bıkar adam en sonunda. kaçırmak için en güzel şeydir, üstelik sadece kaçırmış olmaz beynini ambale de etmiş olursunuz. sonra "ortalık neden bu kadar ruhsuz adamlarla dolu?!" diye de dövünüp durursunuz. her erkeğin başından bunu yapmış bi tane kadın geçse olay biter zaten. yazık yahu. (bkz: yapma canım yapma arkadaşım)
"türk milleti gariptir her lafı kaldırmaz
ibne dersin kızar da sikersin aldırmaz.."
yok yani kaldıramıyoruz, en zayıf noktamız buralar bizim, halbuki normal hayatta bir çok konuda ne şerefi arıyoruz ne de haysiyeti...
bir film karesi geliyor gözümün önüne, clint eastwood un yönetip oynadığı "unforgiven" adlı filmindeki bir kowboyun, sırf kendisine "küçük penis" dedi diye bir fahişenin yüzünü bıcakla deşme sahnesi; en zayıf noktamız ya orası, kendimizi savunmamız mümkün değil, o halde vahşileşip hayvansal güdülerimizi ortaya çıkarmalıyız - doğru ama, farklı açıdan düşünürsek; hayvanlar böyle davranışlar sergilerler mi?...
erkeklere özgü bir gurur anlayışı var bu dünyada, ne kadınlar anlayabilir bunu, ne de diğer canlılar da mevcut böyle birşey...
belki de bizi bu kadar yıkıcı yapan şey yine bu güdü...
en zayıf noktamız; bizi en tehlikeli yaratıklara çevirebiliyor...
hem öyle değil mi; kadınların en büyük silahları çeneleridir...
ev arkadasini ayartmak, hic bir sey soylemeden terkedip, sonra malum ayartilan sahisla evlenmek. iste bu en kotu seydir. kac yil gecti adam hala hic bir kiza guvenmiyor.
