ne kadar kırsa da, paramparça olsanız da bırakıp atamazsınız, bitti diyemezsiniz. gidiyorum deseniz bile ruhunuz kalmak ister. kanmak için tek bir sözüne bakarsınız. adam olmayacak aşkınızı yoluna koymak için çırpınır durursunuz. onun silik gölgesi olmaya razı olursunuz. eliniz kolunuz mahkum. bir insana bağlanmak, onun mandası altında hayatına devam etmek, özgürlüğü unutmaktır.
aşk meşk hikayedir, geçicidir. bir insanı 'can' yapan o hissedilen bağlılık duygusudur. acıtan da ; bağlanmanın getirisi olan 'kopmak zorunda olmak', zira 'kopamamak' ve nihai son: 'özlemek'tir. özle özle dur ondan sonra.
(bkz: peh)
bir ipin ilk çürüyüp yıpranan yerinin, düğüm atılan kısmı olduğu düşünülürse, aniden kopmaktır. uzun sürer, çok zaman alır, yıpranır, incelir ama yine tutar ve "kopmuyor" denildiği umulmadık anda kopar o. sen ip oldukça, bağlayacak çok yer bulursun. ipsiz kalan düşünsün.
Ondan 5 dakika dahi ayrı kalamamaktır, kalmak istememektir, ayrı kalsan bile kokusunu almaktır. Hep onunla yemek yediğin için ayrı kaldığında yemek yememektir. Gündüz bile uyumak isteyip, rüyanda onu görmek için can atmaktır. Ona sıkıca sarılıp bırakmamaktır. Onun için her şeyi, ölümü dahi göze almaktır. Tüm eylemlerini onun için yapmak, yaptıkça keyif almak hatta gurur duymaktır. Yani dostlar, onu kendinden fazla umursamak, kendini de onun için umursamaktır.
genellikle acı sonla biten bir masaldır. öyle ya körü körüne bağlanmayacaksın sözlerinin boşuna söylenmediğini anlatır adeta. her zaman kötü olacak değil ya kimi zamanda iyi şeylere delalet eder bu eylem.