Seni anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarıda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamlardan,
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...
Bir pınarım.
Kaynağı bendedir pınarların,
Yücelerden en yüceye akarım;
Dalgalar;beni de katın köpüklerinize
Tanrıdağlarından geliyorum
iletin beni denize.
Büyük günahkârım
Seni sevmekten suçluyum.
iftarda seni, sahurda seni beklerim;
Sana niyetliyim, sana oruçluyum.
Ey dua timsali mübârek eller
Tohum diye yere saçın, ekin diye beni biçin.
içimde başladı en çetin koşu;
Ey yağız atlılar; ey şimşek kanatlılar !
Mümkünse beni geçin, mümkünse beni geçin
Yolcuyum
Ölümden hayata uzanıyorum.
Ey biricik vuslat yolu !
Ey bana benden gidecek yol !
Al gayri cümle öfkeni;
Yeter ki bana sırdaş, bana yoldaş ol.
ister yitir, istersen başladığım yere getir
Geçtiğim yollardan utanıyorum,
Al beni götür, al götür beni.
Bir çölüm
Gobiyim, Sinâyım, Büyük Sahrâyım
Rahmetine hasret Kerbelâyım.
Ey ilk harcımı karan su !
Ey alevden fışkıran su !
Vâhaya döndür beni,
Yokluğunda yanmaktayım
Gel söndür beni.
Pervâneyim
Pervânelerden divaneyim
Beni, ateşe hasretliğim kavurur
Yıllardır boşlukta dönmekteyim;
Nerdesin ey cihanı dolduran nur ?
Terk et beni ey kendini bilmeyen mantık !
Ey aynalarda gizlenen gurur, bırak beni !
Ey en güzel güneş, ey ebedi ateş yak beni !
Nesimi gibi soy, Mansur gibi yak,
Yak beni
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuştu.
...
Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki birer parçasıdır sende ilâh'ın
Gözler ki senin en katı zulmün ve silâhın.
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin.
Sen öldürüyorken de, vuruyorken de güzelsin!
Bir başka füsûn fışkırıyor sanki yüzünden..
Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden.
...
Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur.
En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur.
Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik
bir kadına gelecek diye bakan tek adam vardı, o da şiir yazdı işte.
geçmiş zamanlar birine fena tutuktum. hani bayağı aşk filan diye geçiniyordum. şiir bilmeyen ama şiirden anlayan biriydi. ben de gün içinde hani olur ya otobüsün kapısına sıkışırsın, ödevi yetiştiremezsin de grup arkadaşlarında kavga edersin veya her zaman gittiğin yerde salaklık yaptığın için kaybolursun ya sonra da "hay şansıma" dersin. işte böyle her irili ufaklı sorunlarda arardım onu, şiir okurdum. öyle şiirsel ses tonuyla değil. normal düz yazı gibi.
şiiri, şiir gibi okuyabilseydim kim bilir neler olurdu.
bu durum artık ritüel olmuştu, ben her sorunda arayıp şiir okuyordum sonra o şiir o sorunu iyileştiriyordu. ben okudukça o gülümsüyordu. şiir bilmiyordu ama şiirden anlıyordu ya şiirin iyileştirmesini de iyi biliyordu. şiirin iyileştirici etkisini iyi biliyorduk da kadın erkek rekabetinden birbirimizi iyileştirmeyi bilmiyorduk. şimdi dönüp bakınca eğer aşık olduysam ona ne diye kadın/ erkek rekabetine tutulduk. eğer aşık olmadıysam ne diye 3 sene acı çektik. bunun cevabını bulamamak şiir olabilir mi bilmiyorum ama eğer osman konuk'un bu şiirini ona okuyabilseydim iyileştirirdik bu soruyu da.
ben şimdi osman konuk'un gerçekten bir kadına aşık olup bu şiiri yazdığına inanarak telefonda uygulamalara ad koyuyorsun ya onların bir tanesine melanie dedim, bakıp bakıp iyileşmek için.
Yürüdüm yürüdüm çok yollardan geçtim inan çok büyüdüm..
Düşündüm düşündüm sebebini bulamadım neden neden neden çok üzüldüm?..
Aç kapını lütfen,çünkü ben geldim
Çok üşüdüm, çok soğuk yerden geldim
Bana bana biraz gülümser misin?
Kimseye sormadım,yolu kendim buldum geldim
Simsiyahların içinden sana karbeyaz geldim
Şimdi beni biraz sever misin?
Ben geldim!..
