ipek ongun'un kendi 'güzel hayat' kavramını bütün dünyaya yayma çabasıdır. herşey ama herşey feci halde yüzeyseldir; zira kitabın kahramanı olan serra boş bi insandır. hayatta tek derdi güzelleşmek, etiketli bi okul bitirip yakışıklı bi tiple evlenmektir. tek derdi kendi problemleridir; ayrıca lise sondayken bi arkadaşı annesine bira içerken resimlerini göstercek diye panik olup şantaj kurbanı olcak kadar saf bi insandır. hayır yanlış anlamayın, tabi ki aileye göre değişir, ama romandaki anne karakteri pamuk gibi bişeydir.
dolayısıyla serra'nın "abooov annem biralı resmimi görür" diye safça arkadaşının isteklerini yerine getirmesi işte bu yüzden bin yılın mallığıdır.
12 yaşımda okuduğumdan beri serra denen karaktersiz karakter gibi tek derdi güzelleşmek ve erkekler olan hemcinslerimden nefret etmeme sebep olan kitap. hatta bir ara bunun gibi etrafa gülücükler saçan, okulda kafası matematiğe basmayıp edebiyatta bik bik çok zekiymiş gibi saçmasalak şeyler ötüp duranlardan hayli hayli tiksinmiştim.. anne baba boşanıyor bu kız cüneyt bilmemne, afedersiniz az kaltak da değildi hani. biz o yaşta hoşlandığımız zaman bir kişiden hoşlanıyorduk, bunun gibi her iyi davranan erkeğe tereyağ misali erime bilmezdik, ters gelirdi, hala gelir. son kitapta duyduğum kadarıyla evlenmiş boşanmış. ipek ongun burda doğru bir şey yapmıştır , zira o ayran gönüllülükle o kız çok koca eskitir. danielle steel romanlarının türk işidir. danielle steel demişken, aman ha, 10 mislidir..
lisedeyken kaale aldığımız bir hocamızın kitap okuyun ne biçim gençliksiniz sözleri üzerine, siz ne okudunuz hocam en son sorusuna, bir genç kızın gizli defteri'ni okuyorum cevabı üzerine allahım sana geliyorum dediğimiz kitap.
bir genc kizin gizli defteri tonlarca citir erkek ismiyle, hepsi sarkilarinin sozleriyle, kenan dogulu ve yalin resimleriyle dolu olmalidir simdilerde.
genellikle ufak bir kilit tarafından korunan gizli defterdir.
ancak bu defteri okumak için hırs yapmış ufak erkek kardeşten korumak imkansızdır.
defteri bulur, büyük bir azim ile uğraşır o kilidi açar ve içerisinde yazılı bütün gizli notları okur.
sonrası mı?
defterde adı geçen erkeklerden büyüyünce hesap sorma planları ve abla'ya şantaj. *
Okudukça insanı kitap okumaktan soğutan kitap. Her şey hoşta bu Serra ne mükemmel bir insan ya. Hem çalışkan, hem güzel, hem sevgilisi var, herkes kendisini çok sever, stajını Hilton'da falan yapar o kadar zeki yani! Ya tamam da biraz gerçekçi olsaymış keşke ipek Ongun. Yani ilki daha normaldi diğerlerine göre en azından sorun vardı kızın hayatında ama sonra birden bire mükemmel bir karakter oluverdi Serra.
afedersin bok gibi kitaptır. okumayı 5 yaşında öğrenmiş, okuma arzusuyla yanıp tutuşan dingil bi insan olarak bu kadının * tüm kitaplarını 9-10 yaşlarındayken okumuş ve çok sevmiştim. çocuk aklı tabi, allah belamı versin. 2-3 gün önce raslantı eseri elime aldım, ve kustum sözlük. küsmedim lan, kustum. bildiğin kustum. çok kötü ya o ne öyle.
serra denen yapmacık kız da küçükken rol modelimdi, bi kere daha allah belamı versin diyor ve kendimi john fante'nin kollarına bırakıyorum. hay canını yidiğim.
ortaokula giderken çilli, diş teli takan ve şişman bir kız olan serra insanı nasıl üniversiteye gelince afet gibi bir hatun oluyor yada neden hayatımızdaki diğer kızlar olamıyor, sen, ben, hayriye,nuriye, murtaza (mesela neden olmasın..) işde ne haltsa neden olmuyor kardeşim? sihirli değnek mi var lan varsa sokayım öle değneğe..
hiç de gizli değildir.tüm türkiyede gelişme çağında ama o kitabi okumamış 1 kız varsa ben o kıza genç kız demem . kızlarının 'kişisel gelişimi' gelişsin diye annelerin aldığı , içindeki nefretlik baş karakter serra noyan ve hayatında mükemmel giden şeyler , mükemmelliğin arada bozulması ve serra'nın oha dedirticek zekasıyla tüm bu zorluklardan kurtulması , sigara içmemesi , alkol olarak şampanyadan aşağı düşmemesi , hep elit kesimle takılması , kitap okuması , yazı yazması , bilkent'te burslu olması (bkz: yok deve) , arkadaşlarının mükemmel olması , mükemmel olucam diye afedersiniz kıçını birkaç metre yırtması , sürekli kendisine tapan sevgililer olması ve başında onları hep arkadaş görmesi , sonradan çocuk yazınca 'aaa! ' falan olması gibisinden şeylerle okuyan her genci '' ulan genç bir ruh hiç mi çılgınlık yapmaz ?! hep mi ağır uslu , kayınvalidelerin favori gelin adayı tadında olur ?! '' diye çemkirten , üstüne sümkürülesi kitaptır .
