Bir abi kardeş varmış.
Kardeş yeni evlenmiş, yeni gelen gelin kardeşe saygı gösteriyor, bir dediğini iki etmiyor, kocasının sözünden dışarı çıkmıyormuş.
Abi olan ise nerden baksan 15 senelik evliymiş.
Ama onun durumu tam tersi.
Karısı hiç sözünü dinlemez, pabuç kadar dil, kocasına hürmet etmezmiş.
Abi bir gün dayanamamış.
Sormuş kardeşine;
"bu nasıl iş birader? Benim hanım kaç yıllık evliyiz, saygı yok, çekince yok, edepsizlik yapıyor ve şımarık. Ama sen yeni evlisin, gelin tecrübesiz ama senden korkuyor çekiniyor. Nedir bu işin sırrı?"
Kardeş cevaplar.
"Abi, bizim düğün olduktan sonra gerdek odasına geçtik. Ama ben daha önceden yatağın altına bir kedi saklamıştım, tam yatağa uzandık yatak gıcırdayınca kedi miyavladı.
Ben de kediyi tuttuğum gibi, seni amına koyduğum kedisi diyerekten bacaklarını ayırdım ve pencereden dışarı fırlattım. Sonra benim hanım bu durumu görünce aman ben uslu durayım ki benim de bacaklarımı ayırmasın bu adam diye düşündü ve sonra böyle oldu. Yani abi, ilk geceden korkutacaksın ki sana saygı duysun..."
Eh, abi mesajı almış tabi.
Hemen o gece yatağın altına bir kedi saklamış.
Hanımı ile yatağa girince kedi miyavlamiş.
O da aynı kardeşi gibi kediyi tutmuş ayırmış bacaklarını ve camdan dışarı fırlatmış.
Tüm bunları yaptıktan sonra hanımına dönmüş bakmış.
Ama hanımı korkup pusacağı yerde kahkaha atıyormuş.
"Noldu la korkmadın mı?" Diye sormuş.
Hanım cevaplamış; "hadi ordan be o kedinin bacaklarını 15 sene önce ayıracaktın sen, şimdi yemezler..."
Iste bu hikayedeki büyük abi türkiye, abiye "kedinin bacaklarını o gece ayıracaktın, şimdi yemezler" diyen yenge de barzani'dir.
Erdoğan; "Bir gece ansızın gelebiliriz" dedikten sonra kaç gece geçti?
O gece gelecektiniz sayın cumhurbaşkanı, o gece...
O gece gelmediniz, sittin sene gelemezsiniz artık.
Tam 10 gündür habur'da tatbikat yapıyoruz.
Ayrıca habur sınır kapısını falan da kapamadık.
Ankara'da barzaninin ofisi duruyor, hem de kapısında kürdistan bayrağı asılı.
Thy ankara ve ıstanbul'dan tarifeli erbil seferlerine devam ediyor.
Barzani şirketleri türkiye'de, yandaş şirketler de kuzey ırak'ta işlerine ticaretlerine devam ediyor.
Yani barzani'ye uygulanan en küçük bir yaptırım yok.
24 eylül'de ortam nasılsa, bugün de aynı.
Ama ansızın gelmekten bahsediyor bazıları utanmadan...
alperen yahut ülke ocağı sempatizanı olmamama ve hatta bu tür saplantı halini almış, yoz oluşumlardan rahatsızlık duyan, sinir olan biri olarak haberde geçen "tehdit" kelimesine takılmış durumdayım.
alperenler sonuçta bu haritayı sadece dtp li vekillere ( bilerek millet vekili demedim çünkü her hangi bir milleti, türk millitini hele hele kürtleri temsil ettiklerini düşünmüyorum) göndermişler.
dtp li millet vekilleri güneydoğuyu da içine alan sözde kürdistan bayrakları altında çok fotoğraf çektirdiler, türlü platformda sürekli bu sözde bayrak propogandasını yaptılar. eğer bu vatanın bölünmez bütünlüğü ilkesine rağmen demokratik bir ifade özgürlüğü ise, alperenlerin yaptığı da demokratik bir ifade özgürlüğü sayılmalı. bu bir tehdit değil bir tür misillemedir bu bakımdan.
bir de komşu ülkeler diyince aklıma suriye geldi. bir dönem kürşat tüzmen dış işleri bakanı sıfatıyla suriye'ye resmi ziyaret gerçekleştirmiş, suriye'li devlet yetkilileri ile hatay'ın da içinde bulunduğu bir suriye haritasının yanında arz ı endam etmiş, tepki olarak mekanı terk etmek yerine, etrafa gülücükler dağıtarak suriyeli yetkililere şirinlikler yapmıştı değil mi. o aklıma geldi durduk yere.