de gün içinde hani olur ya otobüsün kapısına sıkışırsın, ödevi yetiştiremezsin de grup arkadaşlarında kavga edersin veya her zaman gittiğin yerde salaklık yaptığın için kaybolursun ya sonra da "hay şansıma" dersin. işte böyle her irili ufaklı sorunlarda arardım onu, şiir okurdum. öyle şiirsel ses tonuyla değil. normal düz yazı gibi.
şiiri, şiir gibi okuyabilseydim kim bilir neler olurdu.
bu durum artık ritüel olmuştu, ben her sorunda arayıp şiir okuyordum sonra o şiir o sorunu iyileştiriyordu. ben okudukça o gülümsüyordu. şiir bilmiyordu ama şiirden anlıyordu ya şiirin iyileştirmesini de iyi biliyordu. şiirin iyileştirici etkisini iyi biliyorduk da kadın erkek rekabetinden birbirimizi iyileştirmeyi bilmiyorduk. şimdi dönüp bakınca eğer aşık olduysam ona ne diye kadın/ erkek rekabetine tutulduk. eğer aşık olmadıysam ne diye 3 sene acı çektik. bunun cevabını bulamamak şiir olabilir mi bilmiyorum ama eğer osman konuk'un bu şiirini ona okuyabilseydim iyileştirirdik bu soruyu da.
ben şimdi osman konuk'un gerçekten bir kadına aşık olup bu şiiri yazdığına inanarak telefonda uygulamalara ad koyuyorsun ya onların bir tanesine melanie dedim, bakıp bakıp iyileşmek için.
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu.
...
Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki birer parçasıdır sende ilâh'ın
Gözler ki senin en katı zulmün ve silâhın.
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin.
Sen öldürüyorken de, vuruyorken de güzelsin!
Bir başka füsûn fışkırıyor sanki yüzünden..
Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden.
...
Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur.
En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur.
Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik
Bir pınarım.
Kaynağı bendedir pınarların,
Yücelerden en yüceye akarım;
Dalgalar;beni de katın köpüklerinize
Tanrıdağlarından geliyorum
iletin beni denize.
Büyük günahkârım
Seni sevmekten suçluyum.
iftarda seni, sahurda seni beklerim;
Sana niyetliyim, sana oruçluyum.
Ey dua timsali mübârek eller
Tohum diye yere saçın, ekin diye beni biçin.
içimde başladı en çetin koşu;
Ey yağız atlılar; ey şimşek kanatlılar !
Mümkünse beni geçin, mümkünse beni geçin
Yolcuyum
Ölümden hayata uzanıyorum.
Ey biricik vuslat yolu !
Ey bana benden gidecek yol !
Al gayri cümle öfkeni;
Yeter ki bana sırdaş, bana yoldaş ol.
ister yitir, istersen başladığım yere getir
Geçtiğim yollardan utanıyorum,
Al beni götür, al götür beni.
Bir çölüm
Gobiyim, Sinâyım, Büyük Sahrâyım
Rahmetine hasret Kerbelâyım.
Ey ilk harcımı karan su !
Ey alevden fışkıran su !
Vâhaya döndür beni,
Yokluğunda yanmaktayım
Gel söndür beni.
Pervâneyim
Pervânelerden divaneyim
Beni, ateşe hasretliğim kavurur
Yıllardır boşlukta dönmekteyim;
Nerdesin ey cihanı dolduran nur ?
Terk et beni ey kendini bilmeyen mantık !
Ey aynalarda gizlenen gurur, bırak beni !
Ey en güzel güneş, ey ebedi ateş yak beni !
Nesimi gibi soy, Mansur gibi yak,
Yak beni
Seni anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarıda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamlardan,
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...
Kısa cümlelere yüklenmiş çok derin anlamlar içeriyorsun.
Benim dilimde senin karşında edilebilir tek kelime yok.
Konuşamamak da olurmuş insanın ağrısı.
sancısız tek bir harfim yok.
Sana kendimi imkansız gördüğüm yerden bağırıyorum, beni duy beni söyle, bana bak, kırıksız tek gülüşüm yok.
Ya eksiğim ya da olması gerekenden çok uzakta biçimsiz.
Bütün bunların arasında kalmış bir günün günaydın olması söz konusu değil benim için, buna alıştım.
kötü mü bu olan.
Çok alkollü, çok kafası güzel bir geceden arıyorum seni.
beni al, bana sarıl, beni öp.
Türkçeden başka dil bilmem,o da yetmiyor sana anlatmaya.