13 yaşlarındayken tüm kitaplarının koleksiyonunu yapmıştım hatırlıyorum. hatta ilerde bu kitabın filmini çekicem diye hırs yapmıştım. o zamanlar öyle geliyodu. serra hatun vardı cüneyt, oktay, özgür vardı. bi de sırma diye bi kuzeni vardı. gerçekmişçesine tapardık hepsine. evet yaptım.
(bkz: kendimde değildim)
serinin dördüncü kitabının (bkz: adım adım hayata) giriş bölümünde bu kızın son iki senede öss'ye nasıl hazırlandığının kendi ağzından bir özeti vardı. noktalama işaretlerine bile dokunmadan aynen aktarıyorum: "bütün gün okulda ders yap, sonra kursa koş. kurstan doğru eve, hem de akşamın bir vaktinde... yarım yamalak bir şeyler atıştırıp masa başına geç; ödevleri yap, sınavlara hazırlan. gece yarılarına kadar çalış, sonra saati kurup birkaç saat uyu ve zil sesiyle inleyerek uyan. sabahın dördünden yediye kadar yine ders çalış ve o kafayla yeni bir güne başla..."
evet, serra hanım kızımız kendi iddiasına göre 2 sene boyunca her gün günde en fazla dört saat uyuyarak öss'ye hazırlanmıştı. 16 yaşındaki bir insan bünyesinin, 21 yaşındaki şu halimle benim final zamanı 2 hafta bile zor tahammül ettiğim böylesi yoğun bir tempoyu 2 sene uygulamış olmasını tartışmayacağım. ama bu tempoyla kazandığı yer de bilkent üniversitesinin turizm bölümüdür. hem de burslu filan değil efendim, gayet paralı. üstelik kızımız da ailesi de bu habere çok sevinmişler, hanım kızımızın tabiriyle havalara uçmuşlardır. 2 sene boyunca çok afedersiniz eşeği bu tempoyla ders çalıştırsak boğaziçi'ni kazanır. üstelik kızımız da gerizekalı filan değildir, bölümünü dereceyle bitirmiştir.
bir diğer ilginçlik ise aynı sınıftan bir kişinin turizm, bir kişinin mimarlık, bir kişinin hukuk, bir kişinin bilgisayar mühendisliği, bir kişinin işletme, bir kişinin de tıp kazanmış olmasıdır.
özellikle spoiler ibaresi koymadan yazdım ki okumayın bu seriyi. okutmayın da çevrenizdekilere. bir kere başlayınca bu tuhaf tiplere ne olduğunu merak ediyor insan. üstelik ipek ongun'un üslubundan tiksinmeye başladığınız için alıp okuyamıyorsunuz da... öyle merak ettiğinizle kalıyorsunuz. bırakın ipek ongun serra'ya tayyör giydirip lise arkadaşlarıyla hilton'a çay partisine göndersin. bırakın serra'nın üniversiteli sevgilisi oktay takım elbise giyip* serra'yı klasik müzik konserine götürsün. bırakın karakterler "mısır patlağı"ndan (bkz: patlamış mısır), "mercek"ten (bkz: lens), "öpücük kondurmak"tan (bkz: öpmek) dem vursun. siz karışmayın. okumayın. okutmayın.
her gencin mutlaka okumak hatasına düştüğü seridir. an itibariyle 8. kitabı da piyasada sanırım bu serinin.
(bkz: günler akıp giderken)
baş karakter serra nın, 18 yaşındaki ultra-olgun sevgilisi oktay dan zannederim 6.* kitapta ayrıldığını öğrendiğim için asla devamını okumadığım ve böylece zihnimde hiç ayrılmamalarını sağladığım için kendimle gurur duyduğum*, kitaptır.
şu anda başka bir nedenle, okumayışımla gurur duyuyorum orası ayrı..
8. kitabıyla duyumlara göre serranın bir kızı olmuştur. böyle giderse ipek ongun hanım bu kızın da hayatını yazmaya başlayacaktır.
6. kitabıyla bu serinin bitmesini dilemiştim. kız evlendi artık, 25 yaşına geldi ne kızı ne defteri yahu.
--spoiler--
edit: önemli bir bilgiymişcesine spoiler koyduk efem.