duvar sildik gece gece,
bir elimde sünger diğerinde cifle,
sabah kalkılacak saat sekizde,
uyumaz isen eğer volkan girecek götüne,
sabah gelecek sevdiceğin erken vakitte,
yat artık amına koduğum.
pelin batu sanıyor kendini entel.
ama bilmiyor, öremez bile dantel.
bide utanmadan oyuncu oldu ya !
sanki başımıza evliya.
sinek yutmuş bardakçı
bir erhan var onun yardakçı
onu kim prof yaptıysa,
gelip benim kini yalasa
bardakçı zaten megolaman
erhan benimkini alaman.
tarihin arka odasına kapatsam
3 gün 3 gece yalatsam
narsist bildiğin bardakçı
erhan isteme bu kaçıncı ?
saat üç ayaktayım uyku tutmamış yine
gripinin şarkısına benzemiş ilk cümle
annenin gözleri ışıktan kamaşmış
napıyosun yat artık der kızmış
tamam anne derim gider söylene söylene
emir büyük yerden yatıyom ben
amına koduğumun kurbağaları
hiç sevmiyorum sizi
küçükken de asla sevmedim
komşu kızı sevdi
zaten bi bizi sevmedi
olsun ben izciydim
bol bol kurbağa yerdim
atanızı sikeyim
hey gidi kurbağalar hey.
sinirlenildi gene akşam akşam
derken olmuş gece, kapanmış dükkan kepenkleri.
sorarım sana felek o kepenkler niye kapandı
tam da ben bakkala gidecekken?
üzerinde çalışılırsa bi boka benzeme potansiyeli olan şiirlerdir.
göz kırpıyor köprü ışıkları
ortaköy'e vuran martılar
kirpiklerime tutunuyor o an
karanlık, tuzlu damlalar.
önce marmara, sonra akdeniz...
hangi rüzgar savurur bizi güze
kimdir alıp götüren güneşi
biz, egeli ağustos üzümleri
duymayız, görmeyiz, bilmeyiz.
belki marmara, belki akdeniz...