Üstüm biraz tozlu, yolda çok düştüm geldim
Ellerim çizik üzgünüm, dikenliklerden geldim
Kalbim paramparça ama sana topladım geldim
Bir bilsen neler yazdım, hepsini yaktım geldim
Annemi bıraktım sana, kimsesiz geldim
Çocukluğumun söküklerini dikebilir misin?
izin ver de oturayım lütfen, bacaklarımı çok yordum geldim
Kusura bakma üstüm ıslak, büyük yağmurlardan geldim
Anlatsam herşeyi, dinler misin?
Yanıma para almadım, beş kuruşsuz geldim
Yolda biraz acıktım ama sana,dayandım geldim..
Hiç yokken hep olmak nedir,bilir misin?
Kendime.. devdim!devdim!devrildim geldim
Kardım,buzdum eridim,erittim geldim
Aşkı sırtıma aldım,taşıdım,evladım dedim
Açtım,soldum,sarardım geldim
Yandım, söndüm, kül oldum geldim
Ellerinle ellerime su dökebilir misin?
Yüzüme vurdu rüzgar yağmuru,daha çok dedim
Yağmur çarptı kendini bana, "bu yetmez" dedim
Kırılmış kanatlarıma birkez dokunabilir misin?
Taştım,dağdım,kum oldum geldim
Camdım,kayaydım, tuz buz oldum geldim.
Beni tanrı'ya tekrar inandırabilir misin?
Bin kere öldüysem, bin kere dirildim geldim
Canımdan can,kan verdim ama adını yaşattım geldim
Yedi kat yerin dibinden beni duyabilir misin?
Kimse inanmadı sana,bir ben taptım geldim
Dönecek yerim kalmadı, herşeyi mahvettim geldim
Şimdi beni biraz sever misin?
Ben geldim!
hangi yok oluşun bir kıvılcımısın sen!
ve hangi sabahın güneşe doğan gerçeği?
bir bahaneye değiştiğin hangi anın geçmişi
ve hangi yüz yılın özlem duyulan sohbetisin sen!
...
Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster,kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?
Bir kadın O,
Hem erkek biraz da..
Filozof, tam tadında
Kimse göremez
Hüznünün, sevincinin
Bu dünyadan olmayan rengini
Benden başka
Bir yeşil aşığı O..
Tek başına bir sivil toplum kuruluşu
Alabildiğine boş küçük elleri
Gülerken tanrı, derin gamzeleri
Bir farkındalık ki, sorma gitsin!
Sanırsın ki, Onun tenine aitsin
O bir kadın,
istediğim olgun insan, karşımda
Can babanın da söylediği gibi.
Kamaştırmaz gözleri
Lakin
Gözlerime hitap eder
Bu yüzden toprağa gömmüşüm gibi..
Bir o kadar da hayatta
O, farkında.
Gece gökyüzüne baktığında
Liri de görür, Avcıyı da
Ve bir orkestra kurar kendine
Aşık eder beni
Onsekizime nazire edercesine
O bir kadın ki,
Özveri abidesi
Güçsüz de bir o kadar
Güzelin bile ölümü var..
Vücudu belki takımyıldızlar
Gözleri Aurora Borealis..
En mavisinden
Unutmayın, o bir kadın
Herşey Onun
Kanatlarınız olsun,
Sarp kayalıklarımıza konun
Bakın, o bir Kadın,
Ve kadından başka birçok şey,
Varoluşçu bir savaşçı
Ve 21 yaşımın aşkı.
sen gidiyorsun ya işine yetişmek için
saçlarını, gözlerini, ellerini
neyin varsa toplayıp gidiyorsun ya
her seferinde bir şey unutuyorsun sıcak
termometrede yükselen çizgi
kimbilir nerelerde soğuyorsun
senin gözbebeklerin var ya kadın kadın gülen
insan insan bakan gözbebeklerin
beni tutsa tutsa gözlerin tutar ayakta
beni yıksa yıksa gözlerin yerle bir eder
ne gelirse onlardan gelir bana
çalışma gücü yaşama direnci
mutluluk gibi kazanılması zor
mutluluk gibi yitirilmesi kolay
bir açarsın ki mutluyum
bir kaparsın ki herşey elimden gitmiş
içinizde bir sevgi taşıyorsanız şayet o kadının gözlerini alın gözlerinizin karşısına ve o an kalpten gelenlere dilinizle mani olmayın. işte o kadına en güzel şiiri okumaya başladınız.