Öyle bir şey sendeki, kimsede görmedim böylesini.
yazan kişinin abazalığı ile şiirin güzelliği doğru orantılıdır. şimdi eksilemeden önce bi dinleyin. ya bi dinleyin bi.
tarih boyunca edebiyat kime yapıldı? iyiye, güzele, duygusala, kötü güne, kahramanlığa, umuda, ölümsüzlüğe. neden yapıldı? övmek, derdini anlatmak, sonra hatırlamak, hoşnut etmek için. konuyu laf salatasına çeviresim yok, şiire gelelim. şiire de değil, teması aşk, sevgi vs olan 'bir kadına yazılmış şiir' e gelelim. Neden yazdın birader sen bunu demezler mi adama? karşındaki hatunun güzelliğini övdün, ona içinde tuttuğun duyguları saçtın, kalbini kağıda döküp sonra hece hece seslendirdin. iyi yaptın güzel yaptın. karşındakinin sadece memelerini açıp aklını başından alabileceğini biliyorsun ama hala edebiyat parçalama peşindesin değil mi? evet. kimse taşaklarını kaşıyan ya da donu atleti atıp koşan bir erkeğe bakıp azmaz ama bir kızın memelerini açıp sokakta gezdiğini ve kimsenin tahrik olmayacağını hayal etmek imkansızdır. şimdi burada güzel olan kadın vücudu mu yoksa erkeklerin seks manyağı olması mıdır? yani seni cezbeden şeyi övmek için birkaç kelimeyi bir araya getirip bunu da 'şiir' diye piyasaya çıkardın yani.
özet geçeyim; bir adamın amcığa merakı ne kadar fazla ise o adam o kadar güzel över aslında içindeki tutkuyu. ulaşılamayana ulaşmanın yolu onu etkileyip sana gelmesini beklemektir. 15 yıllık evli olup karısına şiir yazan erkek tanıyan var mı? benim babam da anneme çiçek alır tamam güzel bir şey ama hiçbir erkek alacağını aldıktan sonra romantik kalmaz. net olun beyler. Karşında bal dudağını, elma yanağını övdüğün hatun senin için zaten doğanın kanunu olanı yapacak. boşa enerjini ve zamanını birkaç kelimeyi bir araya getirmek için harcama. Zaten tarih boyunca am meraklısı adam çokmuş ki kadın şair yok denecek kadar az? (Lale Müldür, Perihan Mağden, gülseli inal, Gülsüm Akyüz, Melisa Gürpınar, Gülten Akın, Türkan ildeniz.. türkler arasında sayabildiklerim bu kadar anca. erkek şairleri saymaya kalksam finallerim başlar o derece.)
çünkü senin ulaşman gerekene ulasman için onu övmen gerektiğini sana birileri aşılamış. at artık o kuruntuyu kafandan. dal daşşak gez demiyorum kimseye tabi; ama oturup da kafan basmıyorsa zorlama. elma yanağı bal dudağı överken karpuz g.tü düşlersen o iş olmaz.
özetin özeti;
bana yar olmayan devr-i devranin,
izzet-i ikramını sikeyim.
yansın bu ibneler
su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim,
ben deli miyim?
mecnun gibi bir am için çöllere düşeyim,
verirse verir, vermezse leylayı da sikeyim..
En güzel demek çok iddialı olsa da
en güzellerinden biri bu şiirdir.
Ben senin en çok sesini sevdim
Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
Önce aşka çağıran,sonra dinlendiren
Bana her zaman dost, her zaman sevgili
Ben senin en çok ellerini sevdim
Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
Nice güzellikler gördüm yeryüzünde
En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak
Ben senin en çok gözlerini sevdim
Kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil
Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil
Ben senin en çok gülüşünü sevdim
Sevindiren, içimde umut çiçekleri açtıran
Unutturur bana birden acıları, güçlükleri
Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman
Ben senin en çok davranışlarını sevdim
Güçsüze merhametini, zalime direnişini
Haksızlıklar, zorbalıklar karşısında
Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini
Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
Tüm çocuklara kanat geren anneliğini
Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
Sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini
Ben senin en çok bana yansımanı sevdim
Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...
Bak bunlar ellerin senin bunlar ayakların
Bunlar o kadar güzel ki artık o kadar olur
Bunlar da saçların işte akşamdan çözülü
Bak bu sensin çocuğum enine boyuna
Bu da yatak olduğuna göre altımızdaki
Sabahlara kadar koynumda yatmışsın
Bak bende yalan yok vallahi billahi
Sen o kadar güzelsin ki artık o kadar olur
işte bak sen gözlerin de burda
Gözlerinin ucu da burda yaşamaya alışık
iyi ki burda yoksa ben ne yapardım
Bak çocuğum kolların işte çıplak işte
Bak gizlisi saklısı kalmadı günümüzün
Gözlerin sabahın sekizinde bana açık
Ne günah işlediysek yarı yarıya
Sen asıl bunlara bak bunlar dudakların
Bunların konuşması olur öpülmesi olur
Seni usulca öpmüştüm ilk öptüğümde
Vapurdaydık vapur kıyıya gidiyordu
Üç kulaç öteden istanbul gidiyordu
Uzanmış seni usulca öpmüştüm
Hemen yanımızdan balıklar gidiyordu