"açılın ben hastayım. yok şimdi hiç bir şeye gerek, oturturum kodum mu? yoo, yooo sakın! bir yanardağ çatır çatır vallahi gözlerimin önünde biberon dudaklım, ben bu elden gidersem, üzerine sucuklu yumurta dökülmüş gibi üzerine sucuklu yumurta dökülmüş gazete kokar cennet vatanımda tüm newspaperlar, leş gibi olur dünyadaki tüm yeşil ışıklar yanmak bilmez, bitmez, bitmez, devam eder, vapurlar uçar gider scotch britelarımın üzerinden, trenler örneğin; çubuk krakerden yapılmış raylardan! heleo iskemleler var ya o iskemleler, işteo iskemleler çok ama çok kırılır ahh, ahhh, benim naçiz vücudum buna elbet dayanamaann. haydiiii yeah! (ha ama tamam ben ne kadar faşistsemdi o hitler de az değildi, bari lütfen bunu da kabul edeyim, lütfen bunu hiç unutmuyorum bunu asla biliyorum bu bir; gezegenimizde dakikada altmış saniye ölmekte evsiz barksız. fakat kimi doktorlar nişantaşında suşiler yemekte uçsuz bucaksız, nedir?) haydiiiiii yeah!
şimdi benimki de şans işte ne bileyim sürekli büyük hesaplar peşindeyim, dayanamıyorum bilmiyorum ki kime ne zaman nerde nasıl davranayım, ama neyse, neyse sen iyisi mi boşver, boşver iyisi mi sen bana batma raptiye gözlüm, batma bana gözüm acıyor bu, haydiiiii yeah!
bu, burcumun genetiği bu, bunun öküzler gibi farkındayım, sanata filan vericem kendimi bundan böyle, söz. umarım şiirde ve tüm diğer deplasman maçlarında imgenin lÂyıkıyla çapına koyarım.
şiirlerimin neden bir ismi yok
diye düşündüm geçenlerde,
otururken bir çay bahcesinde..
tam o sırada bi'şey oldu
hatırlayamadım şimdi de
oldu ama, neyse
ve böyle olması şiirimi hem
minimal
hem de
bir boka benzemeyen şiir yaptı.
bir daha asla
şiirlerin ismi yok
diye
neden düşüneyim ki
bir çay bahçesinde..
oturur çayımı içerim.
alkol aldım, sarhoş oldum
kahve içtim, ayıldım.
ekmegin köşesini koparıp,
içine zeytin koydum
üzerine kocaman bir bardak süt içtim
işte nazlım, bu benim hayat tarzım.
belki birazdan bir sigara yakar,
zıbarırım,
işte benim mutluluk anlayışım.
atladilar sandala
sabahin besinde
mehmet ve oglu...
erken kalkmak gerek bu iste
gerken kalk ki,
yakala baligin hasini.
atladilar sandala
mehmet ve oglu
sabahin besinde...
erken sandilar vakti
nereden bilebilirlerdi ki,
digerlerinin dörtte düstüklerini yola...
gün olur devran döner
döner döner durur
duran devran olsa dönen nedir kafa karışır
bu şiiri yazsa yazsa özdemir asaf yazar
belki o zaman anlam kazanır
o yazar sen ben bakar
imla kurallarına uymaz mı bir yazar
o yazar az yaşar**
genellikle şiir yazmaya yeni başlanılan dönemde ortaya çıkan girişimlerdir.ilerleyen zamanlarda duygusal olarak kazık yedikçe insan köreliveriyor haliylen.
ne yalan aşkların varmış meğer
tatlı sözlerle kandırdığın
ne yalan gözlerin varmış meğer
mavi lenslerle gizlediğin
kiraz renkli sandığım dudaklarında
pis bir rujdan ibaretmiş
aldattığın yetmezmiş gibi
her sözünde rezilliğin diz boyu
ne olur artık maske takmadan
dışa vur içindeki orospuyu
sabahın köründe gözLerin geLdi akLıma..
hani usuL usuL,biri doğuya biri batıya bakan o mahmur şehLa gözLer..
geLde şaşı oLma!!
bir sigara yaktım en samsunundan..içime cektim dandik nikotini..
cigerim yandı,aşkın yaLandı,senden adam biLe olmazdı.
sonra dedim ki..dedim ki sonra sewgiLi..
"düşme bu pasLı sewdanın peşine"
yüreğim irkiLdi.
"git" dedim.."git hadi bi bardak soğuk su iç bunun üstüne."
ve gittim. ***
terli şiir
sakallarım uzamıştı,
bıyıklarım ve kaşlarım.
koltuk altım ter kokuyordu.
seni özlemiştim deli gibi
sana koşmak istedim
ama terleyecğim geldi aklıma vazgeçtim.
inan bana aşkım seni seviyorum
ama sana gelmezdim, terlemiştim