muhteşem performansıyla şairi yeniden ete kemiğe büründüren tayfun eraslan ın alkışlanılası oyunculuğu, o eskimeyen ve asla da eskimeyecek olan imrenilesi dizelerin kurgusu ve denizi, güneşi, ayı, istanbul u zihnimizde resmeden emek ürünü ışıklandırma düzeniyle, 1 saat 07 dakika boyunca yerlerinde oturanların göz bebeklerini dahi kıpırdatmadan seyrettiği, harika bir oyundur.
--spoiler--
nasıl unuturum seni ben, vesikalı yarim...
beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından, kalbinin vuruşundan anlıyorum...
bilemezdim şarkıların bu kadar güzel, kelimelerin ise kifateysiz olduğunu...
...
--spoiler--
bugün karşıyaka devlet tiyatrosuna gittiğim, yazarlığını murathan mungan, ve müthiş oyunculuğuyla kendisine hayran bırakan tayfun erarslan'ın bir o kadar başarılı oyunudur.
Ne duruyorsun be, at kendini denize;
Geride bekleyenin varmış, aldırma;
Görmüyor musun, her yanda hürriyet;
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
Git gidebildiğin yere.