aynı annem gibi yapmışsın bu yemeği, eline sağlık çok güzel olmuş der sevdiceğine. *** he sonra ne olur o öküzle ayrılırsın duyarsın ki o yemekler mundar olmuş.
' BASINI OMZUMA YASLADIGINDA DUNYADAKI BUTUN TASLAR YERINE OTURUYOR.. KARGASA SUKUNETE TESLIM OLUYOR...' BU KADARINI KULLANIMA ACIYORUMDUR, AFIYET OLSUN..*
dar geldi sanki biraz kasık kısmı. dedim buralar sıkıştırıyor. adam baktı, abi pantolon dar değil sende baya bir taşak var dedi. o gazla mağazayı boşaltmıştım. yani boşaltmıştım derken rafları boşaltmıştım.
Cibilliyetsizdeki tipe bak, tipsiz yahu, minnak, kuçu kuçu, yalniz gözlerin güzel senin, boyun kac amk ya, tipsiz ya, gel sevicem seni, amk uzak dur lan, ugursuz, git iki tost soyle, yaninda da bira, amk simdi onu da beceremezsin sen, beceriksiz, siktir git lan, gel gel opujeem.
Amk artik ne kadar ictiyse, nirvanaya ulasti pezevenk.
yerine ve zamanına göre anlam kazanan iltifattır. üniversite ikinci sınıfta, yetmiş kişinin ve hocanın önünde bir ozanın hayatını sunum şeklinde anlatmak üzere tahtaya çıktım. hocamız kendine has bir insandı ve "sunumlarınız tek elden çıkma sıkıcı şeyler olmasın. anlatacağınız şeye kişilik katın." demişti. benim seçtiğim ozanın hayatı hapishanelerde geçmişti ve o adamı bir hapishaneden daha iyi tanıyabilecek herhangi bir insan olamayacağına kanaat getirmiştim. sunumumu hapishanenin ağzından yaptım ve gerçekten iyi hazırlanmıştım. anlattıklarımı yaşıyordum sanki. sunum bitti, heyecan içinde hocaya dönüp yorumlarını ve notumu beklemeye koyuldum. baktı baktı baktı... sonra "siz benim bugüne kadar gördüğüm en güzel hapishanesiniz. a1." dedi. tabii o an övdü mü yerdi mi, a1 ne oluyor, geçtim mi kaldım mı hiçbirini algılayamayacak kadar heyecanlıydım. zaten sonra arkadaşlarım "bir an bayılacağını sandık." deyip bir güzel eğlenmişti benimle. kuru kuru iltifattan oldum olası hoşlanmamışımdır ama bana emek verdiğim bir iş üzerinden 70 öğrencinin gözü önünde böyle zarifçe iltifat edilmesi hiçbir zaman unutmayacağım bir anı olarak yerleşmiştir zihnime.