ergenlik çağı kitabıdır, okuyan her ergen kız kendini bulacaktır ve yüzlerindeki sivilceler geçene kadar genç kızın gizli defterini kendi gizli defterleriymişcesine yastıklarının altında saklarlar,bi yaştan sonra sıçıyım ne boktan kitapmış meğer diye atarlar bir köşeye, arayış içine girme zamanıdır birden sofi nin dünyasına atlayan manyklar vardır,bunlar 30 yaşlarında iflah olmaz manyklara dönüşürler kitaplar arası geçişte seviye önemlidir aman dikkat *
iyilik meleği ipek ongunun yazdığı kitap. yazar hakkında bilgi vermek gerekirse aşk adamıdır sevgi insanıdır ay ne kadar yüce duygular besliyordur..şidiki kızalrın aşk aşk diye dolanmasının en önemli sebeplerinden biridir bu kitapları.
okuyup serra'yı örnek alan yüzlerce amaçsız genç kızın olması sebebiyle, bir nesli mundar etmiş seri. ulan bir nesil saftirik bir karakteri kendine rol modeli yapar mı ya?
yalnız, o seride toprak diye bir karakter vardı. öyle cool, öyle karizma bir karakter görmedim ben hayatımda. kafasını bir çevirdi mi herkes "aha aforizma sıçacak! kalemi not defterini hazırlayın, kaçırmayalım!!" deyu destur çekerdi. bi kere bu serra yellozu * toprak'tan aferin aldı diye o günü milli bayram ilan edecekti neredeyse, annesini aradı annesinin gözünden iki damla gurur yaşı aktı falan**
vel hasıl, ne kadar ot bir gençtin sen öyle serra. iyi ki tanışmadık senle. yoksa elim ağırdır, tutamazdım kendimi.
ipek ongun tarafından yazılmış seridir. 1, 2, 3, 4, 5.. nereye kadar gitti bilmiyorum ama ben birsini okumuştum ama hala bir erkek olarak neden okuduğumu bilmiyorum. *
ortaokul çağında ergen kızlar okur tamam hadi bu kabul edilebilir de lisede bir hocam okuyordu bu kitabı, aklımı aldı, dumurdan dumura koştum. be hayvan kadın o kitapta ne buldun bu yaşta, hangi dönemini tamamlayamadın, öğretmen olmuş bir de öğretemeyesice. her neyse, ipek ongun ismini duyar duymaz suratın ekşimesidir bu kitap.
artık sekizincisi de çıkmış olan kitap. bizim kız burada artık, hamile ve çocuklu modundadır. senelerdir takip ediyorduk, küçüklüğünden beri de biliyoruz. son kitaplarını da okumadık, yerimizi genç nesillere devrediyoruz.
ortaokulda okuduğum kitaplardan serra'nın maceraları. hala devam ediyormuş şaşırdım cidden en son evleniyordu benim bildiğim. bir de yaş 17 vardı böyle her kızın elinde.
insanı günlük tutmaktan soğutan kitaptır.
benim bildiğim, günlüğe,
"sevgili günlük, (ya da defter)
bugün annemle alışveriş yaptık. sonra da yemek yedik. bir de baktık zaman geçmiş. eve geldiğimizde çok yorgundum. bu arada ali ayşeyle çıkmaya başlamış biliyor musun?* berkecan da bugün bana baktı. arada da güldü."
yazılır en fazla. bak say, 3 satır lan. ama bu kız bir gününü 10 sayfada anlatmış, elalemin ne söylediğini cümlesi cümlesine hatırlıyor helal olsun. ömrümü yedin lan serra!
olmaz olsundur böylesi yuh diyorum.
ipek ongun'un gençlerimize örnek olacak bir karakter yaratayım ki nasıl bir insan olmalılar öğrensinler, yanına birkaç tane de farklı kişilikleri ve yolları olan insanlar da tasarlıyım ki birden çok doğru ve birden çok yol olduğunu görsünler diye düşünüp ürettiği kitap serisidir. okurken sürükleyicidir bir kere orası ayrı. tüm karakterler çizgiyle çizilmiş gibi iyi ya da kötüdür. bir insanda aynı zamanda hem iyilik hem kötülük aynı anda barınamıyor her nasılsa. bunların dışında.
