evet evet hiç çekinmeden herhangi bir kişiyi dışlamak, yalnız bırakmak işte her neyse. anaokullarında küçücük çocuklar arasında bile bu kadar aşina olan bir konu bu. iki üç çocuk bir arada oynar, çok iyi arkadaştırlar, yeni bir çocuk gelir. bizimle oynamayazsın derler. saç baş sallayıp nispet yaparlar kendi çaplarında. dumura uğrar yeni gelen çocuk. diğerlerinin umrunda bile değildir.
bir diğer sebep de birtakım kültür farklılıklarından, ne biliyim aynı şeyleri savunmamaktan, yaşam standartlarının farklı oluşundan ileri gelir. "sen bizimle oynayamazsın." neden?? " çünkü senin baban yok, çünkü sen fakirsin, çünkü sen aptalsın."...vs.vs.
bazen düşünüyorum acaba ben mi aptalım? yeni bir dünya, yeni insanlar. bırakalım çocukları bir kenara da şu yetişkinleri ele alalım. buraya geldiğimin yüzsekseninci günündeyim. her gün geçtiğim kasap manav dükkanlarının önü. küçük bir yer, küçük bahaneler. bizim buraların insanı sıcaktır. ulan sıcak sıcak olmasına da ardımdan binbir türlü laf söylüyor senin o sıcak dediğin tipler. altığım bir kilo patates, iki kilo soğan. neciymiş neciymiş? sana ne ulan neci olduğumdan. "büyk şehirden gelmiş belli, buraları beğenmez o, yakında çeker gider."
vizontele filmi halt etmiş yeminle söylüyorum. evimin karşısı hastane. hiç de zannettiğiniz gibi soğuk ve samimiyetsiz değil öyle,dıştan bakıldığı vakit pembe pancurlu evlere benziyor adeta. yeni bir mekan, yeni bir görev aşkı nihayetinde. öğle saati yemek saati, bakmayı ramazan ayında hastane kantini bile kapalı burada. menü de ne var? tavuk pilav çorba. ben geldim, hoşgeldim. bu masa boş sanırım, oturabilir miyim? " canım arkadaşım gelecek de birazdan, yan taraf boş. oraya oturabilirsin."
oldukça sıkıcı bir gün. allahım odam geniş, ferah. her şey güzel. tık tık tık.. buyrun! .... bey'e bakmıştım, pardon. şey, ben de yeni gelmiş... cümlemi tamamlamadan o iğrenç kapı yüzüme tekrar kapanıyor. imza atıyorum her gün. ne güzel memurluk. unvanım da var artık. günaydın, merhaba... soğuk bir merhabayla karşılık veriyor hiç tanımadığım bir personel. hey, yeni geldim ben. tanışmak istiyorum. ama bu imkansız sen büyük şehirden geldin, ukalanın tekisin.
eve geliyorum lanet okuyarak. karşı komşum da yeni atanmış, ev sahibim söylemişti. ellerinde poşetler var. yardımcı olabilirim. hayır, hiç gerek yok. ben hallederim. peki ben de yeni geldim, hastanede çalışıyorum. ismim candy. hoşgeldin, hayırlı olsun. hayır hayır yapma bunu. sen de dönme arkanı. evin kaçmıyor ya arkadaşım. insan bir iki laf eder yahu. uzaylımıyım ben?
yorgunum, atıyorum kendimi yatağa ve ev arkadaşıma soruyorum: ilk günün nasıl geçti? allahtan sen varsın diyorum içimden. iyi kise n varsın. sen de olmasan ben kiminle konuşacağım. iri gözlerini açarak anlatıyor. öğretmenlerin hepsi benden deneyimli. üstelik birçoğu yakın arkadaş. müdür bey hariç hiçkimse bir hoşgeldin bile demedi. nasıl bir yer burası?
olay bundan ibaret. geldiğimin ilk günleri böyleydi işte. umarsızca soyutlanmak. sen ve senden sonra yeni gelen herkese aynı muameleyi yapmak. başlarım eğitimine. öğretmeni, doktoru,mühendisi yapıyor bunu. ulen üniversiteyi boşa okumuşsun sen yahu. o kitapları boşa yalayıp yutmuşsun. yeni geldiysek yedik mi senin grubunu? başlarım sizin hayat felsenize. içi boklu espirler yapıp nispet olsun diye attığınız kahkahalarınız da sizin olsun lan. bir güleryüz bile yok yüzünüzde. hep soğuk, asık ifadeler. olduğunuz gibi davranmayı unutmuşsunuz oysaki. sırf gruba dahil olabilmek için hiç sevmediğiniz konuşmaları dinlemek zorunda kalıyorsunuz. hiç sevmediğiniz olaylara tanık oluyorsunuz. özünüzü kaybediyorsunuz yahu. anlayın artık!
beni kabul etmeyecek mişsiniz. sizi gidi seviyesi sıfırın altında eksi derecelerde olan mahlukatlar sizi. etmeyin lan, sizi takan kim. ukala deyin, kendini beğenmiş deyin. ne derseniz deyin ardımdan. birbirinize yetiştirin anında. ne giymişim, saçımı nasıl yapmışım. içinizde kalır sonra. valla arkadaş, bu devirde biraz vurdumduymaz olacaksın. kendi başına takılacaksın. ilk de olsan, yeni de olsan. bu böyle. sıkılmayacaksın yalnızlıktan. üstelik kendini kabul ettirmek için uğraşmayacaksın. onlar zamanlar dönecekler zaten senin kıçında. o zaman da sen yüz vermeyeceksin. asıl ukalalığın o zaman işe yarayacak. soyutlayın, ayırın birbirinizi anasını satayım. birlik olmayın. itişin, kakışın. sahte tavırlar içinde eğlendiğinizi zannedin siz. sakın aranıza kabul etmeyin insanları. korkun onlardan, öcü gibi bakın ha. aman diyim.