söz konusu defter saçma sapan günlüklerin yer aldığı, genelde babası zengin olanların pembe süslü olanlarına sahip olduğu defterdir. içinde birden fazla erkek ismiyle birlikte ince uzun beceriksizce çizilmiş kalpler bulunur. kalpten geçen ok, gönlün vurgun yediğini anlatıyor olmalıdır ki, gönül bir sayfada berk'e, birinde tunç'a, üç sayfa sonra muratcan'a vs. vurulmuştur. defterin sahibi günlüklerin her birinde "hayatın anlamını çözdüğü" edasıyla anlatır ne yaptığını, fakat diğer sayfaya çizdiği *ağlayan kalp ile hayattan bi bok alamadığını anlatır.
her genç kızın sahip olmadığı bu defterler, uzun bir ömre sahip değillerdir.
ortaokul yıllarımı heba eden kitaptır. saçmalıklarla doludur. özellikle üniversiteyi kazandığı ve üniversite için ankara ya gittiği kitapta ciddi ciddi oha demişliğim vardır.
2 yıl sonra baş kahramanımız sivilceli, gözlüklü, tontiş, telli serramız bir masal perisi edasında kitaba geri döner. kilo vermiş, sivilceleri stresli olduğu dönemler hariç azalmış * , gözlükleri yerine mercek ** takarak gözlükleri atmış, telleri çıkmıştır. 2 yıl arayı öss için vermiştir. stresten saçımız başımız döküldü, günde 10 saat çalıştık gibi şeyler yazmaktadır kitapta. fakat her ne hikmetse serra karakterimiz bilkent üniversitesinin turizm bölümünü burssuz (!) kazanmıştır.
aynı sınıftan odtü mimarlık * , marmara bilgisayar mühendisliği * , istanbul hukuk * , mersin işletme * ve hatırlamadığım bir üniversitenin güzel sanatlarına giden şahıslar * vardır. ***
saçmalık biter mi? tabi ki hayır! 4 sene boyunca serra nın günleri, okula gitmek, ders çalışmak ve evde yedek yemek olsunda bütün hafta rahat edeyim daha çok ders çalışırım diyerek, 4-5 çeşit birden yemek yapmakla geçecektir. ulan insan bi dışarı çıkar, kızılay a gider, bi iki bira devirir, sinemaya gider, geyik çevirir, arkadaşlarıyla eğlenir falan ne biliyim. ha bi de oktay diye bi sevgilisi vardır. ay çok utanır oktay dan bu. oktay buna çok güzel olmuşsun der utanır, kızarır, bozarır falan filan. bi de oktay bunu öpünce kendini yıldızlarda hisseder.
kitabın özeti budur. okuyuşumun üzerinden 6-7 sene geçmesine rağmen bende derin izler bırakmıştır. **
ipek ongun'un bokunu çıkardığı seridir. özellikle son iki kitabı kağıt israfından başka bir halta yaramamıştır. eğitim hayatı boyunca sığ bir yaşam süren kızımızın bu son çıkan iki kitapta evliliğini ve dünyaya yeni bir sıpa getirişine tanık oluyoruz. gerçekten sevilesi bir yazardır. ancak onun da ticari kaygı içerisine olduğunu görmek üzücüdür. ayrıca bitirdiğim dediği bir seriye yeni kitaplar eklemiş olması tamamen gözden düşürmüştür. dolu dolu kitaplar olsa hadi dersin emek vermiş. ama nerde' iki kitabı toplasan altıyüz bilemedin yediyüz sayfa eder ama anlattığı bir sayfayı geçmez. kısaca mutlu ve sorunsuz evliliğinden anılar ve veledinin dünyaya gelişi.
ayrıca seriye devam etmesi için fiştekleyen okuyucu mektubu (bu mektubu kitabında da yayınlamıştır.) resmen yalakalıktan başka birşey içermiyor. yani derdine ne oldu kadıncağız ne güzel bitirmiş belki başka projelerle uğraşıyordu. derdine ne oldu. sözün özü ipek ongun tadında bıraktığı seriye sıçmayı başarmış.